Yerli ve milli meselelerimizden biri hamilelerin, lohusaların ve yeni annelerin işlerine karışmaktır. Dilimiz çekilmesin tabii ama biraz da empati yapmakta yarar var. Hamileler, lohusalıktan çıkamayanlar ve yeni annelerin neler yaşayacağına dair bir rehber hazırladık. Buyurun...
Kayınvalidenizden bakkal amcaya, hamile olduğunuzu bilen herkes size bunu söyleyecek. Tabii ki canınız ne istediyse yiyin ama ölçüyü tutturmaya gayret edin. Yediklerinizin kalitesi ve dengeli beslenme çok önemli.
Söylenenlerin altında elbette bir tecrübe yatıyor ama sırf bardak almak için uzandığınızda bebeğinizin düşmeyeceğini söyleyebiliriz. Sıkıntılı geçirilen hamileliklerde ekstra özen göstermekte fayda var.
Süt yapmanız için ihtiyacınız olan şey dengeli beslenme ve su. Baklavalar, börekler süt yapmaz. Yapar da sütün kalitesi tartışılır.
Lohusalar üşümez. Aksine, vücut ısıları normale göre biraz daha fazla olur. Siz kendiniz üşüyorsanız tabii ki sarının ama başkalarının yalnızca deneyimle söylediklerini dinlemeyin. En doğrusunu siz biliyorsunuz.
Her bebek farklı olsa da normal şartlar altında bebekler üşümez. Yağ dokuları yetişkin insanlardan farklı olduğu için ilk kırk gün anneden bir kat fazla giyinmesi yeterlidir. Sonra sizin gibi giyinebilir.
Bunun kaynağının ne olduğu meçhul. Bebeğinizi doğar doğmaz, ilk anda, sütünüz gelse de gelmese de emzirmelisiniz. Üç ezan bebeğinizin en az dokuz saat aç kalması demektir ki bu da hipoglisemiye yol açar. Aman diyelim…
Al basması muhtemelen postpartum depresyonun bilinmediği zamanlardan kalma bir inanış ama uyumamak size de, çocuğunuza da zarar verir. Mümkün olduğu kadar uyuyun.
Böyle acımasızlık olmaz olsun tabii ama var. Bebeğinizi hastaneden çıktıktan sonra, sağlık açısından bir engeli yoksa istediğiniz kadar dışarı çıkarabilirsiniz. Bu hem size hem de bebeğinize iyi gelecek.
Eskiden alerjiydi, gıda hassasiyetiydi bilmediklerinden kolay olanı yapmışlar ve suçu kadınlara atmışlar. Sütün yaramaması diye bir şey söz konusu değildir. Emmesine rağmen bebeğiniz kilo almıyorsa ya da bir şekilde kilo kaybediyorsa doktorunuza danışmalısınız. Bunun ilk çözümü kesinlikle mama değildir.
Herkes Ebru Şallı değil. Doğurduktan sonra kısa zamanda kilo vermek zorunda değilsiniz. Kendinizi iyi hissettiğiniz, hazır olduğunuz zamanda siz de istiyorsanız aldığınız kiloları verebilirsiniz. Hiçbir kadın toplumsal baskıdan ötürü kilo vermesin zaten.
Daha önce de dediğimiz gibi, postpartum depresyonun ne olduğunu, lohusalığın ne kadar zor geçtiğini bilmeyenler mutlaka bu sözü edeceklerdir. Yanınızda sizin nazınızı çekecek birilerini bulundurursanız, işiniz kolaylaşır.
En baştan çocuğunuzu bir dert olarak görmezseniz, büyümesi de sizin için dert olmayacaktır. İnsan yavrusu bu, tabii ki büyüyecek.
Evet, bebeğiniz küçük ama hayatın gerçekleri de hemen ensenizde bekliyor. Bu sözlere kulağınızı tıkamaktan başka çareniz yok. Kendinizi kötü hissetmeyin, bebeğiniz öyle ya da böyle her şekilde büyüyecek.
Doğum yapacağı zaman normal doğum değil de sezeryan istediğinde doktorun redetmesi yüzünden sedyeden atladığı için kafamın yarısını çıkarmayı başarıp hastanede koştura koştura volta attıktan sonra doktorlara ve hastalara hayatı zehir zıkkım eden anneme burdan selam olsun! SENİ SEVİYORUM ANNEĞ ( dünyaya ilk olarak kafamın yarısı çıkarak selamun aleyküm demişim insan kamera kayıtlarını alır izler izler gülerdik sağol anne).)))
bir de emzirirken korunmaya gerek yok diyen cahiller var, dinlemeyin! tekrar ilişkiye girebileceğiniz andan itibaren korunun!
Hamile ve lohusalara yardımcı olan Al Karısı diye bir peri varmış, onun gelmesi için dua edin. Eski Türkler öyle yapıyormuś.