Geçen zaman içerisinde modern hayat bizim hayatta yaşadığımız zorluklara çözümler mi getirdi, yoksa yeni dertler mi çıkarttı bilemiyorum ama günlük yaşantımızda hemen hemen hepimizin yaşadığı bazı dertleri listelemek istedim. Bakalım sizler de hangilerini sıklıkla yaşıyorsunuz?
Araba olunca her yere genellikle rahatlıkla gidebileceğimizi düşünüyoruz. Gerçekten bir yere kadar öyle ama gittiğiniz yere ulaştığınızda arabayı nereye bırakacaksınız? Vale var mı diye mekanı mı arayacaksınız, arkadaşınızdan park yeri tutmasını mı isteyeceksiniz? Geçenlerde bir arkadaşıma gidip arabayı onların sokağına park etmiştim. Arabadan indiğimde bir teyze, 'Oğlum işten geldiğinde sizin yüzünüzden park yeri bulamıyor!' diye bana bağırdı :)
Spor salonu eve pek yakın değilse, küçük bir trafiğin ardından spor salonuna ulaştınız (Park yeri zorluğunu aştınız diyelim). Bir gittiniz ki tüm dolaplar dolu, boş olanların da kilitleri bozuk. Hadi dolap bulup spora başlayacaksınız, bu sefer de kullanılacak aletlerin hepsi dolmuş. Duşa gireceksiniz yine mi sıra bekleyeceksiniz? Beklerken protein tozu için bari :)
Hepimiz o kadar alıştık ki AVM’lere. Kıyafet alışverişlerinden gıda alışverişlerine kadar oraları tercih eder olduk. Yeni bir AVM açılmış, hmm acaba en sevdiğimiz kahve dükkanları, favorimiz olan giyim mağazaları var mıdır? Peki ya yakınlarınızda AVM yoksa? Şehirden uzaklaştığınızda siz de AVM yokluğu hissediyor musunuz?
Çokça paralar verip aldığımız telefonların tuzla buz olabildiği gerçeği... Bu yüzden onları korumaya çalışmamız da ayrı bir efor. Halk arasında kırılmaz cam olarak bilinen ürünlerden almak, kılıflar takarak telefonumuzun estetiğini bozmak... Bak incecik olan telefon döndü mü televizyon kumandasına.
Şehirde hepimiz öyle ya da böyle zamanımızın bir kısmını trafikte geçiriyoruz. 'Nasılsa yarım saatte eve giderim, evde işimi hallederim.' dediniz ama bir baktınız yolda kaza olmuş, şeritler düşürülmüş. Şimdi dört gözle bekleyin evde olacağınız anı.
Sabah ofise ya da okula gelmişsiniz, kafanızda bir soru işareti “Bu da bunun altına hiç olmadı yaa!” Gerçekten çok mu çok önemsiyoruz kombinlerimizi, bir bütün olmazsa giydiklerimiz sanki modumuz düşüyormuş gibi gün içerisinde. En doğrusu basit ve riski az olan renkler giymek sanırım.
Fotoğraf paylaşmışsınız ve söylenmeye başlamışsınız “Yaa bu insanlar nerede, kimse girmiyor mu buraya da beğenilmedi fotoğrafım?” Kafanıza soru işaretleri gelmeye başlar, acaba yaptığınız shop kötü müydü yoksa fotoğraf açıklamanız mı iyi bulunmadı? Düşünmeye devam edin, eminim bulacaksınız.
40 dakika yol gelmişsiniz, arkadaşınızla kahve içeceksiniz. Bir de bakmışsınız sanki o gün herkes sözleşmiş gibi oturacak hiç yer kalmamış.Tam oturacak yer buldunuz sanırsınız, sandalyeleri olmayan bir masa sizi karşılar, üzerinde tepsiler, karton bardaklar... Eee ne bekliyorsunuz, “Bu boş mu?” diye sandalye arasanıza.
Mesajlaşmak için SMS yerine uygulamalar kullandığımız bu dönemde İnternetsiz kalmak adeta bir fobi haline gelmiş gibi görünüyor. Bu durumlarda İnternet paketi yenilemek yerine bir cafeye gidip napıyoruz? Menü geldiği sırada “Wi-Fi şifresi nedir?” diye soruyoruz.
Çok katlı bir binada çalışıyorsanız, AVM’lerde o karışık yürüyen merdivenlerle uğraşmak istemiyorsanız asansöre binmek isteyeceğiz elbette. Fakat fazla yorulacak olmaktan dolayı kaçtığımız için o kuyruğa girmek zorunda kalırız. Kuyrukta, asansöre binemeyip sıranın en önünde kalan kişi olarak asansör çağır düğmesine basma sorumluluğunu alırsınız (Bazen uyku sersemi basmayı unutursunuz, arkanızdaki basar, utanırsınız). Siz hiç asansör aşırı yük uyarısı verdiğinde asansörden inmek zorunda kalan kişi oldunuz mu?
Sosyal medya için bazen “Olmasa da olur” desek de bizim için vazgeçilmezlerden. Bir kısmımız arkadaşlarımızdan çok ünlüleri veya trend olan şeyleri takip ediyoruz. Bazen öyle şeyler trend oluyor ki gözlerimizin kanadığı bir gerçek. Falling Stars akımında da gördük ki bazen mantığın pek işlemediği durumlar da oluyor.
Sevdiğiniz şarkıları dinlerken, komik videoları izlemek isterken araya giren ama pek ilginizi çekmeyen reklamlar mı? Tanıdık geldi değil mi?
“Arkadaşıma yeni telefon almak istediğimi söyledikten bir süre sonra bir teknoloji mağazasından telefon fiyatlarıyla alakalı bir SMS aldım” diye birisi anlatmıştı. Gerçekten doğru mudur ya? İzleniyor ve dinleniyor muyuz?
“Ünlü sanatçının son halini görenler tanıyamadı.” Eeee ben 16 fotoğraflık galeriden sonra son halini gördüm ama tanıdım :)
Doğru konuşalım, hepimiz için sağlımız çok önemlidir. Halk arasında “organik” diye bilinen ürünlerden yiyemiyor musunuz? Onlar organikse bizim yediklerimiz ne? Ne yememeliyiz acaba?
Milli hobimiz inşaat yıkım çalışmalarını izlemek olsa da birçoğumuz bu sesleri duymaktan ve toz toprak görmekten oldukça sıkılmadık mı? Tatilde küçük bir sahil kasabasına gittim, doğru düzgün ev bile yok. 2 gün sonra odamın önünden beton mikseri ve vinç geçti...
Suyuna limon veya tarçın atanlar, maydonoz saplarının sularını içenler, chia tohumlu tatlı veya salatadan vazgeçemeyenler, siyez buğdaylı ekmeğini sabah kahvaltı için ofise getirenler. Bir de matcha çayı meşhur bak bu ara :)