28 numune içinde içilebilir numune sayısının iki olduğuna dikkat çekilen raporda en çarpıcı tespitlerden bir tanesi de bazı örneklerdeki bakteri miktarının “şebekeye ve isale hattına kanalizasyonun karışmış olması ihtimalini artırması” oldu.
Sağlıklı ve temiz suyun sağlama yükümlülüğü olan belediye ve bunun denetim sorumluluğu olan sağlık müdürlüğünü çalışmalarının kritik önemde olduğuna değinilen raporda “suyun içilebilir hale gelene kadar halka ücretsiz su dağıtımına devam edilmeli”, “konteyner depolarından, tankerlerinden dağıtılan sular içilmemeli”, “artezyen ve kuyu sularının kullanımından uzak durulmalı”, “dezenfeksiyon işlemlerinin düzenli bir şekilde kamu kurumları tarafından yerine getirilmeli”, “Başta Hatay Su ve Kanalizasyon İşletmesi ve kamu kurumları olmak üzere şehrin tüm kaynak, depo, kuyu, şebeke ve isale hattındaki tüm eksik, noksan, kırık, çatlak vs. onarılıp hazır hale getirilmesi sağlanmalı” denildi.
Depremin değil ihmalkarlığın ne kadar öldürücü olabileceğini bir kez daha görmüş bulunmaktayiz.
İzmir Bornova'da bir semt var adını soylemeyeyim. Eskiden Pınarların aktığı sulak güzel bir yerken, şimdi çeşmelerden paslı, çamurlu ve kahverengi kokulu su akıyor. O semtin suyunu sosyetik kesimlere verip oraya çamur içiriyorlar. İzmir'de kaç yıldır deprem mi var? Tabiki hayır.! Ama bazı yerlerde sular bakteri yuvası
Hataydayım hiç sormayın şebekeler BERBATve su resmen çamur havuç suyu gibi akıyor