Yazıyorsunuz derdinizi, bir de bakıyorsunuz ki dermanı bulmuşsunuz.
Daha bahsedecek bir sürü çok kıymetli yazarlar var ve eminim ki onların da hikayelerinde bunlara benzer meseleler var. İyi ama ya benim meselem, benim meselem ne olacak? Ben yazar olmak istiyorum, bir kitap yazmak istiyorum derken kendimi MasterCamp’in MasterWriter Yazarlık Okulu’nda buldum.
İlk ders ve Gülşah hoca söze şöyle başladı;
“Arkadaşlar önce meseleniz ne, onu bulmalısınız”.
Evet, artık bu işin üzerine daha ciddi eğilme zamanı gelmişti ve zaten bu eğitime en çok da bunun için katılmıştım. Neydi bu “Mesele” meselesi?
Yazmak isteyen bir kişi, sadece yazmak için yazıyorsa gerçek bir yazar olma şansı ya da Metin Akyüz hocamızın dediği gibi “raf yazarı” olma şansı çok zayıf. İyi bir yazar olmak istiyorsanız sizi yola çıkaran bir konunuz, bir mesajınız olmalı, belki de bireysel veya toplumsal bir yara, sizi rahatsız eden. Yani bir MESELENİZ olmalı. Üstelik bu “Mesele”, yazınızın aynı çerçeve içerisinde, dağılmadan, bütünlüğü bozulmadan kalmasına da katkı sağlıyordu.
Sanırım öğrenmeye başladım...
Hatice ERTAN