İnsanlık hâlidir; kimi zaman yapmamız gereken bir ton iş olmasına rağmen kendimizi bunları gerçekleştirebilecek kadar enerjik hissetmeyiz, hatta tüm gün boyunca yatağın içinde kalmak isteriz...
İnsanlık hâlidir; kimi zaman yapmamız gereken bir ton iş olmasına rağmen kendimizi bunları gerçekleştirebilecek kadar enerjik hissetmeyiz, hatta tüm gün boyunca yatağın içinde kalmak isteriz...
Bütün bir gün ayılamadığımızda, akşam içilen içkinin etkisinden kurtulamadığımızda, önemli bir iş için uykusuz kalmamız gerektiğinde ya da konsantrasyon eksikliği yaşadığımızda hemen kahveye sarılırız. Ancak kafein, aslında zannettiğimiz kadar etkili bir uyarıcı değildir ve gösterdiği yan etkiler sebebiyle çok fazla tüketilmesi sakıncalıdır.
Uykumuzu iyi aldığımız günlerde dâhi öğleden sonraları vücudumuz dinlenme ihtiyacı hisseder ve gücümüzü tekrar toplamak için kısa bir şekerlemeye ihtiyaç duyarız. Bu noktada enerjimizi toplamak ve işimize odaklanmak için çareyi kahve içmekte buluruz; ancak, bu saatlerde içtiğimiz kahve faydadan çok zarar getirir. Çünkü öğleden sonra içilen kahve, o gece iyi bir uyku çekme ihtimâlimizi de azaltır ve ertesi gün aynı saatlerde kahveye ihtiyaç duymamıza sebep olur. Bu şekilde kendimize sonu gelmez bir kısır döngü yaratmış oluruz.
Elbette var. Geçtiğimiz günlerde Georgia Üniversitesi'nden Patrick O’Connor ve Derek Randolph tarafından yürütülen bir çalışma, öğleden sonraları yapılacak 10 dakikalık bir yürüyüşün ya da merdiven inip çıkmanın 50 miligram kafein tüketmekten çok daha faydalı ve etkili olduğunu ortaya koymuştur.
Randolph ve O’Connor'ın bulmak istediği, tüketilen 50 mg kafeinin (bir fincan kahve) mi, yoksa 10 dakikalık fiziksel egzersizin mi uyanlıklığı ve konsantrasyonu daha çok arttıracağıydı. Ulaşılan sonuçlar, orta ağırlıkta 10 dakika süresince gerçekleştirilen egzersizin, haftada 45 saatten daha az uyuyan yetişkinlerde bedensel ve zihinsel enerjiyi kahveden çok daha başarılı bir biçimde arttığını ortaya koydu.
Kahve içmenin üzerinizde yarattığı hissin aynısını, hatta belki de daha fazlasını yaratabilecek başka bir şey daha var: dans etmek! Eğer evden çalışan ya da öğle aralarında uygun bir ortam yakalayabilen şanslı insanlardansanız, hareketli bir müzik eşliğinde 10-15 dakika boyunca dans etmek hem ayılmanızı ve işinize daha büyük bir enerjiyle dönmenizi sağlayacak, hem de iyi hissetmenizi sağlayacak nörotransmiterlerin salınımını arttıracaktır.
Yoğun alkol tüketimi, ertesi gün düşük bir zihinsel ve fiziksel enerjiye sahip olmamıza sebep olduğu için düzenli alkol tüketiminden kaçınmamız oldukça önemli. Bunun yanı sıra bol su tüketmek ve şekerli besinler tüketmekten kaçınmak da gereksiz bitkinlik yaşamanın önüne geçmek için şart. Elbette söz konusu bitkinlik çok aşırıysa ve hayatınızın geneline yayılıyorsa bunun başka bir hastalığın semptomu olmadığından emin olmak için doktorunuzu ziyaret etmeniz faydalı olacaktır.
Pek çoğumuzun işi 10 dakika ara veremeyecek kadar yoğun değildir ancak çok meşgul olan insanlar için de çeşitli yöntemler mevcut. Özellikle çalışılan ortamın aydınlık olması, bilişsel beceri gerektiren işlerin yapılması, eğer mümkünse çalışırken hareketli ve neşeli müziklerin dinlenmesi ve en azından kısa bir süre için de olsa masanın başından kalkılıp konsantrasyonun tekrar tekrar sağlanması, gün içindeki zihinsel enerjimizi ve konsantrasyonumuzu korumak için dikkat edilmesi gereken noktalardır.
Gün içinde yorgunluk çekiyorsam gider yüzümü yıkar, kahvemi doldurur. Sigaramı yakar eve gideceğim zamanı hesaplarım. Net
Ofisinizdeki masaya çıkıp aşağıdaki şarkı eşliğinde dikkat çekmeden dilediğince dans edebilirsiniz.... https://www.youtube.com/watch?v=Gs069dndIYk