Hatıralarımızı Nasıl Hatırlıyoruz?

Hafızanız iyi midir?

Benim berbattır.

Dün yediğim yemeği, yakın zamanda izlediğim filmi bile çabucak unuturum diyebilirim. Gerçi film konusunda pek şikâyetçi değilim. İzleyecek yeni ve güzel bir film yoksa önceden beğendiğim filmi hiç izlememişçesine tekrar izlemek fena olmuyor.

Peki, neden dün yediğimiz yemeği unutsak bile ilkokul öğretmenimizi, annemizin çocukluğumuzda yaptığı yumuşacık keklerin tadını, denizin kokusunu, ilk aşkımızı kolay kolay unutmuyoruz?

Çünkü bunlar hayatımızın devam eden tecrübelerini oluşturan ilklerimiz ve bu nedenle bizim için çok değerliler. Bu anılar geçmişimizle şimdimizi birbirine bağlayan özel köprüler. Hatta bir adım daha ötesi, geleceğimizin ana iskeleti. Kısacası bizi biz yapan şey kokusuyla, tadıyla, görüntüsüyle aklımızdan hiç çıkmayan hatıralarımız çok önemli.

Çoğumuz hatıralarımızı sahip olduğumuz bir şeymiş gibi konuşuruz. Gözlerimiz, saçlarımız, bedenimiz gibi onları da sahipleniriz. Fakat hafıza vücudumuzun bir parçasıymışçasına varlığını sürdürmez. Elimizi uzattığımız an dokunabileceğiniz bir şey değildir. Hafıza, yalnızca hatırlatma sürecine işaret eden bir tabela, yolu gösteren bir işarettir.

Geçmişte alanında uzman isimler hafızayı, içinde bilgilerin saklandığı dosyalar gibi anlatmayı tercih ederdi. Diğerleri ise hafızayı, insan kafasının içindeki süper bilgisayarlara benzetirdi. Fakat bugün uzmanlar, hafızanın bundan çok daha kompleks ve anlaşılması güç olduğuna, beynin tek bir noktasında bulunmadığına ve beynin geneline yayılan bir süreç olduğuna inanıyor.

Misal bu sabah kahvaltıda ne yediniz hatırlıyor musunuz? 

Aklınıza bir tabak içinde peynir, zeytin, bir parça ekmek ve dumanı tüten bir bardak çay geliyorsa bu hatırayı tek bir noktadan çekip almamışsınız demektir. Bu anı, son derece karmaşık bir yapıcı gücün, bambaşka izlenimleri bir araya getiren bir yapının sonucudur. Hafızanız her bir anının depolanması ve yeniden hatırlanması konusunda farklı rolleri oynayan bir sistemler grubundan oluşur. Beyin bilgiyi işledikten sonra bütün bu farklı sistemler mükemmel bir biçimde çalışarak bağlı düşünceleri oluşturur.

Tek bir anı gibi görünen şey, aslında son derece karmaşık bir yapıdır.

Şimdi bir nesneyi düşünelim ve örneğin “çatal” diyelim.

Beyniniz bu nesnenin boyutunu, biçimini, fonksiyonunu, parlaklığını ve yemek yerken tabağa dediğinde çıkardığı sesi hatırlayacaktır. Bir çatalın nasıl olduğuna dair anıların her bir parçası, beynin farklı bölgelerinden gelir. Nörologlar, bu bölümlerin tutarlı bir bütün oluşturmak üzere nasıl bir araya geldiklerini yeni yeni anlamaktadır.

Bir başka örnekle, araba kullanmayı biliyorsak onu nasıl kullandığımızın hatırası, bir dizi beyin hücresinden gelir. Bulunduğumuz noktadan başka bir adrese nasıl gittiğimizin hafızası başka bir hücreden gelir. Başka bir araba tehlikeli biçimde bize yaklaştığında hissettiğimiz korku hafızası da yine farklı bir hücreden gelir. Fakat farklı farklı gerçekleşen bu zihinsel tecrübeleri o sırada biz hiç hissetmeyiz. Çünkü birlikte uyum içinde çalışırlar. İşin gerçeği uzmanlar nasıl hatırladığımız ve nasıl düşündüğümüz arasında kesin bir farklılık olmadığını bile söylüyor.

Kabaca hafıza süreçleri kodlama ile başlar, depolama ile sürer ve sonunda da geri getirme gerçekleşir.

Hafızanın oluşturulmasında ilk adım kodlamadır. 

Bu, kökeni duygulardan alan ve algıyla başlayan biyolojik bir fenomendir. 

Bu süreçte beş duyu organı aktif şekilde kullanılır. 

Örneğin âşık olduğunuz ilk kişiyi düşünün. O kişiyle karşılaştığınızda beyniniz büyük olasılıkla göz ve saç rengi gibi fiziksel özellikleri kaydetmiştir. İşitsel sisteminizde eşsiz gülüşlerini kaydetmiş olabilir. Büyük olasılıkla ona özgü kokusu da aklınızda yer edindi. Dokunuşlarını hissetmiş bile olabilirsiniz. Bu ayrı duyguların her biri beynin bu algıları tek bir tecrübe altında, o kişiye ait tecrübeniz altında toplanmasını sağlayan beyin çıktısı isimli kısmına gider.

Toparlarsak, uzmanlar, frontal korteks adı verilen beynin bir başka kısmıyla beraber beyin çıkıntısının bu çeşitli sensör girdileri analiz etmekle ve hatırlamaya değer olup olmadığına karar vermekle yükümlü olduğuna inanıyor. Eğer öylelerse uzun dönemli hafızanı bir parçası olabiliyorlar. Yukarıda değindiğim gibi bu farklı bilgi parçaları, beynin farklı bölgelerinde depolanıyor. Bu parçaların daha sonra nasıl toparlanıp geri getirildiği ve tutarlı bir hafıza bütünü oluşturulduğuysa henüz gizemini koruyor.

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"