Güzel Ülkemizde Bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesine Alınan 18 Yer

2019 yılı itibariyle dünya genelinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 1121 kültürel ve doğal varlık bulunuyor, bunların 869 tanesi kültürel, 213 tanesi doğal, 39 tanesi ise karma (kültürel/doğal) varlık. Ülkemizden ise bu listede 18 tane yer bulunuyor. Gelin o yerlere birlikte bakalım...

1. İstanbul'un Tarihi Alanları

İstanbul'u anlatmaya kelimeler yetmez, bildiğiniz üzere Roma ve Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapmış bir şehir olarak tarihi önemi ve yapıları çok büyük. Bu sebeple de İstanbul, 1985 tarihinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 4 bölge olarak dahil edilmiş:  

'Bunlar; Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı’nı içine alan Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı; Süleymaniye Camisi ve çevresini içine alan Süleymaniye Koruma Alanı; Zeyrek Camisi ve çevresini içine alan Zeyrek Koruma Alanı ve İstanbul Kara Surları Koruma Alanı’nı içermektedir.'

2. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas)

Anadolu çok büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir toprak. Sivas Divriği ve civarında da en erken yerleşim Hititler Dönemi'ne kadar iniyor. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası da Mengücekoğulları döneminde Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmış. Bu yapılar İslam mimarisinin bu başyapıtı olmakla birlikte, iki kubbeli türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşuyor. Hem mimari olarak hem de zengin Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmiş.

3. Hattuşaş (Boğazköy) - Hitit Başkenti (Çorum)

Anadolu'nun diğer bir önemli tarihi bölgesi olan Çorum'da yer alan ve 1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan Hattuşa, Hitit İmparatorluğunun başkenti olarak Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez olma özelliğini taşıyor. Günümüzde de büyük bir kısmı hala varlığını koruyan ve Büyük Kral IV. Tudhaliya dönemine ait olan kalıntılar arasında tapınaklar, kraliyet konutları ve surlar çok ilgi çeken bir turizm bölgesi.

4. Nemrut Dağı (Adıyaman - Kahta)

Nemrut Dağı'nda yer alan meşhur heykelleri neredeyse hepimiz biliyoruz. Bu bölge de UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan nadide bölgelerden bir tanesi. 

Burası, Adıyaman’ın Kahta İlçesi’nde bulunuyor ve yüksekliği 2150 metre. Zamanında Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı tarafından yaptırılan heykeller tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırılmış. Aynı zamanda kralın mezarı da burada bulunuyor. Gitmemiş olanlar büyüklüklerini pek anlamasalar da kireçtaşı bloklarından yapılmış olan anıt heykeller 8-10 metre yüksekliğinde.

5. Xanthos-Letoon (Antalya - Muğla)

Xanthos ve Letoon Antalya Fethiye bölgesinde birbirinden yalnızca 4 km uzaklıkta yer alan iki tarihi bölge. Xanthos, Antik Çağ'da Likya’nın en büyük idari merkezi olarak biliniyor. Letoon ise yine Likya’nın bu sefer dini merkezi olma özelliğini taşıyor. Likyalılardan sonra yıkılıp tekrar inşa edilen ve Romalıların işgaline uğrayan bu bölge yerleşen her uygarlığın inşa ettirdiği yapılarda Likya gelenekleri, Helenistik ve Roma dönemi etkilerini koruyor. Özellikle Letoon, bu kutsal bölge, Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir manastır, bir çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntılarını içerisinde barındırıyor. Letoon, Xanthos ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1988 yılında girdi.

6. Safranbolu Şehri (Karabük)

Her yıl birçok insanın ziyaret ettiği bu tarihi bölge coğrafi konumu nedeniyle çok eski devirlerden beri farklı milletler tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmış. 14. yüzyılın başlarından bu yana Türklerin hâkimiyetinde olan Safranbolu, özellikle 18. yüzyılda Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin önemli bir merkezi olma özelliğini taşıyor. Günümüzde ise ahşap yığma evler ve geleneksel şehir dokusu ile birçok insanın hayran kaldığı bir yer. Bütünü sit alanı ilan edilen nadir kentlerden biri olarak UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yerini almış.

7. Troya Antik Kenti (Çanakkale)

Troya'yı hepimiz ilkokuldan itibaren okuyarak ve dinleyerek büyüdük aslında. Bu önemli antik kent, Dünya'nın en ünlü bölgelerinden biri. 9 katmanlı olan Troya'da 3000 yıldan fazla bir zamandır yerleşim olduğu görülebilirken bunlardan en erkeni Tunç Çağı'na kadar gidiyor. Tarihini anlatmakla bitiremeyeceğimiz için gidip görmenizi ısrarla tavsiye ediyoruz bu arkeolojik alanı.

8. Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne)

Fotoğraf: Enver ŞENGÜL

Mimar Sinan'ın ustalık eseri olan Selimiye Camii'ni ve Külliyesi'ni hepimiz biliriz. Bu cami ve külliye teknik mükemmelliği, boyutları ve estetik değerleriyle döneminin ve sonraki zamanların en muhteşem eseri. İnce ve zarif 4 minaresi, devasa büyüklükteki kubbesi, iç tasarımında kullanılan ve döneminin en iyi örnekleri olan taş, mermer, ahşap, sedef ve özellikle çini motifleri, ince işçilikleri ile kubbe ve kemerlerindeki kalem işleri, mermer döşemeli avlusu ve yapıyla bağlantılı el yazması kütüphanesi, eğitim kurumları, dış avlusu ve arastası... Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi, UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki yerini 2011 yılında aldı.

9. Çatalhöyük Neolitik Kenti (Konya)

Çatalhöyük, insanlığın en önemli evlerinden olan göçebe hayattan yerleşik hayata geçişin en önemli şahitlerinden biri. Bu bölge Güney Anadolu Platosu’nda yaklaşık 14 hektarlık bir alanı kaplıyor. 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşan Neolitik Kent'in katmanlarından sosyal örgütlenmeyi ve yerleşik hayata geçişi simgeleyen duvar resimlerini, rölyefleri, heykelleri ve diğer sanatsal öğeleri okuyup gözlemleyebiliyorsunuz. Doğu ve Batı olmak üzere iki höyükten oluşan bölgeler, M.Ö. 7400 yıllarına kadar uzanıyor.

10. Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (İzmir)

Helenistik, Roma, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemlerine ait katmanları içerisinde barındıran bölge, farklı katmanlar ve bileşenlerden oluşuyor. Helenistik Bergama Krallığı'nın başkenti olan kent, önemli bir eğitim merkeziydi. Daha sonra Roma İmparatorluğu'nun Asya Eyaleti başkenti olan Bergama, döneminin en önemli sağlık merkezlerinden Asklepion’a ev sahipliği yapmış.

Çevresindeki kültürel peyzaj ile birlikte Helenistik ve Roma Dönemlerine ait pek çok istisnai örneği içerisinde barındıran kent, özellikle Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait katmanlar üzerinde yayılmış olan Osmanlı dönemi mimarisine ait pek çok cami, han, hamam ve ticari merkez ile de önemini korumuş.

11. Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu'nun Doğuşu (Bursa)

Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk başkenti olarak kalbimizde yeri ayrı olan Bursa birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor aslında. Cumalıkızık da onlardan yalnızca bir tanesi. 14. yüzyıldan beri kent ekonomisinin kalbi işlevini taşıyan bu bölge, Osmanlı'nın sonraki kentleşme yapılarında çok büyük bir temel de oluşturuyor.

12. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (Diyarbakır)

7 bin yıllık tarihsel varlığını sürdüren Diyarbakır Kalesi, surları ve burçları hala orijinal ve özgün kültür varlıklarını koruyarak günümüze gelmiş büyük bir yapıdır ve dünya tarihi için evrensel bir miras özelliğini taşır. 

Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli bir arazidir. Çok farklı habitatlara sahip olan Hevsel bahçeleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük kuş cennetidir ve aynı zamanda birçok memeli hayvana da ev sahipliği yapar. 30’dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan bir bölgede 8 bin yıl gibi çok uzun süredir bahçe olarak var olmasıyla, tarımsal değerinin dışında, kültürel ve tarihi olarak da özgün bir yere sahip.

13. Efes Antik Kenti (İzmir)

Efes Antik Kenti'ni bilmeyen yoktur. Tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim görmüş bir alan. UNESCO Dünya Miras Listesi için olmazsa olmaz bir yer diyebiliriz.

14. Ani Arkeolojik Alanı (Kars)

Doğu Ekspresi ile birlikte popülerliği daha da artan Ani Arkeolojik Alanı'nda yerleşim 4. yüzyıla dayanıyor. Burada yerleşim, yoğun ticaret yollarının üzerinden geçmesi nedeniyle oluşmuş, Ermeni, Gürcü, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin buluşma noktası haline gelmiş. Bu kadar kültürel etkileşimin bir arada olduğu alanda mimari tasarım ve teknikleri de elbette birbirinden beslenmiş. İpek Yolu üzerinde yer alan Ani Arkeolojik Alanı 2016 yılında 2016 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş.

15. Afrodisias Antik Kenti (Aydın)

Aydın'ın Karacasu ilçesinde yer alan Antik Kent, nehir havzasında olmasından dolayı M.Ö. 6. yüzyıldan beri yerleşim olan bir bölge. M.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatoru Augustus tarafından “Tüm Asya’dan kendime bu kenti seçtim” sözleriyle koruma altına alınmış ta o dönemden. Afrodisias Antik Kenti çevresinde bulunan önemli antik mermer ocakları ile birlikte 2017 yılında Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmiş.

16. Göbeklitepe Arkeolojik Alanı (Şanlıurfa)

Üzerine filmler, diziler, belgeseller çekilmiş, dünya tarafından haberleri yapılmış olan Göbeklitepe'yi artık bilmeyen kalmadı. 1963 yılında keşfedilen ancak gerçek değeri 1994 yılında anlaşılan Göbeklitepe'nin 12.000 yıl öncesine dayanan bir tarihi olduğu anlaşılmış.

17. Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (Nevşehir)

Dünyaca ünlü bir turizm bölgesi olan Kapadokya ve Göreme Milli Parkı mutlaka gidip gezilmesi gereken çok büyük bir tarihi alan, dolayısıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaması işten bile değil. Alanın en önemli özelliği, Erciyes Dağı ve Hasan Dağı tüflerinin, rüzgar ve su aşındırması sonucunda oluşan olağanüstü kaya şekilleri ve kışın ılık, yazın serin olan ve bu nedenle her mevsim için uygun iç iklim koşulları taşıyan kayaya oyma mekanları. Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı listede yer alan önemli ve mutlaka gidilmesi gereken yerler olarak karşımıza çıkıyor.

18. Pamukkale - Hierapolis (Denizli)

Pamukkale de Kapadokya gibi ülkemizin en önemli değerlerinden biri. Hierapolis arkeolojik kenti ise, antik çağlardan bugüne kadar ulaşan en çarpıcı merkezlerden biri olarak biliniyor. 

Pamukkale, Çaldağı’nın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksit içeren suların oluşturduğu görkemli beyaz travertenler ve ayrıca çok çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiğine inanılan şifalı suları ile de ünlü. Hierapolis'in ise adını Bergama’nın kurucusu Telephos’un eşi Heira’dan aldığı düşünülüyor. Bu şehir eski kaynaklara göre metal ve taş işlemeciliği, dokuma kumaşları ile ünlü olan kent, Büyük Konstantin döneminde Frigya bölgesinin başkentliğini yapmış, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmuş.

Daha sürdürülebilir bir yaşam, daha güzel yarınlar ve güzel ülkem doğa bize emanet!

Ülker olarak, “Önce Ülkem, sonra Ülker” ilkesiyle “Güzel Ülkem Doğa Bize Emanet” diyoruz ve sürdürülebilirlik konusunu önemsiyoruz! 

 #GüzelÜlkem #DoğaBizeEmanet

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
YORUMLAR
12.07.2021

sadece 2😒

12.07.2021

İstanbul ve Pamukkale, diğerlerine de gitmek istiyorum. ☹️ Bi de Midyat'ı görmeyi çok istiyorum ama bilin bakalım ne yok? 🙄

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ