Öpüşmek, karşımızdaki insana olan ilgimizi göstermenin yollarından sadece birisi. Peki bir insandan etkilendiğimizde neden onu öpmek isteriz?
Öpüşmek, karşımızdaki insana olan ilgimizi göstermenin yollarından sadece birisi. Peki bir insandan etkilendiğimizde neden onu öpmek isteriz?
İnsanlık tarihi boyunca pek çok davranış öğrendik ve kendimizi geliştirdik. Bu davranışların bazıları evrimsel sürecin bir parçasıydı. Biz hiçbir çaba göstermeden, kendiliğinden bizim parçamız olan bazı içgüdüsel davranışlar. Mesela karnımızı doyurmak, barınabileceğimiz sıcak bir yuva bulmak ve belki de en önemlilerinden biri olan neslimizi devam ettirmek için ihtiyaç duyduğumuz üreme arzusu.
Elbette hayır. Tarih boyunca pek çok canlının kendi cinsiyle öpüştüğü kanıtlanmıştır. Yunuslar birbirlerinin yüzünü, ağzının içine alır (senin ağzını yerim ben bu zamana kadar nerelerdeydin sen şarkısı buradan geliyor olabilir mi?) Kurtlar birbirinin dudaklarını yalar. Köpekler, sahibinin ya da sevdiği bir insanın yüzünü yalar. Bu durumda, sevgimizi ağzımız yoluyla gösteriyoruz diyebiliriz elbette.
Bu konuda kesin olmamakla birlikte pek çok fikir var. Bazı kaynaklar ilk insanların mağaralardaki karanlıkta birbirini tanımak için, birbirinin yüzünü kokladığını, bunun da zamanla güncellenerek günümüzdeki öpüşmeye dönüştüğünü söylüyor. Bazı kaynaklarda ise öpüşmeye dair ilk metinlerin Hindistan bölgesinde bulunduğu söyleniyor. Kim bulduysa iyi ki bulmuş ne diyelim ki!
Tanıdığımız tüm insanlarla, tokalaşmak, sarılmak gibi eylemlerde bulunuyoruz, peki neden onlarla öpüşmüyoruz, bu da mı öğrenilmiş bir davranış?
Öpüşmenin duygusal ve kişiye özel bir eylem olmasıyla ilgili de iddialar var elbette. Roma İmparatorları, karşılarındaki insanlara verdiği önemi, öpmelerine izin verdikleri bölgeleriyle gösterirmiş. Eğer karşısındaki kişi onun için çok önemliyse dudağından öpebilir, çok da önemli olmayan kişiler ellerini, hiç önemi olmayan insanlar da ayaklarını öpebilirlermiş. Bu da neden sadece hoşlandığımız insanların bizi öpmesine izin verdiğimizin kanıtı olabilir.
Fransız öpücüğü sırasında, erkeğin tükürüklerindeki testesteron hormonları, kadının ağzına aktarılıyor ve bir süre sonra kadında cinsel birliktelik isteği başlıyor. Haliyle daha tutkulu ve önemli bir öpüşme şekli haline geliyor.
Bir insanı öptüğünüzde, vücudunuzda serotonin, endorfin ve oksitosin hormonları salgılanıyor. Bu hormonlar sayesinde de kalp atışınız hızlanır, tüm hücrelere daha çok oksijen gider, stres azalır, mutlu ve rahatlamış hissedersiniz. Haliyle bu kadar harika sonuçları olan bir eylem sebebiyle, beyninize 'ben bu kişiye bayılıyorum' mesajı yollarsınız.
Freud her zamanki Freud. Kendisi, öpüşmenin kökeninin bebeğin annesini emmesinden kaynaklandığını düşünüyor. Yani beslenme amacıyla anneyle kurduğumuz meme emme davranışı, bir süre sonra sevdiğimiz kişiyle kurduğumuz bağa da yansıyor.
Nikahtan sonra yapılan öpüşme de yine Romalılar'ın bize kattığı bir eylem. O dönemlerde öpüşmek, bir anlaşmayı onaylamak için kullanılıyordu. Bir çift birlikteliğini onaylamak istediğinde, toplum içinde öpüşüyordu ve böylece ilişkileri ilan edilmiş oluyordu. Bugün hala nikahtan sonra gelin ve damat birbirini öpüyorsa bunu yine Romalılar'a borçluyuz. Öyleyse şimdi gelini öpebilirsiniz!
hmm bugün onedio'dan ne öğrendik? "gerçek" bir fransız öpücüğü için elimizde bir kadın ve bir erkek olması gerekiyor. abi bi sktrn gidin artık vizyon yapın ya.
Ah bu hormonlar yok mu başımıza bela oldu :D
GÜZELMİŞ....