Eğer evinizde bir japon balığı beslediyseniz, bu sevimli yaratıkların ne kadar hassas olduğunu bilirsiniz. Su sıcaklığındaki en ufak bir değişiklik bile balığınızın sağlığını etkileyebilir.
Peki, Güney Kutbu’nun buz gibi sularında yüzen balıklar nasıl hayatta kalıyor?
Balıklar soğukkanlı hayvanlardır, yani vücut sıcaklıkları çevrelerindeki sıcaklığa bağlıdır. Bu, neredeyse tüm balıklar, sürüngenler ve amfibilerde görülen bir özellik. Sıcakkanlı hayvanlar ise kendi vücut sıcaklıklarını kontrol edebilirler.
Ancak Güney Kutbu'ndaki balıklar, sıcakkanlı hayvanların sahip olduğu bu avantaja sahip değil.
Balıkların kanının büyük bir kısmı sudan oluşur. Güney Kutbu'nun tuzlu suları -1.9°C gibi düşük bir sıcaklıkta donarken, balıkların kanındaki su da normalde donar ve vücut hücrelerine zarar verir.
İşte bu noktada balıkların inanılmaz bir adaptasyonu devreye girer: Antifriz proteinleri!
Antifriz denince aklınıza arabanızın soğutma sistemi gelebilir ancak burada bahsettiğimiz antifriz, balıkların kanında doğal olarak üretilen bir proteindir.
Proteinler, balıkların kanındaki suyun donmasını engelleyerek buz kristallerinin oluşmasını durdurur. Su molekülleri, belirli bir düzen içinde kristal yapılar oluşturarak donar.
Antifriz proteinleri, bu kristal yapılar içine girerek moleküllerin birbirine bağlanmasını ve zararlı buz kristalleri oluşmasını önler. Bu sayede balıklar, donma tehlikesinden korunmuş olur.
Antifriz proteinleri yalnızca Güney Kutbu balıklarına özgü bir özellik değil. Doğada bu adaptasyonu geliştirmiş birçok canlı var. Bazı böcekler, deniz diatomları ve hatta kar küfü mantarları bile bu özelliğe sahip.
Adaptasyonun farklı canlı türlerinde benzer şekilde evrimleşmesi ise 'konvergent evrim' olarak bilinen ilginç bir biyolojik fenomenin örneğidir.
Adaptasyonun farklı canlı türlerinde benzer şekilde evrimleşmesi ise "yakınsak evrim" olarak bilinen ilginç bir biyolojik fenomenin örneğidir.