İnternetin %25’inin pornografiden ve modern iletişimin %75’inin WhatsApp’dan oluştuğunu düşündüğümüzde bu iki oluşumun kaderinin hepimizi ilgilendirdiğini söyleyebiliriz.
Neden?
İnternetin %25’inin pornografiden ve modern iletişimin %75’inin WhatsApp’dan oluştuğunu düşündüğümüzde bu iki oluşumun kaderinin hepimizi ilgilendirdiğini söyleyebiliriz.
Neden?
“Biri bizi gözetliyor” durumundan hiçbirimizin şüphesi yok. 2012 yılında Amerikan şirketi Target’ın alışveriş algoritmasının genç bir kızın alışveriş alışkanlıklarının değiştiğini değerlendirerek, genç kızın hamile olduğunu bildiğine dair bir haber çıkmıştı. Zıbın ve süt şişesi indirim kuponlarının genç kızına neden gönderildiğini merak eden öfkeli baba, daha sonra kızının gerçekten hamile olduğunu öğrendiğinde rezalet çıkarttığı şirketten özür dilemişti.
Haberin doğruluğu tartışılır, babanın özür dileme durumu ise komik olmasına rağmen ortada bir gerçek var: Arkadaşına anlattığın ya da kendi kendine konuştuğun şeyler bile çat diye reklamların arasına yapıştırılıyor. Muhtemelen bu yazının çevresinde de bu şekilde reklamlar dönüyor olabilir. Bir dahaki sefere istenmeyen bir şeyin reklamına denk geldiğinizde iyi düşünün, bilinçaltınız size bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir.
Gölgesinden kar edemediği ağacı kesen kapitalizmin bize internetin herhangi bir aşamasında ifade özgürlüğü sunduğunu düşünüyorsanız kendinize bir çimdik atın. Ücretli ve ücretsiz bütün platformların müşterisiyiz. Şirketler telefonunuza güncelleme çıkartmayı bitirdikleri zaman gidip güncelleme talep edemediğiniz gibi, özgür ifadeyi de talep edemiyorsunuz.
Dünya Trump’ın insanları suça teşvik eden mesajlarını ve daha sonrasında hesabını kapatan Twitter’ın davranışlarının doğruluğunu tartışa dursun, Amerikan senatosunun internet tarafsızlığını yıkan kanunları geçirmesinin ve servis sağlayıcıların seçtikleri internet sitelerine ve hizmetlerine dilediği zaman yavaşlatma “özgürlüğünün” gelmesiyle devlet-özel altyapıların sansürcülüğünün önü açılmıştı. Yani Trump işine çok şaşırmamak gerek. Uzun süredir özgür falan değiliz. Yakında bu cendereden bir daha çıkamayabiliriz.
Günlerdir dolaşan haberleri okumadıysanız çok kısa özet geçeyim: Whatsapp “artık” istediği verileri kaydedeceği bilgisini bize duyurmadı. Sadece bunu zaten uzun zamandan beri yaptığını, beğeniyorsanız karşınıza çıkan dört puntolu yazıları kabul edebileceğinizi, beğenmezseniz de bir başka çok uluslu sermaye şirketine kişisel verilerinizi verebileceğinizi söyledi.
Alternatif program mı arıyorsunuz? Kişisel verilerinizi Ruslarla mı, yoksa Çinlilerle mi paylaşmak isterdiniz? “Ne olacak benim kişisel verilerim benden uzaktaki bir milletin eline geçse?” diye düşünüyorsanız, Rusya ile çıkacak olası bir krizde bu bilgilerin aleyhimize kullanılacağını, daha da iyisi ülkelerden bağımsız birtakım oluşumların elinde her türlü bilgimizin fink atacağını belirteyim. “Ben interneti 50GB’lık kullanıyorum.” savunmasının ne kadar geçersiz olacağını varın siz düşünün. Haraşo?
Şimdi bizim ülkemizde erişim hakkımız olmadığı için giremediğimiz birtakım siteler var. Bu sitelerin bütün amacı bizim aile değerlerimizi sarsmak ve ahlaklı toplumumuzu yoldan çıkartarak ekonomisi az gelişmiş Avrupa ülkelerinin ve Amerika’nın uşağı haline getirmek. Şimdi bu sitelerin en büyüğü ve birkaç ülke ekonomisini kökten sarsacak maddi güce sahip Pornhub, tıpkı YouTube’un geçen sene yaptığı gibi “içerik” üreticilerinin bütün haklarını elinden aldı, 10 milyon kadar videoya erişim engeli getirdi.
Sebep ilk bakışta Youtube ile aynı: İllegal olan içerikleri barındırmamak.
Niyetleri kâğıt üzerinde güzel görünüyor olmasına rağmen durumlar YouTube ve Google üzerinden gördüğümüz üzere çok daha sinsi ve karanlık yerlere gidecek gibi görünüyor.
Bildiğiniz üzere YouTube, kendisini bugünkü içerik devi haline getiren kullanıcılarının içeriklerini reklam gelirlerinin radikal gruplara gidebilmesini ve teşhirciliği bahane ederek aşırı sıkı kurallar getirmiş ve bağımsız içerik üreticilerinin para kazanmalarını engelleyerek onları yavaşça boğulmaya terk etmişti.
YouTube ve Pornhub’ın sebepleri aynı: İçerik yönetimlerini iyice şirketleştirmek.” Halktan insanların etki sağlayacak kadar söz ya da para sahibi olmalarını istemiyorlar. İyi düşünelim, bunu hiçbir yönetim sistemi zaten istemez. Amerikan seçimlerinden gördüğümüz üzere bu kadar popüler altyapıların devlet politikalarının birer uzantısı olmak ya da gerektiğinde devlet politikalarını etkileyebilmek gibi bir gücü var. Kullanıcı verilerinin sızdırılarak Amerikan seçimlerinde kullanıldığı ve karşıt görüşteki insanların karşısına seçmece içeriklerin çıkartıldığı konusu bir komplo teorisi olmanın ötesinde duruyor.
İnternet trafiğimizin neredeyse hepsini oluşturan sosyal medya platformları, alışveriş siteleri ve pornografik içerik hizmeti veren siteler, dijital verilerimize değil, bizzat bize hakim.
Meşaleler yanmadan ekleyeyim: Pornografinin insan sağlığını olumsuz etkilediğini, her türlü sansürün ise insanı köleleştirme aracıyla kullanıldığını düşünüyorum.
Nasıl çalıştığını anlamadığımız teknolojileri ve yöntemleri kullanmaya devam ettiğimiz sürece yalnızca ifade özgürlüğünden olmayacağız, köleleşeceğiz. Bu teknolojileri, platformları ve yöntemleri kullanmadığımızın ve “tükettiğimizin” de altını çizmek istiyorum.
Yalnızca tüketmemek için yapılması gereken tek bir şey var, o da üretmek. Yazmak, çizmek ve dipsiz kuyulara bağırmak: MİDAS’IN KULAKLARI EŞŞEK KULAKLARI! MİDAS’IN KULAKLARI EŞŞEK KULAKLARI!
Trump’ın pornhub hesabı da askıya alınmış 😂😂😂😂