Güzelliğin Bedeli: Geçmişten Günümüze Kullanılan En Kötü Kozmetik Ürünler

Günümüzde bazı no name ürünler için kullanılan 'Kozmetik ürünler zehir saçıyor!' makalelerinden biri değil bu. Bu, bildiğimiz o öldürücü olan zehirlerin, kozmetikte kullanılmasını inceleyen bir içerik. Yenilebilen arsenik duydunuz mu mesela? Düşündüğünüz gibi evde deney yaparak da değil, piyasada satılıyor açık açık. Hatta bunu bir doktor yapıyor ve üzerine de 'safe' yani güvenli yazıyor... Bu anlattığım sadece başlangıç. Petrolden radyuma, arsenikten civaya... Bizi öldürmeyen zehir güzelleştirmiş mi bakalım beraber...

Güzellik uğruna ölmek...

Güzellik uğruna neler yapılmış olabilir? Zehir içmek mesela? Ya da yüzüne zehir sürmek... Yok o kadar da olmaz demeyin.

Hepsi ve daha fazlası olmuş. Elbette kötü sonuçları da beraberinde getirerek...

Tek tek hepsini inceleyeceğiz.

1. Arsenik: Agatha Christie romanlarının en ölümcül silahı olan arseniğin bir zamanlar güzelleşmek için kullanıldığını biliyor muydunuz?

1851 yılında yayınlanan, Doktor Johann Jakob von Tschudi'nin makalesine göre, Avusturya'nın güneydoğusundaki Styria sakinleri, diğer insanlardan garip bir yönden farklıydılar. Onlar 'beyaz arsenik' olarak bilinen arsenik trioksit yemeye adeta bağımlı gibiydiler.

Aslında bahsi geçen dönemde, çeşitli arsenik bileşikleri, hem zehir hem de ilaç olarak yaygın olarak kullanılıyordu.

Hatta en ünlü arsenik bazlı terapötiklerden biri de, 1780'lerde geliştirilen 'Fowler solüsyonu' idi. Başlangıçta sıtma tedavisi olarak kullanılan bu solüsyon, daha sonra egzama ve diğer cilt bozuklukları için etkili bir tedavi olarak kullanılmaya başlandı. Kolera gibi öldürücü hastalıklara da çare olduğu için arseniğin ünü giderek arttı.

Arsenik yiyen Sytria sakinlerinde gözlenen olumlu gelişmeler sadece dayanıklılık ve enerjilerinin artması ile sınırlı değildi. Arsenik yiyen bu insanların gözle görülür bir şekilde güzelleştiği de fark edildi. Daha iyi bir ten rengi, parlayan canlı ışıl ışıl gözler ve sağlıklı pembe yanaklar...

Avusturya'da arsenik yiyen bu topluluğun varlığı, arseniğe olan ilgiyi canlandırdı.

Arseniğin kılcal damarları genişleterek yanaklara kızarmış sağlıklı bir görüntü vermesi sebebiyle, arsenik yiyenlerin ciltlerinde kısa vadeli olumlu gelişmeler gözlendiği doğruydu.

Aşırı ve sürekli arsenik kullanımının en iyi ihtimalle tahriş edici ve en kötü ihtimalle de ölümcül olabileceği bilinirken, bu sebeple yine de popülaritesi arttı.

Büyüyen bir trendin farkına varan bir dizi şirket kısa süre sonra arsenik bazlı ürünleri piyasaya sunmaya başladı. 1890'ların ortalarında tüketiciler, "Dr James Campbell's Safe Arsenic Complexion Wafers" gibi ürünleri kolaylıkla satın alabiliyor ve yiyebiliyordu. Neyse ki bu tür ürünlerin popülaritesi Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra azalmaya başladı.

Güzelleşmek uğruna yapılanlar mı daha kötü yoksa firmaların daha çok para kazanmak uğruna bile bile insanların sağlığı ile oynamaları bilemiyorum.

2. Radyum: 19. yüzyılın sonlarında Marie Curie'nin keşfinden sonra radyum, tıp ve kozmetik alanında çokça kullanılmaya başladı.

1898 yılında Marie Curie ve eşi Pierre Curie tarafından bulunan radyumun kozmetik sektörüne girişi ve sonunda meydana gelen korkunç sonuçlarını duymaya hazırsınızdır umarım.

Radyum saatlerde kullanılmaya başlamadan önce, bu parlaklığın altında mucizevi özellikler olduğunun düşünülmesi çok zaman almadı.

Pierre Curie,  bir radyum parçasını 9-10 saat boyunca koluna taktı ve kolunun yandığını fark edince, radyumun kansere iyi geleceğine kanaat getirdi. 

Tüm dünyayı bir anda bir radyum çılgınlığı sarmıştı.  Yüz kremlerinden diş macunlarına, çikolatadan pastillerine kadar her yerde radyum içeren ürünler satılmaya başladı.

 Bunları piyasaya süren firmalara göre radyum kanser ve körlük de dahil olmak üzere neredeyse her hastalığa iyi gelen mucizevi bir şeydi.

Öyle ki kaplıcalarda radyum tuzu kullanılmaya başlandı.

Yavaş yavaş 'gizemli hastalıklar' her yeri sarmaya başladı. Hastalıklar gizemliydi çünkü nedeni bilinmiyordu, radyumdan olduğuna ihtimal dahi verilmiyordu. İnsanların ağızlarında yaralar açılıyor, çene kemikleri eriyor ve çaresi bulunamayan başka hastalıklar belirmeye başlıyordu.

Yıllarca saat fabrikasında çalışan ve radyoaktif radyum ile saat boyayan bir işçi, diş ağrısı şikayeti ile diş hekimine gittiğinde, doktor sorunun çürük bir diş olduğuna kanaat getiriyor. Radyoaktif radyumla çok fazla muhattap olan kişinin dişi çekilirken çene kemiği kopuyor.

Sadece bu değil, kemik erimesine dair çok fazla vaka oluyordu. Ölümler olmaya başlamıştı.

Ölüm ve gizemli hastalıklar artmasına rağmen, kimse radyoaktif radyumun bunun sorumlusu olduğuna inanmıyordu.

Daha sonra doktorların detaylı araştırması, hatta mezardan kemik çıkartıp yaptıkları araştırmalar sonucunda, bu hastalık ve ölümlerin sebebinin radyum olduğu kanıtlanıyor.

3. Civa: İngilizce'de 'mercury' ya da 'quicksilver' olarak bilinen civa, uzun yıllar cilt sorunlarını gidermek için kullanılmış. Hatta krem haline getirilerek cüzzama çare olarak bile kullanılmış.

Öyle ki 1675 yılında, Hannah Woolley'in yayınlanan kitabında, civa ile yapılan bir güzellik kremi tarifi bile verilmiş.

Civanın bu kadar tehlikeli olduğu henüz bilinmiyordu ama bir gerçek vardı ki, civa vücutta birikiyordu. Zamanla sizi ölüme kadar sürükleyen acılı bir sürece götürüyordu.

1936 yılına gelindiğinde nihayet civa içeren kremlerin formülü değişti. Civanın zararlı ve ölümcül olduğu kanıtlandı.

Civanın iyileştireceğine inanılan sıtma ve sarı humma gibi hastalıklar için de daha etkili tedaviler keşfedildi.

4. Petrol: Bir zamanlar kuru şampuan olarak kullanılan petrol, ölümlere sebep olana kadar 'kesinlikle zararsız' diye satılıyordu.

1920'lere kadar sıcak ve soğuk suya erişimi olmayan kuaför salonları, müşterilerinin saçlarını yıkamak için damıtılmış petrol kullanıyordu.

Ancak petrolün damıtılması ile elde edilen ve kuru şampuan olarak kullanılan bu losyonları uygulamak ve havluyla kurulamak ölümcül sonuçlara yol açabiliyordu.

Temmuz 1897'de Fanny Samuelson adında bir kadın, Londra'daki lüks kuaför salonundayken saçları tutuştu ve hayatını kaybetti. Yapılan soruşturmada, petrol ile temizlenen saçı havlu ile ovuşturmanın, sürtünme dolayısıyla yanmaya sebebiyet verdiği ortaya çıktı.

amhistory.si.edu

Ölüme yol açtığı sebebiyle petrol yerine alternatifler türetilmeye başladı.

Bunlardan biri de yangın söndürücü olarak kullanılan karbon tetraklorürdü. Ne yazık ki, havalandırmanın önemine ilişkin yönergeleri takip etmelerine rağmen, kuaförler kısa sürede bunun da hiç güvenli olmadığını anladılar. konsantrasyonlarda merkezi sinir sistemini etkileyerek ölüme yol açabilirdi.

Temmuz 1909'da Harrods'un kuaför bölümünde Helenora Elphinstone-Dalrymple adlı bir müşteri, pencereler açık olmasına rağmen hayatını kaybetti.

Neyse ki bu yıllar geçmişte kaldı. İnsanlar, güzel görünmek için daha doğru seçimler yapabilecek hale geldi. Bilim ilerledi, insanların ufku genişledi...

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Dünyanın En Pahalı Tablosu 'Çığlık' Bize Ne Anlatmak İstiyor?
Neden Herkes Benden Nefret Ediyor Gibi Hissediyorum?
Kimine Göre Fetiş Kimine Göre Özgürlük: Japonya'nın Sansasyonel Zentai Dünyası

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
20.02.2023

Bayağı güzelleşmişsiniz knk öyle böyle değil (!)

20.02.2023

Adamlardaki lükse bak abi petrolle saç yıkıyolar. Hshshdhsj

19.02.2023

Erken öl cesedin güzel olsun bence mantıklı :)

20.02.2023

o çene olayı daha farklı değil miydi ben mi yanlış hatırlıyorum

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ