Siz de korku hikâyelerine sahip mekânları ziyaret etmeyi sever misiniz? Eğer evet diyorsanız bu içeriğimiz tam da size göre! Her an doğaüstü bir olayla karşılaşabileceğiniz Banff Spring Otel merak uyandıran bir tarihe sahip. Gelin hep birlikte otelin tarihine ve olaylarına göz atalım!
Springss Otel, Kanada Pasifik Demiryolu’nun kıtalararası hatların kullanımını arttırmak için tasarlandı. Ürkütücü bir üne sahip olan Banff Springs Otel 1888 yılında kapılarını ziyaretçilerine açtı. Açıldığı yıllarda Kuzey Amerika’daki en iyi tatil noktalarından biri olarak değerlendirilen bölgenin etrafı dağlarla çevrili. Ayrıca Bow ve Spray Nehri otelin tam da dibinde bulunuyor. İçinde çeşitle aktiviteler bulunan otel dünyanın dört bir yanından ağırladığı ziyaretçileri ile başarılı bir kariyer başlangıcı yaptı.
Bölgeye artan talep doğrultusunda 1900 – 1910 yıllarında otelin yapısında bazı değişiklikler yapıldı. Otelin kişi kapasitesi çok düşüktü ve daha fazlasına ihtiyaç duyuluyordu. 1910 – 1928 yıllarında da orijinal binada değişiklikler yapılarak otel büyütüldü. 1920’li yılların sonu ve 1930’lu yılların başlarında otel en şaşalı dönemlerini yaşıyordu. Uzun süreli konaklamalara ev sahipliği yapan Springss Otel'e büyük bir golf sahası da yapıldı.
Şu an İskoç Baronial tarzına sahip otel, Rockies’teki Kale olarak biliniyor. 1800’lü yıllarda kaplıcalara seyahat ön plandaydı, bu nedenle Banff Kaplıcaları’nı değerlendirilerek Springss Otel inşa edildi. Doğa ile uyumlu organik bir görüntü istendi ve yapı geç Viktorya ve Fransız şato stilinden yararlanılarak Bruce Price tarafından tasarlandı. Ancak sonradan artan talep ve genişleme ihtiyacı mimari yapının tarzını değiştirerek İskoç stiline doğru kaymaya başladı.
Otelin orijinali tamamen ahşaptan inşa edildi. Ancak 1926 yılında otelde çıkan yangınla kuzey kısmı tamamen küle döndü. Yeni yapıda modernleşmeye ve daha rahat bir tasarıma gidildi. Süreç 2 yıl boyunca devam etti. Bu değişim ile birlikte otelde vitray, mermer çeşme, kesonlu tavan gibi bir sürü değişiklik yapıldı.
Otelin altın çağını yaşadığı dönemlerde savaşın patlak vermesiyle bütün dengeler değişmeye başladı ve ziyaretçi akını neredeyse durma noktasına geldi. Savaşın getirdiği kısıtlamalar, maddi sıkıntılar ve değişen seyahat kuralları turizme ciddi bir darbe indirdi. 1942 yılında, savaş bitine kadar otelin kapatılma kararı verildi. 1945 yılında tekrar kapılarını açan otel eski ihtişamlı günlerine dönmek için çalışmalara başladı. Ancak başlangıçta seçkinlere hizmet eden otel değişimlerle birlikle orta sınıfa göre düzenlendi.
Yıllardır ihtişamını kaybetmeyen bu otelin başka bir özelliği daha var; hayaletleri! Perili odaları ve birkaç meşhur hayaleti bulunan bu otel paranormal olayları sevenler için iyi bir tercih gibi duruyor. Önemli derecede rahatsız edici olaylar yaşanan perili odalar ise otel tarafından kullanıma kapatıldı. Gelin, biraz da otelin en meşhur hayaletlerinden bahsedelim!
Otelin en ünlü hayaleti olarak bilinen Hayalet Gelin madeni paraların üzerine bile basıldı. Hayaletin hikâyesi 1920’li yıllara kadar uzanıyor. Düğününü bu otelde yapan çift trajik bir olayla tarihe konu oluyor. Merdivenlerden inerken mumdan sıçrayan ateşle alev alan gelin düşerek hayatını kaybediyor. Bu olaylardan sonra ziyaretçiler ve çalışanlar merdivenlerden inen ve balo salonunda dans eden beyaz elbiseli bir kadın gördükleri söylüyorlar.
Diğer ünlü hayalet ise otelde 1960 – 1970’li yıllarda kapıcı olarak çalışan yaşlı adam Sam. 1975 yılında vefat eden adam hala otelde görülmeye devam ediyor. Otel odasında yaşanan bir olayda yaşlı iki kadının biri tarafından rahatsız edildiği haberi alınıyor ve yardım için odaya çıkılıyor. Odaya gidildiğinde sorunun çözüldüğünü söyleyen kadınlardan kişinin eşkâli isteniyor ve Sam’in yüzünü tarif ediyorlar! Fotoğrafta, üç kişinin ortasındaki kişi Sam.
Ziyaretçiler 692 numaralı odada yastıklarının başlarının altında çekildiği şikâyetinde bulunuyorlar. Hatta bazıları yataktan atıldığını söylüyor. 873 numaralı oda ise en garip bölge diyebiliriz! Şu an kapısı mühürlü olan odada bir adamın intihar ettiği, intiharından önce de karısını ve çocuğunu öldürdüğü söyleniyor. Çığlık seslerine uyanan ziyaretçiler duvarda kanlı el izleri gördüklerini söylüyorlar. Ancak otel yönetimi tarafından böyle bir olayın olmadığını söyleniyor. Her ne olursa olsun kulağa ürkütücü gelen bu hikâyelerden sonra burayı ziyaret edebilmek cesaret ister!
Aynı zamanda bu otel stephen king’e cinnet romanındaki overlook otelinde ilham olmuştur