Ne yazık ki bazı gebelikler düşük ile sonuçlanabiliyor. Ancak birtakım noktalara özellikle dikkat ederek ise düşük riskini azaltmak mümkün. Günlük yaşamınızda uygulayarak hem sizin hem de bebeğinizin sağlığını güvence altına alacak öneriler için sizi aşağıya alalım. 👇
Düşük, ölü doğum veya bebek ölümüne neden olabilecek bir dizi enfeksiyon vardır. Bu viral veya bakteriyel enfeksiyonlardan herhangi birine yakalanmamanın en iyi yolu ise el hijyenine dikkat etmek ve hasta insanlardan uzak durmaktır. Sabun ve ılık su kullanarak ellerinizi en az 20 saniye yıkamalısınız. Ellerinizi mutlaka yıkamanız gereken durumlar ise şunlardır:
Yemekten önce ve sonra
Tuvaleti kullandıktan sonra
Hasta olan birinin yanından ayrıldıktan sonra
Para, kapı kolları veya alışveriş sepetleri gibi diğer insanların dokunduğu şeylere dokunduktan sonra
Sigara içmenin sağlığa ne kadar zararlı olduğunu, birçok kanser türü, akciğer hastalığı, kalp hastalığı, yüksek tansiyon gibi hastalıklara sebep olduğunu ve felç riskini de artırdığını yıllardır biliyoruz. Sigara içen kadınların, içmeyen kadınlara oranla kısırlık, düşük yapma, ölü doğum yapma, erken doğum veya bebeğin zayıf doğma olasılığı daha yüksektir. Aynı zamanda bebeklerinde Ani Bebek Ölümü Sendromu (ABÖS) görülme ihtimali de daha fazladır.
Listeria (gıda kaynaklı bir bakteri) gibi gıda kaynaklı hastalıklar, düşük yapma riskini artırır. Bu nedenle hamile kadınlara, az pişmiş etler ve pastörize edilmemiş peynirler gibi tehlikeli bakteri kaynağı olan gıdalardan kaçınmaları rutin olarak tavsiye ediliyor. Ayrıca tüketilem besinlerin güvenilirliğinden de ( içerdiği ürünler, hijyen vb.) emin olunması gerekiyor. Kendiniz yemek yaparken ise dikkat etmeniz gerekenler:
Çiğ gıdaları ellemeden önce ve sonra ellerinizi yıkayın.
Et, balık ve yumurtaları önerilen sıcaklıkta pişirin ve çiğ kalmadığından emin olun.
Artan yemekleri dışarda bekletmeden buzdolabına kaldırın.
Et ve balığı satın aldıktan sonraki bir ila iki gün içinde tüketin veya dondurucuda saklayın.
Taze ürünleri güzelce yıkayın.
Sigara içmek gibi, fazla kilo da kalp hastalığı, diyabet ve belirli kanser türlerinin riskini artırıyor. Ancak bunun yanı sıra fazla kilo erken doğum, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), gestasyonel diyabet (karbonhidrat intoleransı) ve bebeğin kaybı gibi birçok sağlık sorununa da sebep olabiliyor. Aşırı kilonun gebelik kaybıyla tam olarak bağlantısı hâlâ çözülmüş değil ama dünyanın her yerinde yapılan araştırmalar aynı sonuca varıyor: Fazla kilosu olan kadınların bebeklerini kaybetme riski çok daha yüksek. Herhangi bir diyet programını tabii ki önecelikle doktorla tartışılmalıdır, ancak özellikle hamilelikte uzmanlardan rehberlik almak sağlığınız ve daha sağlıklı bir hamilelik geçirmeniz için daha iyi olacaktır.
Sağlıklı beslenme sadece kilo vermemiz gerektiğinde yapmamamız gereken bir şey değildir. Araştırmalar, meyveler, sebzeler ve kepekli tahıllar açısından zengin bir diyetin hamilelik komplikasyonları riskinizi azaltabileceğini bulmuştur. Stanford Üniversitesi'nde 2011 yılında yapılan bir araştırmada, kadınlar hamilelikleri boyunca böyle bir diyet uyguladığında anensefali bebek (anne karnındaki bebeğin, kafatasının gelişmemesi ya da beyin gelişiminin gerektiği gibi sağlanmaması) sahibi olma olasılığının %50 daha az olduğunu keşfetti. Sağlıklı bir diyet ayrıca diyabetli kadınlar için kilosunu ve optimal kan şekerini kontrol altında tutmaya yardımcı olur.
Prenetal bakımın amacı, annenin ve yenidoğanın sağlığını koruma ve geliştirme, annede var olan veya bu süreçte görülen sağlık problemlerinin erken dönemde teşhis etmek ve de tedavisini sağlamaktır. Henüz prenetal bakıma başlamadıysanız, bir an önce başlamanız hamileliğiniz için iyi olacaktır çünkü bu muayenede, tedavi edilmediği takdirde hamilelik kaybına yol açabilecek sağlık sorunları veya hamilelik komplikasyonları teşhis edilebilir ve erkenden önlem alınabilir. Örneğin yüksek tansiyon, gebelik diyabeti ve tip 2 diyabet, rahim anormallikleri, veya cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar bu muayane sayesinde tespit edilebilmektedir.
Hamileyseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız, bebeğinize yönelik riskleri minimumda tutmak için en güvenli yaklaşım hiç alkol kullanmamaktır. Bir bebeğin karaciğeri, gelişen son organlarından biridir ve hamileliğin son aşamalarına kadar olgunlaşmaz. Alkol, kanınızdan plasenta yoluyla bebeğinize geçer, bebeğiniz de alkolü sindiremez ve bu da gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir.
Pek çok kişinin aklına genelde alkol denildiğinde bu hastalık gelir. Ancak özellikle düzenli veya aşırı alkol kullanımında potansiyel bir düşük veya ölü doğum riskinin bulunduğu da akıldan çıkarılmamalıdır.