Dünyanın en büyük büyücüsünü mağlup etmeyi başaran tek kişi Draco Malfoy değil. Dumbledore da Mike Newell ve David Yates'ten çok çekti. Ateş Kadehi'nden başlayarak beyaz perdede görünen Dumbledore'la JK Rowling'in yarattığının arasındaki muazzam fark artık epey geyik konusu oldu bile. Kitaplarda okuduğumuz, Harry'nin ergenlik krizleri dahilinde haykırdığı durumlarda bile sükunetle yanıt veren, bilge adamın Harry'i ne zaman döveceğini beklerken buluyoruz kendimizi filmleri izlerken.
Asıl sıkıntı karakterin tuhaf yansıtılışı değil. Albus Dumbledore'un, Lord Voldemort'la adeta bir satranç oynadığı, kalan bütün karakterlerin onların taşları olduğunu kitapları okuyan herkes kabul edecektir. Dumbledore da kendi ölümü ve sonrası da dahil olmak üzere planlamış, Harry Potter'ı da veziri olarak kullanıp sonunda oyunu kazanmayı başarmıştı ancak bunu filmlerde hiç göremedik. Dumbledore ve Voldemort arasında bize verilen tek şey onların büyük büyücüler olarak kavga etmesiydi ama onun da nedeni belli (11. maddeye bakın)
İki film halinde uyarlanan Ölüm Yadigarları'nda David Yates'in Dumbledore konusunda iyice çığrından çıktığını görüyoruz. 700 sayfa bile olmayan kitaptan iki film çıkarıp bir de kitapta anlatılan Dumbledore'un geçmişi üzerinden kayarcasına geçmek müthiş bir uyarlama başarısızlığı gerçekten. Keşke azıcık Peter Jackson'a özenseymiş.