Maç başladı çocuklar, saaetime baktım beş dak’ka on dak’ka gol yok... dayanamadım
Kalkıp bağırdım: “Baba Hakııı!...” topu kesti, döndü, tribünlere baktı...
Seni orada bulmak Tacettin
Bir Pazartesi, dinlemek teneffüste” dünkü maçın mühim anlarını
Nasıl olsa yine Baba Hakkı’ya attıracaksın bütün golleri...
Bir an gözgözeyiz, bütün stad sus pus
Elimi saatime götürüp dedim:
“Hani be Baba Hakkı, gol nerede?”.
Başını eğdi “geliyor Tacicim” der gibi yaptı
Topu aldı bi çalım, iki çalım, şut ve gol! /
Herkes ona koşarken, döndü, tribünlere
Beni hafifçe selamladı...
Seni orada bulmak Tacettin, sen ki / en yoksuluydun sınıfın, arka sıralarda, dalgın gözlerle, / çıta gibi zayıf / kambur / konuşurken kekelerdin, en utangacı / Sanki sen yalnızca Baba Hakı’yı anlatırken yaşadın... ve maç bitti, omzuma alıcam / “dur!” diyor bana; “Taci yapma Allaşkına!” / “Olur mu?” dedim / “Olur mu be Baba Hakkı!” / almışım onu orada omzuma... iki tur... o ve ben... Baba Hakkı!
İşte seni oradan almak / Dolmabahçe’de bir aksak üsüt / ağaçlı yolda yürürken sarmaş dolaş / ikinizi bir bayrağın desenlerine koymak / “bu bizim bayrağımız” demek sonra onlara / “çıkmaz sokaklardan çıkardık aşka” / yaşadık... bunlar hayatlarımız / ve içinde hiç bir şey yok... öykülerimizden başka!”