Bu sene yaz bir türlü gelmek bilmiyor, kapalı havalar içimizi bunaltıyor öyle değil mi? Kara kara ne yapacağınızı düşünmeyi bırakıp evden çıkmak istemediğiniz hafta sonunuzu şenlendirmek aslında elinizde! Hemen kumandayı elinize alın, mısır patlatın ve battaniyenizi hazırlayın. İzlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız, hafta sonunda şipşak bitecek harika Netflix dizileri karşınızda!
Issız bir ada ve neden orada oldukları hakkında hiçbir fikri olmayan bir grup insan. Hafızaları silindiği için nasıl bir kısır döngü içinde olduklarının farkında değiller. Adadan kurtulmaya çalıştıkça gizemli olayların içinde kaybolan bu insanlar, aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anladıklarında her şey için çok geç olacak! Hayatları için hem fiziksel hem psikolojik bir savaşa giren bu gruptan hayatta kalmayı başaran olacak mı? Lost dizisini severek izlediyseniz bu mini diziye şans verin!
Benzerlerinden oldukça farklı, Kore yapımı bir korku dizisi olan Goedam; ortalama 7-8 dakikada aklınızı başınızdan almayı başarıyor! Bölüm süreleri kısa olduğu için gereksiz ayrıntılara yer vermeden olaylara ani girişler yapılması, korkuyu iliklerinize kadar hissettiriyor. Şehir efsanelerini konu alan dizinin her bölümünde aslında birbirleriyle bir şekilde bağlantılı, 8 farklı hikâye anlatılıyor. Alt metinde verilmek istenen mesaj ise Kore toplumsal yaşamına ince bir eleştiri olarak okunuyor.
Netflix’in dikkat çeken yapımlarından biri olan Freud, ünlü nörolog ve psikanalitik kuramın öncüsü Sigmund Freud'un gençlik yıllarını anlatıyor. 1800'lü yılların Viyana'sında geçen dizide yaşanan kayıplar ve cinayetler, şehrin huzurunu kaçırıyor. Böyle bir gizemin varlığı herkesi huzursuz ederken Freud bu işi çözmeyi kendine görev ediniyor. Çalışmalarında ise ona bir medyum eşlik ediyor. Netflix’in Avusturya yapımı ilk dizisi olan Freud’un ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor.
Tanıdığınızdan emin olduğunuz insanları saymanız gerekse listenin başında mutlaka anneniz olur. Andrea da işte böyle düşünüyor, daha doğrusu düşünüyordu. Orta yaşlara geçişin simgesi olan 30. yaş gününü kutlamak için yemeğe çıkan anne kız, kendilerini vahşet dolu bir olayın ortasında buluyor. Şahit oldukları şiddet olayı karşısında verdikleri tepkilerle aralarında ilişki bambaşka bir boyut kazanıyor. Annesinin sırlarla dolu geçmişiyle tanışan Andrea için annesi Laura, çözmesi gereken en büyük gizem olarak hayatının merkezine oturuyor.
Evliliğinde problemler yaşayan Raquel, oldukça başarılı ve sevilen bir edebiyat öğretmeni olarak yaşamını sürdürüyor. Eşi German’la problemlerinin üzerini örterek yeni bir sayfa açmaya niyetleniyor ve taşınma kararı alıyor. Artık bildiği şehirde değil, German’ın memleketi Galiçya’da yeni bir hayat onu bekliyor. Elbette her şey bu kadar kolay olmuyor. Raquel taşınmadan birkaç hafta önce bir cinayet işleniyor ve bu olay kara bulut gibi onun peşinden bir an olsun ayrılmıyor. Takıntılı ve şüpheci birine dönüşen Raquel, hayatından endişe etmeyi bırakamıyor.
Bir kitap uyarlaması olan dizi, Amerika’da gösterime girdikten 4 ay sonra Netflix tarafından Türkiye'de yayınlanmaya başladı. Bir lisede geçen dizide, bir blog yazarı öğrencileri tek tek ifşa etmeye başlıyor. Okul bu olayla çalkalanırken hiçbir ortak noktaları bulunmayan beş öğrenci cezaya kalıyor. İçlerinden birinin cinayete kurban gitmesiyle de olaylar çığırından çıkıyor. İçine düştükleri sırlar ağı, tüm dikkatleri bu dört öğrencinin üzerine çekiyor.
Eğer geçmişinizde sakladığınız bir sırrınız varsa bu sır dönüp dolaşıp sizi mutlaka bulur! Geçmişle Dans da tam olarak bunu anlatan, kurgusu ve oyuncularıyla göz dolduran şahane bir Netflix dizisi. Ana karakterlerin bir şekilde sırlar ağıyla çevrili olduğu dizide 17 yıl önce kaybolan Stewart Green ile yıllar sonra aynı gece kaybolan Carlton Flynn’in ortak tanıdıkları olan insanların hayatlarının kökünden değişimi anlatılıyor. Bu iki ismi tanıyanlar için hayat asla eskisi gibi olmayacak!
Kim olduğunu ve geçmişini bilmeyen bir tetikçi olan Gölge, yıllarca babası yerine koyduğu adam tarafından ihanete uğrayınca nereye gideceğini bilemez hale geliyor. Rastgele bir mahallede kapalı bir terzi dükkânına sığınmasıyla da olaylar gelişiyor. Mahalleli Gölge’yi yakın zamanda ölen terzinin oğlu zannederken peşindeki adamlardan canını kurtarmak için sığındığı bu mahalle Gölge’nin yeni hayatı oluyor. Kendini rolüne fazla kaptırması sonucunda ise her şey daha çok karışıyor.
Sürükleyici bir mini polisiye dizisi olan The Forest, Ardenler bölgesindeki küçük ve şirin bir kasabada geçiyor. Herkesin birbirini tanıdığı ve samimi olduğu kasaba, ilk bakışta bir suç bölgesi izlenimi vermiyor fakat 16 yaşındaki Jennifer bir gece yarısı kaybolduğunda işler tamamen değişiyor! Kızı ve ailesini yakından tanıyan polis memuru Virginie, olayı araştırdıkça tanıdığını sandığı insanların aslında bambaşka kişiler olduğunu anlıyor. Yapboz tamamlandığında ortaya çıkan tablo ise herkesi şaşırtıyor.
Nick Brewer, sıradan yaşantısıyla tanınan biriyken kaçırılma haberi ortalığı ayağa kaldırıyor. İşin asıl bomba etkisi yaratan kısmı ise kaçırılması değil, onun bir suçlu olduğunu iddia eden kişilerin Nick’in görüntülerini internete yayması ve video 5 milyon izlenmeye ulaştığında Nick'in öldürüleceğini söylemesi! Elbette durumun aslını ortaya çıkarmaya çalışan ailesinin zamanla yarışması da cabası! 8 bölümlük dizide insanların içgüdüsel hareketlerinin nelere yol açabileceğini farklı bakış açılarıyla izliyoruz.
Sizleri uçsuz bucaksız Amazon ormanlarına çağıran Netflix dizisi, suç ve gerilim severleri ekran başına kilitliyor. Dört kadının öldürülmesinin ardından olayı araştırmak için bölgeye giden genç dedektifin başından geçen sıra dışı olayları konu alan dizide heyecan hiç dinmiyor. Yerlilerin bilgeliği ile harmanlanan olaylar zincirinde dedektif, şeytani bir girdabın içinde yolunu ararken kendi kökleriyle de yüzleşiyor.
Geçimini zor sağlayan, temizlik işleri yapan Fatma; hapisten çıkan kocasının kaybıyla baş edemiyor ve ona ulaşmak için her kapıyı çalıyor. Çocuğuyla ilgili söylemesi gereken bir şey olduğunu da dilinden düşürmüyor. Sürekli eşi Zafer’in izini süren Fatma, bir anda kendini bambaşka olayların içinde buluyor. Asla kimsenin ondan şüphelenmediğini, adeta görünmez olduğunu anladığı noktada ise kontrolü eline alıyor ve sonunu pek düşünmüyor. Bu kontrol ona güç mü kazandıracak yoksa başına iş mi açacak?
Sıradan bir pizzacının elleri kelepçeli halde, üzerine yerleştirilen bomba ile banka soygunu düzenlenmesi ve sonrasındaki korkunç ölümünü anlatan belgesel dizide yıllardır sır olan konular ele alınıyor. Davayı yürüten FBI dedektiflerinin anlatımıyla olaylar ortaya serilirken hâlâ yanıt bulunamayan zincirleme suçlar, izleyenlerin ağzını açık bırakıyor.
Ailesiyle bağını koparmış ve hayattan zevk almayan Annie ile şizofreni tanısı konmuş zengin bir ailenin varisi Owen’ın yolu, amacı çok da net olmayan bir ilaç deneyinde kesişiyor. Yaşadıkları deneyimlere bağımlı olmaları ve güçlerini birleştirmeleri, başlarına büyük sorunlar açıyor. Emma Stone ve Jonah Hill’in başrollerini paylaştığı Maniac dizisi, yayınlandığı ilk günden itibaren üzerinde en çok konuşulan Netflix dizilerinin başında geliyor. Absürt komedi ögeleriyle aslında derin mesajlar veren dizi, izleyenlerden tam not alıyor.
Bir çırpıda izleyeceğiniz ve üzerine düşünmekten kendinizi alamayacağınız dizinin oyuncu kadrosu göz dolduruyor. Başrol oyuncusu Öykü Karayel’in ortaya koyduğu oyunculuk ise ayrı bir alkışı hak ediyor. İstanbul’da geçen dizide birbirinden farklı statü ve eğitimdeki kişilerin kesişen hayatlarından kesitler izlerken karakterlerin içsel yolculuklarına da şahitlik ediyoruz. Derin anlatımları olan ve ön yargılarımızı sorgulatan dizinin bitmesi sizi üzecek, bizden söylemesi!
"Bodyguard" öneririm kesinlikle. 6 bölüm.