İlk savunma silahlarından biri kullandığı katı, sert ve sağlam madde olan taştı. Taşın işlenip şekil verilebilmesi ve kendi içinde farklılık gösteren bir yapıya sahip olması, insanlık adına çok önemlidir. Taş insan elinde tekerleğin icadına kadar süre gelen bir değişim göstermiştir. Osmanlı ordusu askeri eğitimler sırasında, günümüze kadar ününü kaybetmeyen Osmanlı tokadını mermerler üzerinde çalışarak elde etmiştir.
Taşın ardından insanlık metali işlemesini öğrenip kesici ve delici aletler icat etmesiyle savunma ve saldırıda çok büyük avantajlar elde etmiştir. Metali işlemeyi başaran insanlık günümüzde olduğu gibi durmadan bir arayış içerisinde olmuştur, milattan önce 1000’li yıllarda ilk defa Çinliler tarafından bulunan ve kullanılan barutun bulunmasıyla çok farklı boyut kazandı, savunma ve saldırı. Silahlar, devasa gülleler, füzeler barutun bulunmasıyla yıllar geçtikçe ülkelerin gücüne güç katan önemli bir saldırı silahı olsa da savunma için olmazsa olmazlar arasına girmiştir.
Baruttan sonra insanlık adına utanç duyulacak kimyasal silahlar gelişmeye basladı.1600’lü yıllardan bugüne ülkeler kimyasal silah yapımı ve geliştirilmesi için çalışmalarına devam etmektedir. 1. Dünya Savaşı‘nda kimyasal silahları her iki tarafın da kullandığı bilinmektedir. İnsaniyet ve uygar savaşlara ters düşen kimyasal silahların, 1. Dünya Savaşı‘nın ardından yapılan birçok antlaşmayla kullanımı engellenmiştir. Engellenmiştir kelimesini çok rahat kullanabiliriz çünkü 2. Dünya Savaşı‘nda kimyasal silah kullanımı kayda değer olarak görünmemektedir.