Sevgili Dostlar,
Gelin biraz düşünelim, dedim. Psişemizin derinliklerinde dolanıp, kilo meseleleriyle olan derin bağları inceleyelim istedim. Bu bağlar, tıpkı erken dönemde ruhumuza nakşedilen duygusal izler gibi karmaşık ve bir o kadar da etkileyici... Peki, nereden gelir bu ilişki derseniz? İşte cevabı...
Adını duymuşsunuzdur belki. Psikolog John Bowlby, bağlanma teorisini ortaya attığında, insan ilişkilerinin temel taşlarını da gözler önüne sermişti. Erken dönemdeki bakıcı ilişkilerimizin, ömür boyu sürecek insan bağlantılarımızı nasıl şekillendirdiğini iddia ederdi. Ne ilginç değil mi? Güvenle kurulan bağlar bizi sağlıklı ve mutlu bir yaşam patikasına yönlendirirken, güvensizlik ise başımıza türlü dertler açabiliyor. İnsan doğası işte.
Bağlanmanın dört yüzü var:
1. *Güvenli Bağlanma*: Kendini bilen, güvenen, ilişkilerinde sağlam duran.
2. *Kaygılı-Preoküpasyonlu Bağlanma*: Terk edilmekten ödü kopar, sürekli onaylanma arar.
3. *Reddeden-Kaçıngan Bağlanma*: Yakınlaşmaktan kaçar, bağımsızlığa tapar.
4. *Korkulu-Kaçıngan Bağlanma*: Hem kaygılıdır hem de kaçınır. Duygusal karmakarışıklık içinde savrulur durur.
Duygusal yeme dedikleri ne mi?
Güvensiz bağlananların bilmediği, bilse de kolay kolay beceremediği bir şey var: Duyguların kontrolü. Kimisinin midesinde yankılanır, kimisinin ise gözlerinden okunur. İşte bu noktada ‘duygusal yeme’ devreye girer. Namussuz stres, kaygı, yalnızlık... Hepsi bir avuç yiyeceğin ardına saklanınca unutulur gibi! İnsanın canı sıkıldığında ya da içi daraldığında mutfağa koşmasının, buzdolabını yol etmelerinin sebebi hep bu duygusal boşluklar işte.
Yemeği bir rahatlama kapısı gördüğümüzde, sağlıksız yeme alışkanlıklarına kapılmak çok olağan. Hele dört bir yandan yeme tetikleyicileriyle sarılı olduğumuzu da düşününce… Sosyal medyada ilk sayfanda yemekler, reklamlarda seni günaha çağıran yiyecekler, kilo vermeye çalışanın ağzında diyetler!
Düşünsene! Kaçsan da sanki kovalıyor! Sonra biriktikçe birikiyor, sonra diyorsun ki kilo aldım veremiyorum! Kilo almak değil mesele, kilo sorunun var çözülmeyi bekleyen, çözmedikçe büyüyüp büyüyüp önüne gelen!
Bir de stres tabii...
Bağlanma sorunlarıyla birlikte kol kola girmiş, hayatımızı sarmış. Kronik stresin bedenimizi nasıl yıprattığını, ruhumuzu nasıl kemirdiğini düşün... Bağlanmayı beceremeyenlerin stresle başı dertte olur, haliyle yediklerinin haddi hesabı olmaz.
Sevgili dostlar, gelin bu derin meseleleri birlikte kökünden anlamaya çalışalım. Bağlanma problemleriyle yüzleşelim, kilo sorunlarını hep birlikte aşalım. Ruhunuza iyi bakın, bedeninize de... Unutmayın ki, her şey birbiriyle bağlantılı.
Kalın sağlıcakla!
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio