Havada Hüzünlenenlere: Uçaktayken Neden Daha Bir Duygusallaşıp Ağlamaklı Oluyoruz?

Uçak yolculukları sırasında insanın daha bir hüzünlü hissettiği doğru, daha ilginciyse bu hüznün ağlamayla sonuçlanma oranının da uçak yolculukları esnasında tavan yapması. Peki ama neden?

Geçtiğimiz yıllarda Virgin Atlantic adlı hava yolu şirketinin yolcuları üzerinde yaptığı bir anket, uçak yolculuklarıyla ilgili ilginç bir bilgi vermişti.

Erkek yolcuların yüzde 41'i uçak yolculukları sırasında ağlamaklı olduğunu belirtirken, kadınlarda bu oran %60'lara yakındı. Ortalama olaraksa yaklaşık her iki kişiden biri, uçaktayken daha ağlamaklı olduğunu kabul ediyordu.

Bu istatistikten yola çıkılarak akla gelen ilk soru, uçaktayken neden bu kadar ağlamaya meyilli olduğumuzdu.

Bu noktada ilk önce ağlama eylemine biraz odaklanmak gerek. Evrimsel açıdan baktığımızda ağlamak, uzmanlara göre etrafımızdakilere kendimizi çaresiz hissettiğimiz durumlarda içgüdüsel olarak yardımlarını istediğimize yönelik bir mesaj vermemizin sonucunda oluşuyor. Bebeklerin bu kadar çok ağlamasının nedeni de temelinde bu durum; bizden bir şeyler istediklerini ağlayarak gösteriyorlar.

Bunun dışında ağlamanın nedenine yönelik başka teoriler de var.

Bunlardan bir diğerinin etrafımızdaki sevdiğimiz veya güvendiğimiz insanlarla bağlar kurma çabası olduğunu düşünen uzmanlar da mevcut. Fakat bu teori, uçaktaki durumu açıklama konusunda sıkıntılı. Nitekim uçaktayken etrafımızdaki kimse tanıdığımız, sevdiğimiz, güvendiğimiz insanlar değil.

İlk teoriyse uçaktaki durumu daha net açıklayabilir.

Yetişkinler olarak, bebeklerin aksine çoğu durumda kendimizi savunabilir veya ihtiyaçlarımızı giderebiliriz. Fakat uçaktayken bu durum ortadan kayboluyor. Yalnızlık, havada tamamen savunmasız olma, olası bir kaza durumunda elden gelebilecek hiçbir şeyin olmaması gibi nedenler, kendimizi çaresiz ve yardıma muhtaç hissettiriyor.

Yapılabilecek hiçbir alternatifin olmaması, bizi ağlamaya doğru yönlendiriyor olabilir.

Nitekim uzmanlar, herhangi bir davranışın bir çözüm sunmadığı durumlar esnasında son çare olarak ağladığımızı belirtiyor. İçgüdüsel olarak bir tehlike ihtimali esnasında 'savaş/kaç' taktikleri arasında seçim yaptığımızdan (bir de 'öylece kal' var) ve bu iki taktik de bu durumda anlamsız olduğundan, istemsiz olarak ağlamaklı hissediyoruz.

Bir diğer teori ise düşük oksijen seviyeleri.

Bazılarına göre yüksek rakımda uzun süre kaldığımızda, düşük oksijen seviyesi nedeniyle gözyaşı döküyor olma ihtimalimiz bulunuyor olabilir. Bu konuyla ilgili bazı veriler de mevcut.

Örneğin araştırmalar, yükseklik ile duygular arasında bağlantı olduğunu ortaya koymuş.

Buna göre yüksek bölgelerdeyken olumsuz duygular daha baskın oluyormuş. Ayrıca yüksek rakımın, daha fazla yorgunluğa yol açtığı da bilinen bir gerçek. Yorgunken ağlamaya daha da yatkın olduğumuz yönünde bilgiler de mevcut; çünkü beynimiz enerjik olmadığından olumsuz duygularla baş etme konusunda daha zayıf kalıyor.

Dolayısıyla uzun hava yolculuklarının ağlamaklı olmamıza yol açması, yüksekliğin yorgunluğa yol açmasının bir sonucu olabilir.

Bir başka neden de pek tabii ki geride bıraktıklarımız veya kendilerine doğru yol aldıklarımız olabilir.

Arkada eşi-dostu, anne-babayı bırakmak veya uzun süredir görmediğimiz birinin yanına gidiyor olmak, duygusal olarak bizi çoğu koşulda etkiliyor olabilir.

Özetle, uçaklarda ağlamaklı olma fenomeni psikoloji biliminin ilgi odağında olan bir durum.

Bu konuda daha kapsamlı araştırmalar yapıldığında, çok daha net sonuçlara da ulaşabileceğiz. Son olarak bir anket yaparak yazıyı noktalayalım.

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
YORUMLAR
25.02.2017

hiç uçağa binmedim ki aq

25.02.2017

ölüm korkusu :)

26.02.2017

hiç binmedim ki vay aq ot gibi yaşıyorum

TÜM YORUMLARI OKU (15)