Hangimiz Sevmedik Seni Çılgınlar Gibi? Müslüm Baba Gideli 3 Yıl Oldu...

O gittiğinden beri tam üç yıl geçti ama biz hala yokluğuna alışamadık. Hiçbir zaman gitmeyeceğini sandığımız insanlardan biriydi. Gönlümüzün dilinden anlayan, sesinin şefkatiyle sarıp sarmalayan babamızdı. Kötü haberini duyduğumuzda ailemizden birini kaybetmiş gibi üzüldük hep beraber. Kenarlara çekilip gizli gizli gözyaşımızı döktük, gidişini kabul etmeye çalışırken içimizin en derinlerindeki acıyı yok saymaya çalıştık. Ne yapsak olmadı, olduramadık. O, sadece bizim ismiyle tanıdığımız ünlü bir şarkıcı değildi. Sahnede giymekten çok hoşlandığı beyaz takım elbisesi kadar bembeyaz bir adamdı. İnsanlığın, saflığın, ezilenin, gürül gürül akan duyguların somut bir suretiydi Müslüm Gürses.

Onsuz olmayan bu üçüncü yılda onu yeniden analım istedik ve onu gerçekten de çok özledik...

Müslüm Akbaş olarak başlayan hayat

1953 yılında, Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinde üç çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya geldi. Ekonomik sebeplerden ötürü ailesi Adana'ya göç edince Müslüm de küçük yaşlardan itibaren çalışmaya başladı. Kendi sözleriyle eğitim durumu 'İlkokulu bitirdim, gerisi yok'tu. Bu arada bir arkadaşının önerisi ile halkevine de gidiyordu. Çalıştığı çay bahçesinde düzenlenen şarkı yarışmasında birinci olunca çay bahçelerinde şarkı söylemeye başladı.

Çukurova Radyosu ses sanatçısı Müslüm Gürses

1967 yılından itibaren Çukurova Radyosu'nda canlı olarak türkü söylemeye başladı. Bu sırada Akbaş olan soyadını Gürses olarak değiştirdi.

İlk plakla başlayan kariyer ve patlama yapan albümü

1968 yılında 'Emmioğlu-Ovada Taşa Basma' isimli ilk plağını çıkardı. Bu plaktan sonra Adana'da dört plak daha çıkartan Gürses, İstanbul'a giderek 4 albüm daha çıkarttı. Fakat asıl patlamasını 1969 yılında 'Sevda Yüklü Kervanlar' plağıyla yapan Gürses'in albümü 300.000 adet satarak dönemin satış rekorunu kırdı.

Konserlerden taşan dinleyici kitlesi

İstanbul'a geldikten sonra ardı arkasına albümler yapan Müslüm Gürses'in her albümü ayrı bir satış rekoru kırdı. Artık gazinolarda da çıkmaya başlayan Gürses'in zaptedilemez bir hayran kitlesi oluşmaya başlamıştır. Öyle ki, konserleri sırasında izdihamdan birbirini ezen insanlardan, sanatçıyı daha iyi görmek için çıktığı ağaçtan düşen hayranları hiç eksik olmamıştır. Kendini kaptırıp vücudunu jiletle çizen bir kitle de yine bu konserlerin olmazsa olmazı olmuştur ancak Müslüm Gürses bunu hiç bir zaman tasvip etmemiş, sahneden bunu yapmamaları için hayranlarına telkinlerde bulunmuştur.

Trafik kazasında öldü sanılıp morga götürülüşü

İlk patlama yaptığı yıllarda Anadolu turneleri de gerçekleştiren sanatçı, bu yolculuklarından birinde büyük bir trafik kazası geçirir. Bu olayı kendisi şu şekilde anlatmıştır: 'O kazada şoför öldü. Beni de öldü sanmışlar zaten. Sonra alıp hastaneye götürmüşler. Ben ölümü yaşadım aslında. Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim. Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi bir şey taktılar. O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim. Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi. Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana. Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim. Çok ağır işitirim. Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte...'

Hayat arkadaşı, yaşam koçu, bir tanesi Muhterem Nur

1983 yılında çıktığı Malatya turnesi sırasında Muhterem Nur ile tanışan sanatçı, 1985 yılında Muhterem Nur ile hayatını birleştirdi. Her fırsatta Muhterem Hanım'a olan sevgisini dile getiren Müslüm Gürses, Muhterem Nur tarafından da olağanüstü bir sevgi ile karşılık buldu. Muhterem Nur onun sadece eşi değil aynı zamanda yaşam koçu oldu ve sanatçının son nefesine kadar bir an olsun yanından ayrılmadı.

"Modern" kitlenin Müslüm Baba ile barışması

90'lı yılların sonuna doğru toplumun 'aşırı' olarak tanımladığı hayran kitlesi sebebiyle sanatçı adeta ötekileştirilmeye başlandı. Üstüne bir de lüks bir yatta çektiği klip ile ezilen, arada kalan, varoş olarak nitelendirilen hayranları da yavaş yavaş küsmeye başladı. 2000'li yılların başında pop şarkılarını yeniden yorumlayan sanatçı, hayranlarından gelen tepkilere 'Biz değişmedik, özümüz hala aynı' diyerek ortalığı her defasında sakinleştirmeye başladı. 2006 yılında Murathan Mungan ile 'Aşk Tesadüfleri Sever' isimli albüm projesini gerçekleştirdi. Ardından 2009 yılında yaptığı 'Sandık' albümüyle eskiden kendisini ve hayranlarını yeren 'modern' kitle tarafından bir anda baş tacı edildi. Aslında kendisinin de dediği gibi başından beri kişiliğini ve sanatını hiç değiştirmemişti. Sadece insanlar onu dinlediklerini artık saklamıyorlar, hatta bununla övünmeye bile başlıyorlardı. Olması gerekene kılıf bulmuşlardı...

Ve herkesi üzen sona doğru...

2010 yılında son albümü olan 'Yalan Dünya'yı çıkarttıktan sonra 2012'nin kasım ayında kalp rahatsızlığı sebebiyle hastaneye kaldırıldı. Yapılan operasyon sonrası çoklu organ yetmezliği sebebiyle solunum cihazına bağlanan sanatçı 4 ay boyunca yoğun bakımda tedavi gördü. Vücudu bu yorgunluğa daha fazla dayanamayan Müslüm Gürses, 3 Mart 2013'de aramızdan ayrıldı.

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
03.03.2016

Kızlar kıro demesin diye gizlice dinlerdik. Baba bizi affetsin...

03.03.2016

ben anlamıyorum adam yaşarken dinleyenlerine kıro diyenler şimdi ağır müslümcü oldu bi söz vardır eşek öldü badem gözlü oldu diye biraz o misal oluyo (Teşbihte Hata Olmaz)

03.03.2016

Zamane kızlarının vaktinde dinlediğimiz için kıro diye dalga geçtiği, modern pop, jazz, rock şarkılarını yorumlayınca bak ne güzel adam dediği, büyük sanatçı, insan.

TÜM YORUMLARI OKU (23)