'Kökü dışarıda, yabancı, bize ait olmayan bir şey değil, bizzat kökü içeride, bu ülkenin kadın hareketinin öncüsü olduğu bir sözleşmedir bu.' diyor hukukçular.
'Kökü dışarıda, yabancı, bize ait olmayan bir şey değil, bizzat kökü içeride, bu ülkenin kadın hareketinin öncüsü olduğu bir sözleşmedir bu.' diyor hukukçular.
Birde İstanbul Sözleşmesinin kadının beyanını esas aldığını erkeği mağdur ettiğini sananlar var. İstanbul sözleşmesi daha çok dayak yiyen kadını barıştırmaya çalışmak, tecavüze uğrayan kadının üzerine giderek şikayetini geri aldırmaya çalışmak gibi durumları engellemeye korumaya ve işlem başlatmaya yönelik, işlem başlatmak demek kanıt olmaksızın tutuklayıp yargıla demekte değildir. Kanıt olmaksızın tutuklayıp öyle yargıla demiyor ve hiç bir zaman etkin olarak kullanılmadı kullanılsaydı onca kadın öldürülmemiş olurdu. Unuttunuz mu düzinelerce şikayetine rağmen korumaya alınmayıp öldürülen kadınları. İstanbul sözleşmesi olmasa savcılığın, masumiyet karinasının ve hukukun doğru düzgün işleyip farklı bir karar alacağı da sanılmasın yani tutuklu yargılanan kişi sözleşme olmasa dahi tutuklu yargılanacaktır. Neyse yine anlamak istemeyecekler sizin olmayan beyninizi tikim. Bundan sonrası kadın vekil olur mu kadın çalışır mı hep yok saydılar sözleşme sadece bahane.