Lazarat köyü 2014 yılına kadar Avrupa’nın uyuşturucu başkenti olarak bilinmekteydi. Bu köy Gjera ve Nemacka gibi dağların eteklerinde yer almaktadır. Bu köyün akıllarda kalmasını sağlayan şey ise ticaret olmuştur, uyuşturucu ticareti. Söylenenlere göre bu köyde bir yılda bin ton kenevir üretimi gerçekleşiyordu. Evet gerçekleşiyordu çünkü 2014 yılında yapılan polis baskını ile buna bir son verildi.
Eskiden aile başına düşen ortalama gelir 50 bin doları bulmaktaymış. Gelir bu kadar yüksek olunca harcamalarını da araziler, evler ve arabalar üzerine yapmışlardır. Ancak baskından sonra zengin yerliler Lazarat’ı ilk terk edenler arasında olmuşlar. 2011 nüfus sayımına bakıldığında sayının 2,801’e düştüğü söylenmektedir. Çünkü üretimin olduğu zamanlar bu sayı 6,000’e kadar ulaşıyormuş.
Lazarat köyü hakkında şaşırtıcı bir gerçek ise köydeki evlerin duvarlarının uzunluğudur. Duvarlar sadece uzun olmakla kalmıyor tellerle ve cam şişelerle de kaplı bir özelliğe sahipler. Bunun sebebinin ise duvarın arkasında olanların görünmesinin istenmemesi ve hırsızlığın önüne geçilmesiymiş.
İlginçlikler burada bitmiyor, bu köyün aslında su kaynağı da kısıtlıymış. Peki üretimi nasıl yapmışlar? Evlerin bahçesine yapılan su depoları bu amaç için kullanılmakla birlikte Lazarat köyünde birçok oto yıkama yeri mevcut. Oto yıkamanın çokluğunun sebebi de araba çokluğundan değil köye su iletimi amacından kaynaklanıyormuş.
Söylediğimiz gibi 2014 yılı Lazarat ve Arnavutluk için bir dönüm noktası olur. Köye düzenlenen operasyonda çıkan çatışma günlerce devam ederken polislerin üzerine roketatarlar ve havan mermileri ile ateş edilmiş ve sonunda 10 ton esrar ile birlikte köy kontrol altına alınmıştır. Baskın yapıldıktan bir hafta sonra Arnavutluk, Avrupa Birliğine tam aday olarak kabul edilmiştir.
Lazarat'a yolunuz düşerse eğer kahvehaneye gidip Türk kahvesi sipariş edebilirsiniz. Bunun Lazarat'a özgü yanı ise kahvenin rakı ile sunulmasıdır.
Ayrıca Lazaratlılar, 'her yıl, bir sonraki ekimin biteceğini bilerek son ekimi yaptıklarını' söylerlermiş. Sanırım mottoları öleceğini bile bile yaşamak.
ben devletin yerinde olsaydım kenevir üretimine tam destek verirdim.