Enceladus, canlı organizmaların ihtiyaç duyduğu üç bileşene, suya, organiklere ve enerji kaynaklarına sahip. NASA'nın ıskartaya çıkarılan uzay aracı Cassini, buradaki okyanusta tuz ve kum izleri buldu. Bu da okyanusun, uydunun kayalık çekirdeğiyle, dolayısıyla formaldehit ve asetilen gibi önemli kimyasallarla temas halinde olduğunu düşündürüyor.
Bunun yanı sıra Cassini, ömrünün son yılı 2017'de Enceladus yüzeyinin güney kutbu yakınlarındaki çatlaklarından sızan dumanların arasında hidrojen molekülü tespit etmişti.
NASA'nın 2019'da duyurduğu Cassini bulgularında uyduda 'yeni tür organik bileşikler' keşfedildiği ifade edilmişti. Araştırmanın yazarlarından Frank Postberg, “Bu çalışma, Enseladus okyanusunun çok miktarda reaktif yapı taşı içerdiğini ve Enceladus'un yaşanabilirliğinin araştırılması için başka bir yeşil ışık yaktığını gösteriyor” ifadelerini kullanmıştı.
“Enceladus'ta karbon, hidrojen, nitrojen ve oksijen var” diyen bilim muhabiri de sözlerini şöyle sürdürdü:
'Öyle ya da böyle, Enceladus basit mikrobiyal yaşamı destekleyebilecek kimyaya sahip.'
Öte yandan uydunun okyanusu yer altında olduğundan akla şu soruyu getiriyor: Yeraltı okyanusu Güneş ışığı almıyorsa yaşamı destekleyebilir? Ancak Carter'a göre yaşamın mutlaka ışığa ihtiyacı yok, yani aslolan enerji.
Astrobiyolog Dr. Arik Kershenbaum, Enceladus'taki olası yaşamın üç noktada bulunabileceğini söylüyor:
Kershenbaum, yeraltı okyanusundaki olası bir ekosistemi, Dünya'daki buzdağlarının altında bulunan basit yaşam formlarına benzetiyor.
Kershenbaum'a göre böyle bir senaryoda, okyanusun buzla buluştuğu yerde herhangi bir canlının var olma olasılığı yüksek ve muhtemelen hayatta kalmak için buzların içlerini oyuyor.