Hapishaneden Farksız Eğitim Sistemi Norveç'ten Değil İlkel Zannettiğimiz Topluluklardan mı İbret Almalı?

İster Norveç ister Japon eğitim sisteminden bahsedelim, 'ilkel' dediğimiz Venezuela'dan Pumé topluluğu ve Maya halkından öğrenmemiz gereken 'bir' şey var. 

Bunu başaramazsak eğitim sisteminin bizleri etkilediği gibi çocuklarımız da bu vasat sistemden nasibini alacak.

Eğitim sistemiyle ilgili övülecek belli başlı ülkeler var, siz de biliyorsunuz. Kabak tadı vermeleriyle meşhurlar.

Japonya'da çocuklar ilköğretimin ilk dört yılında sınava girmezler diye övdük, okullarının üçüncü sınıfa kadar hedefleri çocukların bilgilerini ölçmek değil, karakterlerini geliştirmek ve görgü kurallarını öğretmek olduğunu anlattık. Böylece bu sistemde saygı, hoşgörü, doğaya ve hayvanlara ilgi yaratma çabası güdülüyor.

Norveç de benzer övgülerle sık sık anılır.

Onlar eli biraz daha büyütmüşlerdi, Norveç eğitim sisteminde 8. sınıfa dek not, sınav ve karne kelimelerini duymak mümkün değil. Bu uygulamanın sebebi çocuklara aşılanacak şeyin bilgiyle sınırlı kalmasını sağlamak, rekabeti sınıf ortamından uzakta tutmak. Zaten eğitimin unutulan o temel amacı da bilgiyi doyumsuzca kovalamak değil midir?

Türk eğitim sistemini ise hepimiz eleştiriyoruz. Hepimizi etkileyen, bir şekilde etkisini yaşadığımız bir sistem bu.

Eğitimin sınav odaklı olması, kalabalık sınıflarda eğitim yapılması, kalitenin düşmesi vesaire... Tüm bunları eleştirirken çok daha büyük bir sistem eleştirisini gözden kaçırıyoruz. Bu eleştiriyi yapmamız gereken eğitim sistemleri arasında Japonya'daki ve Norveç'tekiler de var. Alınması gereken ibret 'ilkel' dediğimiz topluluklarda olabilir.

İnsanlık avcı toplayıcı dönemlerinden bu yana kadar birçok görevle sınanıyor.

Bu görevler bizleri geliştirdi, değiştirdi ancak birkaç yüzyılı aşmayan bir süre öncesinde adı bile anılmayan, bugün normal zannettiğimiz bir sisteme geçtik. Bu sistem, çocukların yaşlarına göre toplanıp okullara kapatılmasıydı.

Şöyle meşhur bir görsel bile yayılır olmuştu vaktiyle. Üzerine düşündük mü hiç?

Çocukların gününün büyük bir kısmını yetişkin gözetiminde ve o yetişkinlerin 'keyfine' uygun planlanmış biçimde geçirmelerini normalleştirdik. Tabii bunu yapmamızın altında artan nüfus, ailelerin çalışma zorunluluğu ve toplu eğitime geçişin tetiklenişi vardı. Durup dururken böyle bir yönteme geçildiğini söylemiyoruz.

Ancak aşağıdaki tablonun da öncesine gidelim, eğitim nasıldı?

Çocuklar bir yetişkinin gözetimi ve zorlamasıyla uğraşmadan serbestçe oynuyor, ufak tefek görevler verildiğinde onu yerine getiriyor ve topluluk içerisinde öğrenmeleri gereken her neyse onu öğreniyordu. Sosyal öğrenmeyi temel alan bu düzensiz eğitim sisteminde ilişki kurma, birlikte çalışma, teknik bilgilere sahip olma konusunda çocuklar büyük sorunlar yaşamıyordu.

Sadece akranlarıyla aynı sınıfta olabilen, aile büyüklerini günde birkaç saat bile göremeyen, mahrum bir eğitim hayatıyla karşı karşıya şimdinin çocukları.

Sosyal öğrenmenin fakirleşmesi, tekdüze müfredatlara sıkışılmasına yol açıyor. Deneme ve yanılmadan bihaberler. Okulda anlatılanlar bile tam anlamıyla öğrenilemiyor, öğrenciler anlamış gibi yapıyor, sınav stresiyle baş etmekten başka hiçbir şeyle uğraşamıyorlar.

Gerçekten ideal eğitim sistemi bu mu olmalı?

Bu kadar eleştiri yeter. Şimdi gelelim alternatifimize.

Pumé ve Maya örneğinde yapılan araştırma, bu topluluklarda çocukların karma gruplara halinde serbest zaman geçirdiklerini gösteriyor. 

Bu zamanda ne yapıyorlar? İzliyorlar, gözlemliyorlar, birbirlerine anlatıp öğretiyorlar ve kendi içlerinde bir sosyal düzen kurarak günlerini geçiriyorlar. İlginçtir, araştırmaya göre bu topluluklardaki çocuklar tüm işlerini kendileri yapıyor ve yalnız kalsalar bile hızlıca uyum sağlayacak bilgiye sahipler.

O halde soru açık, her gün dört duvar arasında sıkışıp kalan çocuklar mı kendi kendilerine yetebiliyor yoksa "ilkel" dediğimiz bu topluluklarda yetişen çocuklar mı?

Burada vurguladığımız şey çocuklarımızı sokağa bırakıp ardımıza bakmadan gitmek değil. Israrla sınıf ortamına sıkıştırmaya çalıştığımız çocuklar için farklı bir eğitim sistemi mümkün ve bunu Japonya ya da Norveç'ten ithal etmek zorunda değiliz. 

Sizce hangi eğitim sistemi çok daha mantıklı? İlkel olan mı gelişmiş ülkelerde uygulanan mı?

Kaynak

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Google'da "Kaygıdan Kurtulma Yolları" Ararken Bile Kaygıya Bağımlı Olduğumuzu İtiraf Edemiyoruz!
Az Okuyorum Diye Hayıflanmayın! Sanılanın Aksine Sosyal Medya Geçirdiğimiz Zaman Boşa Akmıyor Olabilir
İnandığınız Tüm Fikirleri ve İnançları Bir Anda Unutturabilen Korkunç Ama Etkili Yöntem: Deprogramming

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Ahmet Kural'ın Başrolünde Oynadığı TRT Tabii Dizisi Gassal'ın Tanıtım Afişleri Tepki Çekti!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR

artılarını ve eksilerini teraziye koyup düşündüğümüzde aslında eğitim sistemlerinin doğruluğu tartışılabilir. Kendi öğrenimlerimizden yola çıkarak düşünürsek gerçekten bizim öğrenim sürecimiz otoriter öğretmenler eşliğinde belirli saatler aralığında 4 duvar içinde geçti. tahtadakini yaz sonra sınav ol şeklinin değişmesi lazım bence de.

Pasif Kullanıcı
10.02.2022

o zamanlar tarih ders çoğu zaman boş geçiyordur geçen hafta kayda değer bir şey olmadı çocuklar

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ