Güzelliği ve yeteneğiyle hepimizi büyüleyen Zehra Güneş, hakkında merak edilenleri yanıtlamak için Hürriyet'ten Ferit Ömeroğlu'nun programına katıldı. Özel hayatından voleybol kariyerine kadar zorlu sorulara samimi yanıtlar vererek bir kez daha kalbimizi kazandı!
Kaynak: Hürriyet
Güneş hakkında merak edilen o kadar fazla şey var ki! Bakalım bu zorlu sorulara Zehra nasıl cevap vermiş…
Futbol gündemi çok yüksek bir ülkeyiz. Ama son yıllarda aldığımız madalyalarla ve çıktığımız maçlarla kıpırdanmalar söz konusuydu. Aynı zamanda çok değişik karakterlere sahip bir takımız. Herkesin çok değişik bir enerjisi var. Sahaya koyduğumuz oyun da buna göre şekilleniyor. Aldığımız başarılarla insanlar voleybolu izlemeyi severken, verdiğimiz enerjiyle de adeta tutkunu oldular.
İlginin çok fazla arttığının farkındayım. Çok mutluyum, nasıl mutlu olmayayım ki? Tabii ki bu ilgi ve destek nedeniyle bazı şeylere daha fazla dikkat etmek zorunda kalıyor insan. Dışarıdaki hayatımda oturup kalkmama bile dikkat eder oldum. Göz önünde olunca insanlar bir yere çekmeye çok müsait olduğu için dikkat etmeye çalışıyorum.
Maçtan 15 dakika önce delta waves, beta waves tarzında odaklanmayı sağlayan müzikler dinlerim. Bu şekilde maça girmeye odaklanırım. Ama müzik seçimi duygu durumuna göre çok değişiyor. Bazıları maçtan önce Müslüm Gürses dinleyebiliyor.
Örneğin Ebrar’ın yaptığı ekstra bir delilik hepimizin yüzünde bir gülümse oluşturuyor. Simge Abla da hep pozitiftir. Herkes herkese çok yardımcı olmaya çalışıyor takımda.
Tabii ki insanları bizi desteklemeleri, çok fazla konuşmaları hepimizi çok fazla heyecanlandırıyor. Başarılar geldikçe her seferinde çıta daha da yükseliyor. Başarmaktan zevk alıyoruz. Bu zevki de bize bizi destekleyenler veriyor. Maçtan önce ‘Türkiye’de çok fazla ses getireceğiz!’ diye düşünüyoruz.
Normal hayatımda da konuşurken çok fazla mimiklerini kullanan bir insanım. Benim mimiklerimle kameraya oynadığımı düşünen bir kesim var. Asla böyle bir şey yok! Ben kamerayı o an görmüyorum bile… Yaptığımız iş çok zor ve maç anında bunu düşünebileceğim bir durum söz konusu değil.
En son en çok istediğim şey, Avrupa Şampiyonası’nda final oynamaktı. En hüzünlendiğim de yarı finali kaybetmek.
Erkek olsun kız olsun fark etmiyor, hayatımdaki herkese karşı çok yufka yürekli ve duygusal bir insanım. Kendimden ne kadar çok verebiliyorsam, kendimi unutacak derecede karşımdakine veriyorum. Hayatımda öyle insanlar oldu… Onu o kadar çok seviyordum ki. Bitti ama sallantılı bir süreç geçiriyorum diyebiliriz.
Her zaman mütevazı olmaya çalışan biriyim. Normal hayatımda hayatıma aldığım insanlarda Zehra Güneş olmak benim için bir şey ifade etmiyor. ‘Sen çok farklı bir seviyedesin, ben senin hayatında bir yerde olamam’ durumu olabiliyor. Ben bunu çok yanlış buluyorum. Ben birini hayatıma alıyorsam bitmiştir, kariyeri benim için pek de önemli değil. Tabii ki bir noktada önemli olabiliyor ama ‘Sen Zehra Güneş’sin, benimle konuşmana şaşırıyorum!’ tarzı şeylere hiç gelemiyorum.
Pandemi döneminde piyano çalmaya başladım. Yakında böyle bir şey gelecek, bekleyin! Çalışmalara devam ediyorum.
Küçükken buna çok üzülüyordum, zorluklar oluyordu. Büyüyünce kendimle çok barıştım, bu nedenle dezavantajları görmüyorum. Ama bazen kıyafet bulamadığım oluyor!
Avrupa şampiyonasında içimizdeki enerjiyi boşaltmak için hep beraber soyunma odasında bağırarak şarkı söylemiştik. Çok iyi bir andı. Yabancı bir şarkıydı. Şarkıda sadece bağırıyorduk. Zaten takımla her günümüz bir anı…