Güney Kore... Küçük bir yarımada olmasına rağmen dünya ekonomisinde devleşen bir ülke. Özellikle teknolojide çığır açan hamleleriyle adından söz ettiriyor. Peki, bu başarı öyküsünün ardında yatan sırlar neler?
Gel, Güney Kore'nin teknoloji ve ekonomi politikasıyla nasıl zirveye çıktığını inceleyelim.
Güney Kore’nin ekonomik başarısı 1960’larda başlamış bir mucizeye dayanıyor. O dönemde tarıma dayalı bir ekonomi vardı ve ülke oldukça geri durumdaydı. Ancak, büyük bir dönüşüm hamlesi başlatıldı. Bu dönemde hükümet, sanayileşmeyi ve ihracata dayalı büyümeyi teşvik eden politikalar uygulamaya koydu. Yani, sadece fabrikalar kurmakla yetinmediler, aynı zamanda teknolojiye yatırım yapmayı da hedeflediler. Bu vizyoner strateji, ülkenin ekonomik profilini hızla değiştirdi ve dünya ekonomisinde önemli bir oyuncu haline gelmelerine yol açtı.
Devletin yönlendirmesiyle belirli sektörlere odaklanıldı, bu da özellikle teknolojiye ve sanayiye yatırım yapılmasını sağladı. Hükümet, teknoloji geliştiren sektörlere büyük teşvikler sundu. Ayrıca altyapı, eğitim ve araştırma gibi stratejik alanlara yatırımlar yaptı. Hükümetin bu aktif müdahalesi olmasa, Güney Kore’nin bu kadar hızlı bir şekilde küresel bir ekonomik güç haline gelmesi mümkün olmazdı.
Samsung, LG, Hyundai... Bu markaları bilmeyen yok. İşte bu devasa şirketlere 'chaebol' deniyor. Devletin verdiği finansal desteklerle büyüdüler. Bu şirketler, teknolojide çığır açan ürünler ve hizmetlerle Güney Kore'yi dünya sahnesine taşıdılar. Şu an dünyada teknoloji deyince akla gelen ilk ülkelerden biri Güney Kore.
GSYİH’nın yaklaşık %4’ü Ar-Ge’ye gidiyor, bu oran dünya standartlarının çok üstünde. Bu yatırımlar sayesinde ülkede teknoloji sürekli gelişiyor. Güney Kore, teknolojiyi geliştirmek ve yenilik üretmek için milyarlarca dolar harcıyor. Bu sayede sadece yeni ürünler değil, aynı zamanda daha verimli üretim yöntemleri ve daha yenilikçi iş modelleri geliştiriyorlar.
Burası, aynı zamanda teknolojinin kalbinin attığı bir yer. Ultra hızlı internet altyapısıyla teknolojik startup'ların ve dev şirketlerin merkezi olan Seul, adeta geleceğin şehirlerinden biri gibi yaşıyor. Şehir, adeta bir teknoloji üssü gibi çalışıyor.
Eğitim sistemi, özellikle STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarına büyük önem veriyor. Genç nesiller, bilim ve teknoloji konularında donanımlı olarak yetişiyor. Ülke, genç nüfusunu geleceğin teknolojik dünyasına hazırlamak için eğitime sürekli yatırım yapıyor. Mühendisler, yazılımcılar, bilim insanları Güney Kore’de yetişiyor ve dünyaya açılıyor.
Daha dünya 4G’nin tadını çıkarırken, Güney Kore çoktan 5G’yi devreye sokmuştu. 5G teknolojisiyle birlikte internet hızları uçtu, akıllı şehir projeleri gelişti, yapay zeka uygulamaları yaygınlaştı. Ülkenin teknoloji politikası, bu tip ileri teknolojilere erken adapte olmak ve bunları ekonomiye entegre etmek üzerine kurulu.
Devlet, genç girişimcilere büyük destekler sunarak onların teknoloji sektöründe yeni ve yenilikçi şirketler kurmalarına olanak tanıyor. Bu desteklerle kurulan start-uplar, dünya çapında adından söz ettiren şirketler haline geliyor. Fintech, yapay zeka, biyoteknoloji ve dijital hizmetler gibi alanlar Güney Kore’nin start-up ekosisteminin odak noktası.
Özellikle yarı iletkenler (çipler), akıllı telefonlar ve ev elektroniği gibi ürünler, Güney Kore’nin dünya ekonomisindeki en büyük gücü. Samsung’un akıllı telefonları, LG’nin televizyonları, Hyundai’nin elektrikli arabaları gibi ürünler, küresel pazarda büyük talep görüyor ve ülkenin ekonomisine ciddi katkı sağlıyor.
Teknoloji ile sürdürülebilirliği bir araya getirerek “yeşil ekonomi”ye yatırım yapıyorlar. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelip çevre dostu teknolojiler geliştirerek dünyaya örnek olmayı hedefliyorlar.
Güney Kore, küresel işbirliklerine de büyük önem veriyor. Özellikle ABD, Avrupa ve Japonya gibi teknoloji devleriyle ortak projeler geliştirerek inovasyon ve teknoloji transferini sağlıyor. Yani Güney Kore, dünyadaki diğer teknoloji devleriyle de sürekli etkileşimde.
Bu teknolojilerin gelecekte iş dünyasını, üretimi ve hatta günlük yaşamı nasıl değiştireceğini öngörerek bu alandaki gelişmelere öncülük ediyorlar. Ülke, yapay zeka ve robotik sistemleri geliştirmek için hem devlet desteği sağlıyor hem de bu teknolojilerin uygulama alanlarını genişletiyor.