Dünyada o kadar keşfedilecek yer ve güzellik var ki yazmakla inanın bitmez. Bu güzelliklere sahip bazı şehirler var ki dünyaca ünlü seyahat dergisi Travel + Leisure tarafından yapılan anket sonucuna göre her sene bu liste yenilenmekte. Şehirlerin tarihi, doğal güzelliği, insanlarla iletişimi, yemekleri gibi farklı kategorilerdeki olanakları derecelendirilerek bu listede yer almasını sağlıyor. Gelin 2023 yılında seçilen dünyanın en iyi şehirlerini birlikte inceleyelim.
İki yıl üst üste birinci olan Oaxaca Meksika’nın güney batısında bulunuyor. Şehir, renkli sokakları, canlı çarşıları, görkemli barok kiliseleri, lüks otelleri ve Old Town bölgesi ile ziyaretçilerinin gözdesi bir şehir. Ayrıca zengin mutfağı ve doğasıyla da dikkat çekici.
Hindistan’ın ‘Göller Şehri’ olarak bilinen Udaipur şehri zirveyi zorlayan diğer bir şehir. Pichola kıyısındaki yeşil tepelerin tam ortasında yer alan Udaipur, göl üzerindeki küçük adacıkları ve üzerlerinde yükselen mermer saraylarıyla Udaipur ayrıca Bijay Niwas Palace, Udaipur City Palace ve Crystal Gallery, Jagdish Tapınağı gittiğinizde görmeniz gereken yerlerden.
Tarihe tanıklık eden tapınaklarıyla 8 bölgeden oluşan Kyoto parkları, bahçeleri, geyikleri, geyşaları ve tapınaklarıyla dikkat çeken bir şehir. Geleneksel Japon mimarisi evleri ve bahçeleriyle belgesel tadındaki Kyoto; Budist tapınakları, kraliyet ailesine ait villalara, anıtlardan mabetlere kadar ülke tarihini bize gösteriyor. Tarihi eseri ile UNESCO Dünya Mirası Alanı olan Kyoto; Altın Köşk olarak da bilinen Kinkaku-ji; Gümüş Köşk Gingaku-ji, Kraliyet Sarayı, Sannenzaka’daki geleneksel kasaba evleri ve Sanjusangendo Tapınağı görülmesi gereken yerlerden.
Spiritüalizm adına her şeyi bulabileceğiniz Ubud tapınakları, Bali Adası, tütsüleri ve daha fazlası ile sanki gerçek değilmiş gibi hissettiriyor. Pirinç tarlalarının bile tablo gibi manzarasıyla daha bohem bir şehir olan Ubud sanki cennetten bir yer gibi görünüyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan rengarenk kemerli mimarisi, Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla şirin bir köy görüntüsü taşıyan San Miguel de Allende; büyük sanatçı nüfusu, sanat ve gastronomisiyle dikkat çekiyor. Şehir Neo- Gotik mimarisi ile kendinizi Meksika’dan çok İspanya’da hissetmenize sebep olabilir.
Kökenleri Azteklere dayanan Meksiko City muhteşem plajları ve gelişmiş turizm olanaklarının yanı sıra binlerce yıllık tarihi ve kültürel zenginlikleriyle listede ilk 10’da yer almayı hak ediyor. Aztekler, Mayalar, Olmekler, Zapotekler ve Toktekler gibi birçok gizemli medeniyete ev sahipliği yapan Meksiko City eskiyi ve yeniyi bir araya yaşayan bir şehir adeta…
Japonya’nın başkenti Tokyo’nun bu listede olması bizi şaşırtmıyor. Kalabalık nüfusu, ekonomisi ve kültür merkezi olarak bilinen Tokyo aynı zamanda Japonya tarihinin ve geleneksel Japonya sanatlarının ana merkezi aslında. Tokyo Uluslararası Akvaryumu, Ueno Parkı ve Hama Rikyu Bahçeleri gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
Avrupa’nın da en iyi şehri seçilen İstanbul aynı zamanda dünyanında en iyi şehirleri listesinde 8 numarada yer alıyor. Binlerce yıllık zengin geçmişi ve birçok uygarlığa ev sahipliği yapması; savaşlara ve dönüm noktalarının şahidi olması İstanbul’u adeta bir yaşayan tarih merkezi haline getiriyor. İstanbul Tarihi Yarımada mimari, dini ve kültürel güzellikleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta.
“Melekler Şehri” anlamına gelen ismiyle Bangkok; renkli yaşantısı, kültürü ve eğlence merkezleri ile turistik cazibesini her geçen gün artırmaya devam eden şehirlerden. Tayland’ın başkentliğini yapan bu şehrin tapınaklarla ve ilginç yapıdaki tarihi eserlerle dolu olması aynı zamanda sanatı ve eğlenceyi bir arada yaşatıyor.
Mumbai, Modern Hindistan’da hem dinamik hem de kaosu bir arada yaşayan sembol şehir aslında. Uyumsuzlukların en uyumlu hale geldiği bu şehir ülkenin kültür, sanat ve ticaret başkenti olunca kalabalığı, trafiği ve gürültüsü de kaçınılmaz oluyor. Ziyaretçilerin uğrak mekanı Leopold Cafe ve Gateway of India gelince görülmesi gereken yerlerden.
Tayland’ın kültür başkenti olan Chiang Mai geçen yıllara göre ilk onda yer alamamasına rağmen seyahat severlerin halen “Tayland’daki favori şehri”. Antik Lanna Krallığı’nın başkenti olan, 1296 yılında kurulan 700 yıllık bu şehir; 300’den fazla tapınağı, her toprak parçasından can bulan bitkileri, tüm dünyaya adını duyuran mutfağı ve son yıllarda sayısı artan lüks otelleriyle cezbediyor.
Floransa; mimariden gastronomiye, tasarımdan alışverişe bu dünyanın cenneti diyebiliriz. Sanat galerileri, Arno kıyısındaki romantik yürüyüş yolu, şık butikleri, lezzetleriyle dudak uçuklatan restoranlarıyla ünlü. Hazır Floransa’ya gelmişken bu kültürü doyasıya yaşamak için Duomo Katedrali’nin dolaşmayı unutmayın.
Geçen sene listeye giremeyen Luang Prabang hırs yapmış olmalı ki bu sene listede. Ülkenin en büyük su kaynağı olan Mekong Nehri etrafında kurulan köy ve kasabaları, Fransız sömürge zamanından kalma mimarisinin izlerini taşıyan saray ve tapınakları mutlaka görülmeli.
Afrika’nın ilk kültür başkenti olan Fas’ın ikonik şehirlerinden biri olan Marakeş, bu yıl sıralamaya giren tek Afrika şehri aslında. Marakeş kendine has güzelliği ile ziyaretçilerini hemen etkisi altına alırken, Riyad adı verilen avlulu evleri, şehrin tarihi bölümünü yanında modern hayata adapte olan yeni şehiri bir arada görebilirsiniz.
Sokaklarında gezerken Ortaçağ, Barok ve Rönesans’ın izleri her yerde hissedeceğiniz Roma’ya gelmişken Kolezyum, Roma Forumu, İspanyol Merdivenleri, Vatikan ve Trevi Çeşmesi gidilmesi gereken yerlerden. Yerel Roma hayatını görmek için Campo de’ Fiori’ye gidebilir, dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan’ı ziyaret ederek San Pietro Kilisesi’ni ve Malta Şövalyeleri Bahçesini görebilirsiniz.
Maya Uygarlığı’ndan miras kalan gelenekleri hala sürdüren ve kültürü ile Merida, Meksika’daki en popüler turistik yerlerinden. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan arkeolojik ve doğal yaşam alanlarıyla tarihi yerleşim yerlerine sahip olan bu şehir M.Ö 2600’e kadar uzanan zengin tarihi ile de göz kamaştırıyor.
Kamboçya’nın kendine has gizemli havasına daha da gizem katan Siem Reap her bütçeye uygun restoran ve konaklama seçenekleriyle birçok insanın Angkor Wat tapınağı için gittiği bir şehir. Hazır gelmişken buranın yerel pazarları, alışveriş dükkanları, Tonle Sap Gölü üzerindeki yüzen evleri ve diğer birçok tapınağı kesinlikle görmelisiniz.
Singapur, son iki yıldır dünyanın en iyi şehirleri listesinde bulunmuyordu ama bu yıl listede 18. sırada yer alıyor. Hem bağımsız bir devlet, hem de bir metropol şehir olarak Singapur, gezilecek yerler bakımından Uzak Doğu’nun kuşkusuz en zengin yerlerinden bir tanesi. Çin, Malay ve Hint halkının sorunsuz bir şekilde beraber yaşadığı bu tek şehirli ülke aynı zamanda tüm zevklere hitap eden renkli bir cazibe merkezi.
Güney Karolina’nın kıymetlisi Charleston, Atlas Okyanusu’na dökülen dört nehrin birleştiği yarımadaların üstünde yer alıyor. Charleston; güzel restore edilmiş evleri, kiliseleri, Arnavut kaldırımlı sokakları ve gizli bahçeleri ile güneyin en iyi korunmuş şehirlerinden biri olma özelliği sayesinde listede yer alıyor.
Portekiz’in en popüler şehirlerinden olan Lizbon’da vakit geçirdikten sonra “Neden burada yaşamıyorum” dedirtecek kadar sıcak bir şehir. Kendine özgü simgeleri koruyan semtleri, bir sembol olan tramvayları, yenilikçi ve yaratıcı yeme içme mekanlarıyla yılın her dönemi gezmek için oldukça ideal.
İspanyollar tarafından1607 yılında kurulan şehir Santa Fe dünyanın en iyi şehirleri listesine giren iki Amerikan şehrinden bir diğeri. 2019’dan sonra dünyanın en iyi şehirleri arasında yer almasa da kerpiç mimarisi, yeniliğe açık mutfağı ve bugün parmakla gösterilen sanat zenginliğiyle bu sene listede yer almayı başardı.
Listeye bu sene giren Tazmanya’nın başkenti Hobart, Avustralya açıklarındaki bir adada, Auckland’ın muadili olarak gösterilen fantastik bir şehir destinasyonu olarak kabul ediliyor. Hobart; iyi bakılan ve korunan tarihi mimarisi, müzeleri, ünlü şarapları, plajları, sanat ve eğlenceyle dolu kültürel yaşamı ile sizleri bekliyor.
Meksika’nın Jalisco eyaletinin en büyük şehri olan Guadalajara; soslu sandviç (torta ahogada) ve birria ile dolu tacos dahil olmak üzere her biri birbirinden lezzetli sokak lezzetleriyle yemek yemeye düşkün seyahat severleri kendine çekiyor.
Portekiz’in Lizbon’dan sonra ikinci büyük şehri olan Porto, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan Porto; boğazı andıran Rio Douro Nehri, martı sesleri ve bol yokuşlu, dar sokakları ile İstanbul’a benzetilmekte. Renkleriyle gözlere bayram yaşatan desenli vitraylarla süslü taş binaları, Porto şarabı ve tarihi binalarıyla tarih ve sanat derslerinin canlı bir örneği bu şehir.
Japonya’nın üçüncü büyük kenti olan Osaka, otoyolları ve gökdelenli caddeleriyle belki Japonya’nın en güzel şehri olamayabilir ama Michelin yıldızlı restoranları, yerel yemek kültürü, birinci sınıf müzeleriyle kendi çapında iddiasını sürdürerek listede yer alıyor. Osaka, sadece görülmesi gerektiğini değil deneyimlenmesi gereken şehir olmayı başarıyor.
İstanbulda 4 seneyi aşkın yaşadım. Tokyo'da 5 aydır yaşıyorum ve yaşamaya devam edeceğim. Kyoto'ya da 2 günlüğüne gezmeye gitmiştim. 3 şehrin ortak özelliği gezmekle bitirilemeyecek şehirler olması. Mesela Kyoto'dan dönerken keşke şuraya da gitseydim keşke buraya da gitseydim diyordum. Döndüğümde ise Kyoto'da bu da varmış, şu da varmış, bir daha gidersem kesin şuralara da gideyim diyordum. Aynı şekilde İstanbul ve Tokyo'da görülmeye değer o kadar çok yer var ki... Yaşam telaşından tam anlamıyla gezip göremiyoruz. Ama 3 şehrinde yaşanabilecek şehirler olduğunu düşünmüyorum. Bence en iyisi küçük bir kasabada yaşamak. Ama Türkiye'de bu tarz yerlerde yaşayan insan profili çok kötü. Japonya'da nasıldır, daha bilmiyorum.