Doğru zamanda ağızdan çıkmayan kelimelerin, sonradan içimizi kemirmekle kalmayıp, bilumum sindirim sistemimizi altüst etmesi durumunu hepimiz biliyor ve hala o cümleleri ağzımızdan taze taze dökemiyoruz.
Söylesen dil yarası, söylemesen karın ağrısı... Bu da bizim hikayemiz işte...🙄
Kitap okumak, çok beceremeseniz de yazmaya çalışmak. Kendi kendinize özlü sözler üretmek. Ve hatta dilekçe yazmak. Sözlük okumak. Fırsat buldukça bi duruşmayı ya da tartışma programlarını izlemek. Hazırcevaplık seviyenizi hiç tahmin etmeyeceğiniz şekilde yükseltip ani tartışmalarda altta kalmamanızı sağlıyor. Ancak bazı durumlarda dilinizin beyninizden daha hızlı çalışıp geri dönüşü olmayan laflar sarf etmenize sebep olabilir. Öyle ki artık o tartıştığınız kişiyle birbirinizin yüzüne bakamayacak hale gelirsiniz. Ama her lafa verecek bi cevabınızın olması muhteşem bi duygu azizim :) İçinizde kalmasın. Sonra şişiyo, ur yapıyo.