Hak-İş "İstihdam Teşvikine İlişkin Kanun Teklifi"Ne Yönelik Önerilerini Açıkladı

ANKARA (AA) - Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, çalışma hayatıyla ilgili düzenlemeye ilişkin, 'Esnek çalışma modellerinin sosyal güvence boyutunun hukuki altyapısı zayıftır.' ifadesini kullandı.

Arslan, konfederasyonun, yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak 'İstihdam teşvikine ilişkin kanun teklifi' ile ilgili görüşlerinin yer aldığı mektubu, Komisyon Başkanı Lütfi Elvan'a sundu.

Arslan, mektupta, kısmi zamanlı çalışmanın teşvik edilmesi ve yeni istihdam artışı sağlanması amacıyla getirilecek düzenlemenin amacına uygun olmadığını düşündüklerini ifade ederek 'Çünkü esnek çalışma modellerinin sosyal güvence boyutunun hukuki altyapısı zayıftır.' değerlendirmesini yaptı.

Düzenlemeyle 'Belirli Süreli İş Sözleşmesi'nin kapsamının genişletilmek istendiğini savunan Arslan, bu sözleşmenin işçilerin menfaatini yok etmek için kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi. Arslan, belirli süreli sözleşmeyle çalışan işçilerin, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadıkları gibi iş güvencesi (işe iade davası) hükümlerinden de yararlanamadıklarını kaydetti.

Arslan, teklifte, 25 yaş altında olup 10 günden az çalışma günü olan çalışanlara yönelik getirilmek istenen düzenlemenin çalışanların işsizlik, malullük, yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı ve analık gibi hayati öneme sahip haklardan yararlanamaması durumunu ortaya çıkaracağının altını çizdi.

Arslan ayrıca, konfederasyon olarak, vergi sisteminin bir bütün olarak ele alınıp aile yükümlülüklerinin dikkate alındığı, vergi adaleti ve eşitliğini hedefleyen, adil gelir dağılımını sağlamaya yönelik, kayıt dışı ekonominin önlenmesi amacıyla vergi oranlarında indirime gitmeyi savunan vergi politikalarının geliştirilmesi gerektiğini düşündüklerini vurguladı.

  • Konfederasyonun görüşleri

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde işten çıkarmaların yasaklanmasının, isabetli ve yararlı bir sosyal politika olarak değerlendirildiği belirtilen mektupta, konfederasyonun kanun teklifine ilişkin şu görüşleri yer aldı:

'Teklifte kısmi çalışmanın yaygınlaştırması amaçlanmıştır. Halihazırda ülkemizdeki esnek çalışma modellerinin güvence boyutu bulunmamakla birlikte sosyal güvenlik bağlantısı tam olarak kurulmamıştır. Mevcut sistemdeki yaşlılık aylığı, malullük aylığı, işsizlik ödeneğine hak kazanması gibi durumların esnek çalışma modeliyle uyumlu olmadığı ve esnek çalışma modellerinin sosyal güvence boyutunun hukuki alt yapısının zayıf olduğundan bu düzenlemeyi sakıncalı buluyoruz.

Belirli Süreli İş Sözleşmesi'nin kapsamının genişletilmesi söz konusudur. Bu şekilde çalışan işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı ve iş güvencesi (işe iade davası) hükümlerinden yararlanmadığından bu düzenlemeyi sakıncalı buluyoruz.

25 yaş altında olup 10 günden az çalışma günü olan çalışanlara yönelik bir düzenleme yer almaktadır. İşveren üzerindeki prim yükü masrafını azaltmak isterken işçilerin uzun vadeli sigorta kollarına ve kısa vadeli sigorta kollarına ve işsizlik sigortasına ilişkin yükümlülüklerin sağlanmaması çalışanların işsizlik, malullük, yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı ve analık gibi hayati öneme sahip haklardan yararlanamamasına neden olacaktır. Bu yönüyle bu düzenlemeyi de sakıncalı buluyoruz.'

Mektupta, çalışanları ve ülkeyi ilgilendiren temel meselelerde bir araya gelen işçi ve işveren kuruluşları olarak, salgın sürecinde alınması gereken tedbirlerle ilgili yapılan ortak açıklamaya da değinildi.

Kısa çalışma ödeneği uygulamasına bazı sektörlerde mağduriyetin olmaması amacıyla 2020 yıl sonuna kadar devam edilmesine, kanunda yer alan sigortalılık ve prim ödeme şartı aranmaksızın sadece çalışma olgusunun esas alındığı bir uygulama yapılarak tüm çalışanların kısa çalışma ödeneğinden faydalanmasının sağlanması gerektiğine işaret edildi.

Mektupta ayrıca çalışma barışı ve sosyal adaletin korunması amacıyla kısa çalışma ödeneği ile çalışanın ücreti arasındaki farkı ödemeyi üstlenen işverenler için getirilecek teşvik mekanizması ile uygulamanın özendirilmesine, işveren tarafından kısa çalışma ödeneği kapsamındaki çalışana yapılan ücret farkı ödemelerine gelir vergisi muafiyeti sağlanmasına değinildi.

Böyle zor bir dönemde istihdamını azaltmayıp koruyan ve toplu iş sözleşmesinin olduğu işletmelerin normalleşme sürecinde ilave teşviklerle desteklenmesine de vurgu yapıldı.

  • Ücretsiz izin uygulaması

Mektupta, ücretsiz izin uygulamasında karşılaşılan konular da şu şekilde sıralandı:

'Kısa çalışma ödeneği ve daha hafif tedbirlere başvurma imkanı varken işçilerin doğrudan ücretsiz izne çıkartılması çalışanların daha fazla mağdur olmasına neden olacaktır. Bu durumda krizin bütün olumsuz sonuçları işçilere yüklenilmiş olacaktır. Daha hafif tedbirlere başvurulmadan işçilerin doğrudan ücretsiz izne çıkarılması, kanundan beklenen amacı sağlamayacaktır.

Çalışanların iş akitlerinin feshedilmemesi yasağına katılmakla birlikte fesih yasağının sonuçlarının ıslah edilmiş kısa çalışma ödeneği kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Fesih yasağı süresince ödenmesi öngörülen nakdi destek miktarı yetersizdir. Hak-İş olarak, işçilere nakdi destek sağlanmasını olumlu buluyoruz. Ancak, kısa çalışma ödeneğine hak kazanamadığı için ücretsiz izne çıkarılacak işçilere yapılacak ödeme miktarını, işçilerin ve ailelerinin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak buluyoruz.

Ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği rakamlarının denkleştirilmesini, ücretsiz izne ayrılan işçiler için kısa çalışma ödeneğindeki gibi prime esas kazançlarının yüzde 60'ından az olmamak üzere bir ödeme yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Kısa çalışma ödeneği başvuru kriterlerinden olan asgari sigortalılık ve prim şartının kaldırılmasını talep ediyoruz.

Kısa çalışma ödeneğinden işçinin faydalanabilmesi için Covid-19 etkisiyle yapılan kısa çalışma başvurularında, işçinin son 60 gün hizmet akdine tabi olmak kaydıyla son 3 yıl içinde 450 gün prim ödemiş olması gerekmektedir. Kanunda aranan sigortalılık ve prim ödeme şartı aranmaksızın tüm çalışanların kısa çalışma ödeneğinden faydalanması sağlanmalıdır.

İnsana yakışır iş perspektifiyle düzenlenmiş, sosyal güvenlik bağlantısı kurulmuş güvenceli esnek çalışma modelleri, işgücü piyasasına girişte zorluklarla karşılaşan kadınlar ve gençlerin, doğum nedeniyle işgücü piyasasından uzun süre uzak kalan kadınların dezavantajını gidermek amacıyla tam zamanlı istihdama zorunlu bir alternatif olarak değil zorunlu bir tercih olarak ve geçici bir araç olarak değerlendirilmelidir.'

Mektupta, ücretli çalışanların eline geçen net ücretin yıl ortasında vergi dilimlerinin değiştirilmesi nedeniyle yılın ilk aylarına oranla önemli oranda azaldığına da işaret edildi. Ücretli çalışanların bir yandan enflasyon nedeniyle satın alma gücü gerilerken öte yandan artan vergi oranı nedeniyle net ücretin önemli oranda azaldığı vurgulanan mektupta, vergilendirmede aile yükümlülüklerinin etkin bir şekilde dikkate alınması, ilk vergi dilimi üst sınırının Türkiye'deki ortalama işçi ücretinin bir yıllık toplamına endekslenmesi gerektiğine işaret edildi.

Mektupta ayrıca Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerde konfederasyonun görüşlerinin göz önünde bulundurulması talebi de yer aldı.

Popüler İçerikler

Boks Tarihinin En Pahalı Maçı Öncesi Mike Tyson, Jake Paul'a Tokat Attı!
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı