Hasan Gümen Yazio: Bilim-Kurgu ve Fanteziye Bulaşmanız İçin 5 Sebep

Büyük usta Ursula K. LeGuin bir yazısında şöyle demiş:

“Fantezi edebiyatı kaçıştır ve ihtişamı da buradan gelir. Bir asker, düşmana esir düştüğünde kaçmak onun ilk görevi değil midir? Eğer akıl ve ruhumuzun özgürlüğünü önemsiyorsak ve kendimizi birer özgürlük elçisi olarak görüyorsak, bizim de en önemli vazifemiz firar etmek ve beraberimizde mümkün olduğunca fazla insanı götürmektir!”

Ben Ursula ile ortaokul sıralarında “Yerdeniz Büyücüsü” dörtlemesi -o zamana kadar dört kitap yazmıştı- tanıştım.

Çiğdem Erkal İpek’in eşsiz tercümeleri ile de kitabın içinde kayboldum ve bütün macera böylelikle başlamış oldu.

Her hafta buradan size esasında var olmayan şeylerden, canavarlardan, vampirlerden, tasvir dahi edilemeyecek ve insanı delirtecek kozmik korkulardan ve şatolardan bahsedeceğim. Çok büyük ustalardan birisinin söylediği sözü kendime düstur edinerek yazılarımı devam ettirmek istiyorum: “Kurmaca sanatı, yalan söyleyerek gerçekleri anlatma sanatıdır.” Cümleye bak arkadaşım… O zaman dans!

BİLİM-KURGU VE FANTEZİ İLE İÇLİ DIŞLI OLMAK İYİDİR ÇÜNKÜ…

Ölü Ozanlar Derneği filminde Robin Williams’ın canlandırdığı Bay Keating’i hatırlarsınız. Masaların üzerine çıktığı meşhur sahnede çocuklara sınıfın bu açıdan ne kadar farklı göründüğünü anlattığı bir sahne vardır. Gerçek hayatta bakış açımızı değiştirmek için masaların üzerine zıplayamayabilirsiniz ancak aklınızda dün okuduğunuz “Neil Gaiman’ın İskandinav Mitolojisi” kitabı varsa, yolda gördüğünüz tek gözlü sakallı amcayı Odin’e benzetebilirsiniz.

2. Yollar kısalır metrobüs çekilmez olur.

İstanbul’da 500-T ve metrobüs kullanmış olanlar çok iyi bilirler: Orada olduğunuz gerçeğini unutmak istersiniz ve 5 duyunuz olduğu gerçeğini kabullenmekte zorlanırsınız. Piyango size vurmayıp da oturacak yer bulamadığınız zaman cep telefonunuzda okuduğunuz bir Stephen King romanı varsa,  yolculuk boyunca tersten çekilmiş bir Üçüncü Türden Yakın İlişkiler filminin içinde olduğunuzu unutursunuz. Durağını bile kaçırır insan. (Tecrübeyle sabittir).

2017 yılında Georgia Teknoloji Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, gün içerisinde hayal kuran kişilerin beyinlerinin daha iyi çalıştığı gözlemlenmiş. Beyinlerine elektrot bağlanılan kişilerden hayal kuranların beyinlerinde, hayal kurmayan kişilere göre hem daha fazla elektriksel aktivite görülmüş, hem de beynin daha farklı bölümleri çalışmış. Bu çalışmaya bakılacak olursa şimdiye kadar yeni bir buluşla Nobel almamış olmam bir mucize olmalı.

4. Çocuğunuz varsa bugün hangi masalı anlatsam diye düşünmezsiniz.

Eğer çocuk yapacak kadar delirdiyseniz zaten bir fantezi aleminde yaşıyorsunuz demektir. Yazının buradan sonrasını okumanıza gerek yok. Acaba şu anda salonda hangi pahalı oyuncağınızın içine yediği muz kabuklarını sıkıştırıyor olabilir siz onu bir düşünün…

Şaka bir yana, anlatacak hikâye kıtlığı asla çekmezsiniz.Kötü kalpli kurdun karnını yarıp içine taş doldurdukları ve kuyuya düşerek boğulduğu Kırmızı Başlıklı Kız hikayesi fazla mı şiddet dolu geldi, ver oradan Hobbit ve Elf soslu bir kahramanlık hikayesi. İçine de biraz yöresel kültür karıştır. Çocuk yumurta yemeyi sevmiyor mu? “Hobbitler ikinci kahvaltılarını yapmak için yoldan topladıkları domates ve biberlerle mis gibi bir menemen yapıp hapur hupur yemişler” cümlesini monte et. Tek riskin büyüdüğünde bu hikayelerdeki detayları hatırlaması ya da Yüzüklerin Efendileri’ni okuması olabilir.

5. Yeni tecrübeleri risk almadan yaşamış olursunuz.

Kulağa biraz Matrix gibi gelecek ama beynimizin karşılaştığı hikayelerdeki duygu durumlarını bize yaşattığını ve bu tecrübe esnasında beynimizin sanki o olayı yaşıyormuşuz gibi kimyasal tepkiler verdiğini biliyoruz. Morpheus’un Neo’ya sorduğu sözü hatırlayalım: “Gerçeklik dediğimiz şey beyninde yankılanan elektrik sinyalleri mi yani?” Beynimize göre de cevap kesinlikle öyle.

Kısacası Marslı filmini izlediğinizde kızıl gezende terkedilen Matt Damon ile birlikte sizin de hayatta kalma güdüleriniz ateşlenmekle kalmaz, terk edilmiş kadar olursunuz. Ya da Conan, Thulsa Doom’un kafasını omuzlarından ayırdığında ezeli düşmanınızı hunharca katletmenin nasıl bir his olduğunu yaşarsınız. Hem de risksiz bir şekilde! Grinin Elli Tonu neden bu kadar sattı dersiniz? Tam bir başyapıt olduğu için elbette…

Instagram

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
YORUMLAR
11.09.2020

Ursula K. Le Guin Sürgün Gezegeni kitabı da güzel bir örnek. Thor filminde: Atalarınız büyü diyordu, siz bilim diyorsunuz. Ben öyle bir yerden geliyorum ki, ikisi tek ve aynı. :P Güzel fantezi bizim üfürükçülerde sıkışınca benzer argümanlara başvuruyor. Bilimsel fantezi ya da fantastik bilim kurgu denince aklıma kimya laboratuvarında sabah 9 akşam 5 çalışan Hulk geliyor. Ayda asgari ücretin on katı maaş alıp boş zamanlarını evde oyun oynayarak geçiren arkadaşım gibi. Tmm beyin yerine nükleer reaktör vermişlerde yaşa lan biraz. Yıldız savaşlarında uzay gemileri ışın kılıcı bir yanda ölülerle temas. Uzay savaşları fizik paralel evren derken çıka gelen kıyamet. Çok ileri teknolojiye sahip olup kılıç, balta gibi basit silahlarla gezegenler arası maceralar. Tükenen dünyada hayatta kalmaya çalışırken eksik olmayan kozmik felaketler mutasyonlar. Nasıl olsa fantezi imkansızın akla yatkın kılınmasıyken bilim kurgu akla yatmayanın mümkün hale getirilmesiydi. Favorim Otostopçunun Galaksi Rehberi

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ