Reddit'te bir kullanıcı psikologlara 'Ağladığınız bir seans olmuş muydu, neden?' diye sordu. Biz de sizler için birbirinden hüzünlü yanıtları derledik. Bakalım ne düşüneceksiniz...
Önemli not: İçerikte tetikleyici ifadeler yer alıyor olabilir.
Reddit'te bir kullanıcı psikologlara 'Ağladığınız bir seans olmuş muydu, neden?' diye sordu. Biz de sizler için birbirinden hüzünlü yanıtları derledik. Bakalım ne düşüneceksiniz...
Önemli not: İçerikte tetikleyici ifadeler yer alıyor olabilir.
“Birlikte bunun altında yatan nedenleri bulmaya ve anlamaya çalışıyorduk. Bana 2. sınıfa giderken yaşadığı bir olayı anlattı. Yaşadıkları nedeniyle kendini suçlamış. Ona ‘Ama bu senin suçun değildi’ dedim. Daha önce kimsenin kendisine bunu söylemediğini söyledi. O anda gözlerimden birkaç damla yaş süzülmüştü…”
“Yaşadıkları, benim kardeşimle yaşadıklarıma çok benziyordu ve o zamanlar bu durumun beni bu kadar zedelediğini anlayamamıştım.”
“Ona biraz toparlanması için izin verdim ve akabinde kendisi bana ‘Ben aptal olmak istemiyorum’ dedi. Aslında değildi hatta bence çok zeki bir çocuktu. Ancak kendisinin disleksisi, disortografisi ve diskalkulisi olduğunu bilmiyordu. 13 yaşına dek hiçbir yardım almamıştı. Ailesi onun tembel olduğunu düşündüğü için bana getirmiş ve durumu fark edememişlerdi. Ancak ben ona yardım almaya karar verdiği için çok cesur biri olduğunu ve her şeyin yoluna gireceğini söyledim. O anda gözlerim doldu…”
“O anda ağlamaya başladım ve terapiyi hemen bitirdim.”
“Bu arada öğrencilerim henüz 13 yaşındaydı. Hemen polisi arayıp durumu anlattım ve okul yönetimi olarak durumu annesine haber verdik. Annesi okula gelip kıza demediğini bırakmadı ve gitti. Öğrencimle birlikte karakola ve hastaneye gittik. Öğretmen olurken böyle şeyler yaşayacağınızı hiç tahmin edemiyorsunuz. O gün o küçük kız içi kalbim paramparça olmuştu ve günlerce kendimi toplayamamıştım. Hangi aile çocuğuna bunu yapar ki?”
“Kendisi 95 yaşındaydı. Eşi ve çocukları vefat etmişti. Eşini kaybettikten sonra sosyal hayatını ciddi derecede etkileyen bir kişilik bozukluğu yaşamaya başlamış. Şu anda çevresinde olan herkes kendisinin çalışanı. Bu konuşmanın ardından birkaç ay sonra vefat etmişti kendisi.”
“Şu dünyadaki en yakın arkadaşımı alkolden dolayı kaybettim.”
“Seansın bitmesini büyük bir sabırla bekledikten sonra ağlamıştım. İnsanların nasıl bu kadar acımasız olabileceğini düşünmüştüm. Yıllar sonra danışanımın hayatının çok kötüye gittiğini ve bir seks işçisi olduğunu, uyuşturucu bağımlılığından da kurtulamadığını öğrenmiştim.”
“Kendisi kısa bir süre sonra odaya girdiğinde eşinin öldüğünü öğrenmiş. Eşini çok seviyordu. Bu hikaye beni mahvetmişti.”
“Çok naif ve arkadaş canlısı bir kadındı ancak masum ve savunmasızdı da. Bana çocukken babası ve öz amcası tarafından defalarca kez cinsel saldırıya uğradığını anlatmıştı. Ancak bunu açıklarken olayı normalleştirmeye çalıştığını ve kendinden utanarak bir suçluluk duygusuyla anlattığını fark ettim. Dayanamadım ve ağladım.”
“Ancak bir keresinde odasından çıkıp ağladığına şahit olmuştum. Keşke ona nedenini sorabilseydim. Ona sadece sarılmakla yetinebildim.”
Siz ne diyorsunuz bu işe? Haydi yorumlara!
Bende bir psikolog adayıyım. Ve gerçekten bundan çok daha fazlasını yaşayan insanlar var ve tek korkum İnsanlara yardımcı olamamak. Bir psikolog asla hastasinin karşısında aglamamali ona duygularını belli etmemeli çünkü hasta bunu gördükten bir süre sonra ona yardım edemeyecegini düşünebilir. Ama psikologlar da diğer insanlar gibi kalpleri var ve gerçekten çok zor bir meslek.
İyi ki terapist değilim dram filmi bile izlemeyen insanım yani herhalde kafayı yerdim
ccok zor gerçekten de ... profesyonel olmak ... kalabilmek...