Buluşmaya bir köpek ile giderseniz, başarı oranınızın artacağını biliyor muydunuz? Hayata yeni bir pencereden bakmanızı sağlayacak 14 psikolojik bilgiyi sizler için derledik. Gelin birlikte göz atalım...
Buluşmaya bir köpek ile giderseniz, başarı oranınızın artacağını biliyor muydunuz? Hayata yeni bir pencereden bakmanızı sağlayacak 14 psikolojik bilgiyi sizler için derledik. Gelin birlikte göz atalım...
Her geçen yıl çocukların ve yetişkinlerin anksiyete seviyesi gittikçe artıyor. Bunun ise birkaç sebebi var;
Yaşadığımız sosyal kısıtlamaların boyutunun farkında değiliz; sık sık iş değiştiriyoruz, sosyal organizasyon ve gruplarda nadiren yer alıyoruz, çok fazla yalnız zaman geçiriyoruz.
Büyük bir servete ya da mükemmel bir ilişkiye sahip olmak istiyoruz ama kendimizin ya da partnerimizin nasıl davranması gerektiği hakkında gerçek dışı fikirlerimiz var.
Haberlerde ya da gazetelerde çok fazla kötü olay görüyoruz. Bu da bizi dünyanın tehlikeli bir yer olduğunu hissetmeye itiyor.
Ve bunu yapmak için şiddete gerek bile yok, gayet arkadaş yanlısı bir konuşmada, röportaj vari bir havada da bu sağlanabiliyor.
Bir anıyı tekrar hatırladığımızda onu yeniden yazıyoruz. Araştırmalara göre, röportajı yapan kişi, yaptığı kişinin özel hayatına dair detayları biliyorsa, konuşma sırasında onlarla biraz oynayarak, sahte anılar ekleyerek ve özel bir teknikle kişinin anılarını yeniden oluşturarak o kişiyi bir cinayet işlediğine ikna edebiliyor.
Bu deneyde yer alan kişiler, hırsızlık yaptıklarına, gençlik yıllarında insanlara hakaret ettiklerine ya da aslında hiç sahip olmadıkları yaralarının olduğuna dair anıları olduğuna ikna olmuşlar.
Eğer o kişinin karşısına ilk buluşmalarda bir köpek ile çıkarsan, başarma şansın yüksek oranda artıyor. Çünkü insanların etkilendikleri bir insanın yanına yaklaşırken, yanlarında köpek gördüklerinde daha rahat oldukları tespit edilmiş.
İngiltere ve Fransa'da yapılan bir araştırmada ise, kadınların tanıştıkları erkeğin yanında köpek varsa telefon numaralarını verme konusunda daha ılımlı oldukları görülmüş. Ayrıca yanında bir hayvan ile yürüyen insanların ise daha güvenilir göründüğü tespit edilmiş.
Sevdiğimiz şarkıları genellikle sevdiğimiz bir insanla ya da yaşadığımız özel bir anla bağdaştırıyoruz. Bi' düşünün? Favori şarkınızı ilk duyduğunuzda ne yapıyordunuz?
Mutluluktan korkma durumu insanlarda, çok mutlu oldukları bir anda ağır bir trajedi yaşamalarından kaynaklanabiliyor. Bu nedenle mutlu oldukları anda bilinçaltlarında sürekli kötü bir şey bekliyorlar ve var güçleriyle o mutlu anı görmezden gelmeye çalışıyorlar.
Bu insanlar içe kapanık olduğunu söyleyip, partilerden ya da sosyal etkinliklerden uzak durabilirler fakat yapmaya çalıştıkları şey aslında mutlu olma şansından kaçmak.
Yapılan bir araştırmaya göre, sevilen kişinin ölümü, doğal afetler, hapis cezası, cep telefonunu kaybetmek veya bir yere geç kalmak; bir terörist saldırısı altında hissedilenle çok benzer stres seviyesine sahip. Bu listede, kovulmak ve ciddi bir hastalığa yakalanmak gibi stres doğurucu diğer olaylar da bulunuyor.
Yeme bozukluğu ya da depresyon içerisinde olan insanların, günlüklerini her gün düzenli olarak tuttuklarında, sağlıklarında olumlu anlamda gelişmeler gözlenmiş. Günlük tutmak, bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye, stresle başa çıkmanıza hatta ve hatta astım belirtilerini ortadan kaldırmanıza yardımcı olabiliyor. Ayrıca artı olarak da, hatalarınızı yazarken bir kere daha düşünme ve onları bir daha yapmama şansı yakalayabiliyorsunuz.
Ayrıca öyle sayfalarca yazmanıza da gerek yok. Her gün aynı saatlerde, bir iki satır yazmanız yeterli. O cümleler hislerinizi dışa vurmanızı ve bununla başa çıkmanınızı sağlayacak.
Araştırmacılar, insanlara iyi fikirler yerine verdikleri fikir başına para verilirse sonucun daha iyi olacağını öne sürüyorlar. Ayrıca yaratıcı olmanın tarifi ise şöyleymiş; berbat bile olsa ortaya atabildiğiniz kadar fikir atın, daha sonra onları bir kenara koyup 20 dakika boyunca tamamen farklı bir şey yapın. Sonra tekrar görevinizin başına dönün.
Doğada bulunmak ve temas etmek, bizi sakin ve huzurlu olmaya itiyor. Araştırmalara göre; her gün parkta en az 20 dakika geçiren insanların hayatlarından daha tatmin olduğu görülmüş. Ve parkta ne yaptığınızın da önemi yok; ister yürüyün ister yalnızca durun.
Çalışırken müzik dinlemeyi çoğumuz sevsek de aslında düşündüğümüz kadar yararlı değilmiş. Hangi dilde ya da türde olursa olsun, düşünme ve odaklanma gereken çalışmalar sırasında müzik dinlemek, yaratıcılığı olumsuz yönde etkiliyormuş.
Hatırlamak istediğimiz şeyi çizmenin, görsel açıdan yazmaktan daha kalıcı olduğu tespit edilmiş. Öyle döktürmenize de gerek yok, en basit şekilde hatırlamak istediğiniz şeyi çizebilirsiniz. Bu yöntemi en çok yaşlı insanların kullandığı ve işe yaradığı görülmüş.
Örneğin futbol maçları izlemenin, öz saygıya olumlu bir etkisi var. Ne zaman ki tuttuğunuz takım bir maç kazandı, 2 gün boyunca modunuz yüksek gezme olasılığı çok yüksek. Fakat takımınız kaybettiği zaman bu o kadar da büyük bir etki yaratmıyor. Anlık üzülüp geçebiliyorsunuz.
Ayrıca grup halinde spor maçlarını izlemek de bir kazanma anında birlikte yapılan sevinç ile öz güven ve mutluluk seviyesini artırabiliyor.
Örneğin yeni baştan bir şirket kurmak gibi, bir şeylere sıfırdan başlıyorsanız B, C, D planları yapmayın. Çünkü bu durum başka seçeneklerinizin de olduğunu düşünmenizi sağlayarak, asıl planınızın başarı oranını düşürebilir. Olaya tüm gemileri yakarak bodoslama girebilirsiniz.
Sigarayı bırakmak, diyete başlamak gibi değişiklikler yapmak istiyorsanız, 'Bunu yapacağım' diyip kendinizi baskı altına sokmak yerine, 'Bunu yapacak mıyım?' sorusunu yöneltin. Bu sayede problemi içinizde çözebilir ve daha kolay sonuca varabilirsiniz. Psikologlara göre probleme ve değişikliklere bu şekilde yaklaşmak, yaratıcılık seviyesini artırıyor.
Ortaokul yıllarında günlük tutardım bir ara. Şimdi bazen elime geçiyor. Şunu da atayım artık diyorum, sonra bir sayfa iki sayfa okuyup sarıp sarmalayıp kaldırıyorum yerine. Hiç hatırlamadığım şeyleri oradan okuyunca aynen o günkü gibi yaşıyorum resmen. Ama istisnasız her insana karşı, yaşamım çerçevesinde aşırı ketum olduğum için, bir şekilde birinin o günlüğü okuyabilecek olması fikri aşırı rahatsız ediyor beni. Hatta o günlüğü yazarken bile sanki bir gün biri okuyacakmış gibi hem günlüğe hem de okuyana yazmışım. Yani günlük işi güzel ama sıkıntılı iş gerçekten...
#2 Hügoya küfür eden çocuğa nasıl inandığımızın göstergesi, diyor bombayı bırakıyorum. O senelerde çocukluğunu yaşayan herkes küfür olayını bilir. Ben o gün bizzat izlemedim. Kanıtlanamayan bir şehir efsanesi olarak kalacak benim için.
Yıllar önce birkaç seneliğine günlük tutup sonra bunu yapmayı bırakmıştım.Acaba şimdi de yapsam mı diye düşünüyorum.Sonuncusunu deneyeceğim.