'Zemin kattaki dairedeydim, kasabanın çıkışına doğru bir yer. Sessiz sakin, bir sürü ağacın olduğu, kiranın ucuz, toplu taşımanın olmadığı ve telefonun çekmediği bir yer. İlk defa yalnız yaşıyordum.
Güvenlik kameralarımı yeni kurmuştum ve kameraları yeni bir ekrana bağlamıştım (eskisi resmen antikaydı ve devasaydı). Ekranı nereye koyacağımı çözemedim, daha önce hiç güvenlik sistemim olmamıştı. O zamanlar oturma odamın penceresinin yanında olan çalışma masamdaydı.
Göz ucumdan pencereden gitgide parlayan sarı bir ışık gördüm. Parladıkça, kamerada kocaman bir hayvan gibi duran ama çok garip oranlarda görünen dev bir gölge olduğunu fark ettim. Resmen altıma ediyordum.
10 dakika kadar orada oturdum sadece hareket etme olayını hayal ediyor muyum diye hareket ettim. Bir vızıldama vardı ama çok kısıktı o yüzden hayal ediyor olabilirdim. Resmen imana geldim o an.
Sonra binadan BAM diye bir ses duydum ve ışıltı ortadan kayboldu. Sinirli bir kedinin sinirli ayak seslerini duyuyordum. O noktada kalp krizi geçiriyor, altıma işiyor ve anne diye ağlıyordum.'