Günümüze Yalnızca Yıkıntıları Kalmış Tarihteki En Eski 7 Kütüphane

1. Sippar Kütüphanesi

Bugün Abu Habbah olarak bilinen kadim Sippar şehri Bağdat'ın güneybatısında yer almaktaydı. Şehir güneş tanrısı Shamash'a adanmıştı. 1880'lerde, ünlü İngiliz Asur uygarlığı bilimcisi Austen Henry Layard’ın asistanı Hormuzd Rassam tarafından yapılan kazılar sonucunda Sippar'daki tapınak kütüphanesinin kalıntılarına ulaşılmıştır. Bölgeden çıkarılan kütüphaneye ait çivi yazısı tabletler bugün Londra'daki British Museum'da bulunmaktadır.

Kütüphanenin büyük olasılıkla Pers istilasından önce, son Babil Kralı Nabu-apal-iddin (MÖ. 556-539) tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Yüksekliği 1,50 m kadar, korunmuş mekanda, kerpiç duvarlarda 17x30 cm boyutlu küçük raf dizilerinden oluşan nişler mevcuttu. Arkeologlar aşağı yukarı 2.000 tablet barındıran ve metin içerikleri Babil, Nippur ve diğer Babil kentlerinden kopya edilmiş olan ve içlerinde Sümer yaratılış destanı Enuma Elis'in de bulunduğu edebi metinlerden ve methiye, dua metinleri, astrolojik kehanetler, astronomi, matematik ve sözlük metinlerinin bulunduğu 56 raf hesaplamıştır. Ayrıca steller ve metal tablet kopyaları ve 1.500 yıl daha eski olan krallık metinlerinin kopyası da bulunmuştur.

Kütüphaneye dair ne yazık ki elimizde çok az bilgi bulunmaktadır.

2. Asurbanipal - Ninova Kütüphanesi

Asurbanipal İ.Ö. 668-627 yılları arasında hüküm sürmüş son büyük Asur kralıdır ve Ninive'de Ortadoğu'nun ilk sistematik kitaplığını kurmuştur. Kütüphane olduğu kesinlikle kanıtlanabilen, dünyanın ilk kütüphanesidir.

Asurbanipal'in tarihteki önemi bilim, sanat ve din gibi konulara duyduğu ilgi sonucunda gerçekleştirdiği işlerden kaynaklanır. Ninive'de, Ortadoğu'nun sistemli biçimde toplanıp kataloglanmış ilk kitaplığını kurmuştur. Bu kitaplıktan günümüze kalan yaklaşık 20.720 tablet British Museum'dadır. Asurbanipal'in yazıcıları onun emri üzerine tapınak kitaplıklarında buldukları her türden metnin aslını ya da kopyasını topladılar. Bunlar; Asur, Kalah (bugün Nimrud, Irak) ve Ninive'den getirilen tablet koleksiyonuna eklendi. Bunların çoğu gözlenen belli olaylara; insan, hayvan ve bitkilerin özellikleri ile davranışlarına; Güneş, Ay, gezegen ve yıldızların hareketlerine dayanan fal metinlerinden oluşur. Ayrıca, yazıcıların eğitimi için gereken Sümerce, Akadça ve başka dillerde sözlükler de vardır. Asurbanipal, büyü, ayin, dua, masal, atasözü gibi metinlerin yanı sıra gerek dinsel gerek din dışı pek çok yapıtı da kitaplığına getirtmiştir. Yaradılış, Gılgamış, Irra, Etana ve Anzu gibi geleneksel Mezopotamya destanlarının günümüze kadar gelebilmesinde, onun kurduğu bu kitaplık çok büyük bir rol oynamıştır. Kitaplıkta; el kitaplarının, bilimsel metinlerin ve Bin Bir Gece Masalları'ndan birinin ilk örneği olan “Nippur'la Yoksul Adam” gibi bazı halk öykülerinin bulunması, bu kitaplığın sadece kâhinlerin ve kralın manevi esenliğinden sorumlu kişilerin gereksinimleri için kurulmuş olmadığını göstermektedir.

1847'de İngiliz Henry Layard, Musul'un karşısına düşen Dicle kıyısında, bugünkü Kuyuncak'da eski Asur başşehri Ninive'nin bulunduğu yerde, Kral Sanherib'in sarayının kalıntılarını buldu (MÖ 7. ve 8. yy). Torunu Asurbanipal'in kurduğu kütüphane de burada idi. Çoğu iyi korunmuş durumda 26.000 kadar tablet ele geçirildi. Bunlar arasında az sayıda resmi belge vardı. Daha çok bilimsel, dinsel konular, tıp, astronomi, mitoloji, büyücülük ve edebiyatla ilgili yazılar, sözlükler bulunuyordu. Asurbanipal, geniş imparatorluk sınırları içinde çeşitli bölgelere yazıcılar göndermiş, tabletler toplamış, Ninive'de bunların transkripsiyonunu ve çevirilerini yaptırmış, açıklayıcı notlar koydurmuştur.

3. Cordoba (Kurtuba) Kütüphanesi

Müslüman İspanya'da kurulan en önemli kütüphane şüphesiz Kurtuba'daki saray kütüphanesidir. Başlangıçta yavaş gelişen bu kütüphane halife II. Abdurrahman, III. Abdurrahman ve özellikle II. Hakem devrinde gelişerek Ortaçağ İslâm dünyasının en büyük kütüphanelerinden biri haline gelir.

II. Hakem, Endülüs Emevî halifeleri içinde ilmî faaliyetlere en fazla ilgi gösteren hükümdar olarak bilinir. Halife, Doğu'daki kültür merkezlerine gönderdiği adamları vasıtasıyla birçok kitap satın aldırarak saray kütüphanesini zenginleştirir. Hükümdar olduğunda babası III. Abdurrahman'dan kalan saray kütüphanesi dışında iki önemli koleksiyon daha vardır. Bunlardan biri kardeşi Muhammed'e diğeri de kendisine aittir. II. Hakem bu üç koleksiyonu birleştirerek ünlü saray kütüphanesini meydana getirir. Kütüphanede 400.000'den fazla eserin bulunduğu bilinmektedir. Öyle ki kütüphane binası bir süre sonra dar gelir ve yeni bir bina daha yapılır. Bu taşınma işleminin ise ancak altı ayda tamamlanabildiği söylenir.

Saray kütüphanesinde kütüphaneciler dışında, satan alma yoluyla sağlanamayan kitapları el yazısı ile çoğaltan yazıcılar, tercümanlar ve ciltçiler de görevlendirilmiştir.

Kütüphane, II. Hakem döneminde en parlak devrini yaşar. II. Hakem'den sonra tahta geçen oğlu II. Hişâm henüz on dört yaşında olduğundan devletin idaresi İbn Ebû Amir el-Mansûr'a kalır. Mansûr iktidarı elinde tutabilmek için, II. Hakem'in bazı davranışlarından ve düşünce alanında serbestliğe taraftar olmasından rahatsızlık duyan kesimi memnun etmek düşüncesiyle onlardan oluşan bir temsilci grubunu saraya çağırır ve kütüphanede gördükleri zararlı kitapları seçip yakmalarını söyler. Mansûr'un bu davranışı neticesinde saray kütüphanesi büyük zarara uğrar. Kütüphane, Mansûr'un ölümünden sonra ikinci bir felâketle daha karşılaşır. Kurtuba'nın Berberîler tarafından kuşatılması sırasında askerlerin aylıklarını ödeyebilmek için şehrin valisi Vâdıh saray kütüphanesinde bulunan bazı kitapları satar. Büyük bir bölümü elden çıkan kitaplardan geride kalanlar ise Berberîler'in şehri ele geçirmesinin ardından yağmalanır. Endülüs'ün çeşitli şehirlerine dağılan bu kütüphanenin kitapları, Ferdinand ve Isabella'nın Müslümanlara karşı uyguladıktan eritme politikası neticesinde yok olur.

4. Efes Celsus Kütüphanesi

Celsus Kütüphanesi, tanrıça Artemis'e adanmış Efes şehrinde inşa edilmiştir. Şehir, gemicilik ve kara trafiğinin yoğun olduğu merkezlerden biri olarak tarihe adını yazdırmıştır. Döneminin en önemli merkezlerinden biri olarak zengin ve kalabalık bir nüfusa sahiptir. Kütüphane, M.S. 135 yılında, Asya eyaletinin yöneticisi Tiberius Julius Celsus Polemaeanus onuruna oğlu Gaius Julius Aquila tarafından yaptırılmış anıtsal bir yapıdır. İskenderiye ve Pergamon Kütüphanelerinden sonra tarihin en önemli ve en büyük kütüphanelerinden biri olan Celsus Kütüphanesi günümüz kütüphanecilik anlayışına ek olarak sanatsal bir yapı özelliği de sergilemiştir. Cephesi çok zengin şekilde, skenefrons mimarisinin esaslarına uyularak süslenmiştir. Süs olarak kullanılanlar arasında heykel, kabartma ve bunları çevreleyen sütun ve alınlıklardır. Ancak bu eserlerin çoğu şimdi Viyana Müzesindedir.

Kütüphane, bilim adamları ile hatipler ve şairler tarafından konferansların verildiği auditorium'a yakındır bu da onun kütüphane olarak önemini arttıran diğer bir unsur olarak göze çarpmaktadır. Antik çağ kütüphaneleri çeşitli amaçlar göz önüne alınarak kuruldukları için, kendi aralarında farklı türler göstermektedirler: Okul kütüphaneleri, halk kütüphaneleri ve özel kütüphaneler gibi. İşte niteliği ve örgütlenmesi bakımından Celsus Kütüphanesi, Roma İmparatorluk Devrinde Anadolu eyaletinde kurulan bir kamu kütüphanesidir.

Kütüphanede 12.000'den fazla kitap rulosu bulunduğu tahmin edilmektedir. Okurlar kütüphanede kitapları kitaplık memurlarından alarak okuyabilmekteydiler. Bu kitaplık görevlileri genellikle şairler, gramerciler ya da bilginlerden oluşmaktaydı.

Antikçağ kütüphanelerinin çeşitli yollardan kitap sağlamış -satın alma, vakıf ve bağışlar, müsadere ve savaş ganimetleri...v.s.- oldukları bilgisi ışığında ve Celsus Kütüphanesi girişinde yer alan yazıtın da tanıklığında bu kütüphanenin miras yoluyla kurulup geliştiği anlaşılmaktadır.

5. İskenderiye Kütüphanesi

Zamanının kültür hayatında çok önemli bir rol oynayan İskenderiye Kütüphanesi, M.Ö. III. yüzyıl başlarında bir Yunan sömürgesi olan İskenderiye’de II. Ptolemy tarafından kurulmuştur. İskenderiye, büyük fatih İskender’in Mısır’ı fethi ile eski küçük yerleşmeleri birleştirerek kurduğu büyük bir şehirdi. Coğrafi konumunun uygunluğundan dolayı da çabucak büyümüştür. Burada çok değişik dillerden ve dinlerden insanlar yaşamaktaydı.

Bilim, edebiyat ve kitaba son derece düşkün olan II. Ptolemy pek çok Yunanlı alimi İskenderiye’ye davet etmiş, bu alimler de Grek literatürünün en iyi kopyalarından oluşan bir koleksiyonun meydana getirilmesini sağlamıştır. İskenderiye Kütüphanesi iki binadan oluşuyordu; biri kral sarayı ve diğeri de daha küçük çaptaki Serapeum mabedi idi. Kesin olmamakla birlikte kütüphanede 200.000 ile 700.000 civarında papirüs tomarları şeklinde kitap bulunduğu sanılmaktadır. Bu papirüs tomarları kil kaplarda saklanmaktaydı ve her bir kabın içinde içerdiği papirüslerin listesi vardı. Aynı zamanda bazı papirüsler tahta sandıklarda muhafaza edilirdi. Kütüphane koridorlarında el yazmaları için raflar bulunmaktaydı.

Efsaneye göre bu rafların hemen üzerine, taş duvarına 'ruhun şifa bulduğu yer' yazısının oyulmuş olduğu söylenmektedir.

İskenderiye Kütüphanesi antik Yunan edebiyatı, felsefe ve bilimine ait eserlerin kopyalarını ve o ortamda yazılan bir takım eserleri papirüs gibi dayanıklı bir madde sayesinde koruyabilmiştir.

6. Pergamon (Bergama) Kütüphanesi

Anadolu'nun en eski ve en zengin kütüphanesi olan Bergama Kraliyet Kütüphanesi, Pergamon Kralı II. Eumenes (M.Ö. 197-159) tarafından yaptırılmıştı. Bugünkü Bergama'da kurulan Pergamon krallığı, klasik mimarinin en güzel örneklerinden olan tapınak ve saraylarla yüksek bir uygarlık yaratmış, İ.Ö. II. yüzyılda kültür ve sanat merkezi haline gelmiştir. Bu çekim merkezinin en önemli öğesi hiç kuşkusuz ki Bergama Kütüphanesi'dir.

Bergama Kütüphanesi binası, Athena Tapınağı yakınında, sütunlu avlularla bağlantılı doğu-batı yönünde dört odadan oluşmaktaydı. Kütüphanenin doğu bölümünde bulunan büyük oda, okuma salonuydu. Bu odanın günümüze ulaşan duvarlarının iç yüzeylerinde yerden 2,20 metre yükseklikte birer metre ara ile yatay bir sıra halinde kitap raflarının tutturulduğu deliklerin yerleri bulunmuştur. Kuzey, batı ve doğu duvarlarından 50 cm uzaklıkta 1 metre genişliğinde yerde, bir temelin var olduğu görülmektedir. Böylece ahşap rafların, duvarların 50 cm önündeki 1 metre genişliğinde bir temel üzerine oturduğu ve kalın kalaslarla duvara tutturulmuş olarak salonun üç yanını çevirdiği anlaşılmaktadır. Rafların duvara dayanmamaları ve arada boşluk bırakılması, kitapların rutubetten korunmaları için alınmış bir önlemdi.

Kütüphane binasında pek çok heykel kaidesine rastlanması ve şimdi Berlin Müzesi'nde bulunan 3,5 metre yüksekliğindeki Athena heykelinin burada bulunmuş olması, kütüphane binasında tanrı heykellerinin, önemli yazar ve şairlerin heykel ve büstlerinin de yer aldığını göstermiştir.

Kitaplıkları heykelle süslemek, kitapları raflara dikine koymak geleneği Bergama da başladı. Okuma işini kitap ' aşamasına ilerleten de Bergama olmuştur. Çünkü kitap, yaprak, sayfa, kodeks ve fihristi bu kütüphane icat etmiştir.

7. Nysa (Sultanhisar) Kütüphanesi

Nysa antik kenti M.Ö. 3. yy'ın ilk yarısında Suriye Kralı Seleukos'un oğlu I. Antiochos tarafından kurulmuştur. Kente, I. Antiochos'un eşinin adının verilmiş olduğu söylenmektedir. Nysa özellikle Anadolu'daki Roma egemenliği döneminde çok gelişmiş ve kültür yönünden de oldukça ilerlemiştir.

Nysa Kütüphane'si Aydın'ın 30km doğusunda bulunan Sultanhisar ilçesinin 3km kuzeybatısında, Lydia-Karia sınırı yakınlarında yer alan Nysa şehrinde kurulmuştur. Kütüphaneye dair çok az bilgiye sahibiz. Eldeki bilgiler ışığında kütüphanenin İmparator Hadrianus döneminde yapılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Küçük Asya'da (Anadolu) Romalılar tarafından İ. S. II. yüzyılda inşa edilen Nysa Kütüphanesi bir 'Gymnasion Kütüphanesi'dir (okul kütüphanesi). Eski Yunan ve Roma'da erkek çocukların düşünsel ve bedensel yönden eğitildikleri, öğrenim gördükleri ve spor etkinliklerinde (koşu, boks, güreş...v.s) bulundukları yapı komplekslerine gymnasion denilmekteydi.

Nysa'daki bu gymnasion kütüphanesi, Batı dünyasında kütüphanelerin kurulmasına zemin hazırlayan antikçağ Roma uygarlığı eyaletlerinde ve Roma İmparatorluğu'nun çeşitli kentlerinde kurduğu gymnasion kütüphanelerinin en önemlilerinden biridir. Kütüphane büyük olasılıkla üç katlıdır. Ancak en üst kat tamamen yok olmuş durumdadır.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı