İş hayatında patron ve çalışan ilişkisinin nasıl olması gerektiği konusunda bu zamana kadar birçok farklı görüş ortaya atılmıştır. Patron ve çalışan abi-kardeş mi olmalı yoksa yalnızca patron ve çalışan olarak mı kalmalı bunun yorumunu size bırakıyoruz. Şu bir gerçek ki patronlar çalışanların uşağı olmadığını, çalışanlar da patronun patron olduğunu unutmamalı. Bir de şu gereksiz patron uyarıları var tabii.
Oldukça kültleşmiş olan bu 'gölgede kalış' patronun zam zamanı yaklaştıkça yavaş yavaş şiddetini artırarak devam ettirdiği bir söylemdir. Genelde sizi farklı birimlerde farklı işler yapan diğer çalışanlarla kıyaslar, ki bu hiç adil bir kıyas değildir. Siz diğer insanların işlerine burnumu sokmayayım diye düşünürken sözüm ona daha atılgan olmanızı isterler.
Bu inisiyatif almanın tam manası şudur: Birçok işi aynı anda yapman gerek. Tabii sana boşa mı maaş veriyorum düşüncesiyle çalıştırdıkça çalıştırmak istiyor büyük birader.
Amaç en başından beri fazla mesai yaptırıp ekstra ücret ödememekken bu uyarı iş verilirken en baştan yapılır ki kişi bununla ilgili bir daha soru sorulmasın. Ne de olsa toplantılar tam da mesai çıkışına denk gelecek şekilde 'set' edilmiştir. :)
Bunun başlangıcı 'bu iş çok acil yetişecek' şeklindedir. Sonradan bir acil iş daha gelir ve siz hangisinin daha acil olması gerektiğinin ayrımına varmaya çalışırken bir 'çok acil' daha gelir. İşin içinden çıkmaya çalışırken çok yavaş olduğunuzla ilgili bir övgüyle karşılaşınca daha da azimle çalışmanız beklenir.
'Ben senin yaşındayken'le başlayıp tamamlanmasına tahammül edemediğimiz bu uyarının altında yine sizi beceriksiz konuma düşürecek bir çok alt metin yatar. Amaç size her konuda yetersiz hissettirip daha fazlasını hak etmediğinizi vurgulamaktır. Kendi hayat hikayesine dair bir ton hikayeye maruz kalırsınız.
Üstünden atmak istediği tüm sorumluluğu kurumsal olmamasına bağlayan bir zihniyettir bu. Fazla mesai ücreti, zamanında yatırılan maaş, sigortayı alınan maaş üstünden yatırma, hak hukuk genellikle kurumsallıkla bağdaştırılmıştır. Ee biz kurumsal değiliz bunların hiçbirini beklemeyin demektir.
Bu tarz patronlar genelde 'Birlikten kuvvet doğar.' diye düşünmekten ziyade içerdeki çalışanların çok sıkı fıkı olmasını istemezler. Mutlaka içerdeki bir kaç kişiden, ortak alanlarda konuşulan sohbet ve muhabbetlerin içeriği hakkında bilgi isteyip gammazcıları kollamayı severler.
'Şu' dediği kişi her zaman yanında, yöresinde, içerideki herkese anlatmalarla bitiremediği elemanıdır. O kişi içerideki herkesten daha üstündür ve örnek alınması gereken kişidir. Evet doğru bildiniz terso bir durumda ilk kazığı atacak kişi de en yakınındakidir. :)
Evet saatten haberi vardır ama size sorarak teyit etmek istemiştir. Önceki gece geç saatlere kadar mesai yaptığınızı da biliyordur ama tabiiki işin o kısmı onun için önemli değildir. Özellikle mesai sistemiyle çalışan kişilerin özel sektörde bu konudan ötürü çok fazla problem yaşadığı oldukça aşikar. İşinizi bitirmek adına 1 saat fazla mesai yapmanız görülmez ama mesaiye 5 dakika gecikmeniz tüm işleri alt üst eder. :)
Bu cümle genelde ufak bir moral bozukluğunuzda, keyifsiz zamanlarınızda yahut hiç bir gerçekliği olmamasına rağmen 'silkelenmeniz' gerektiği düşünüldüğünden söylenir. Burada bu cümleyle anlatmak istenilen ise 'Ben sana para veriyorum daha fazla çalışman gerek.' demenin başka bir versiyonudur. Siz siz olun motivasyonunuzu ve azminizi bu asılsız cümlelerle sarsmayın.
Mesai ile ilgili cümle hariç hiçbirini duymadım. Geri kalan cümleleri ve benzerlerini ezik tipler iş hayatları dışında özel hayatlarında da bol bol duyabilir muhtemelen. Haklı eleştiri gizli övgü olarak algılanabilir de.. haksız eleştiri nasıl övgü olarak algılanacak onu da anlamadım.