“Boğaziçi'nde başka şeyler de öğrendim. Son yıllarda fark ettim bunu. Mesela ne zaman gazete yazılarında, orda burada, özgürlük, demokrasi, eşitlik, ifade özgürlüğü, çeşitlilik falan gibi kavramlardan bahsetsem, dönüp dolaşıp elimde olmadan Boğaziçi yıllarımdan örnek veriyorum.
Çünkü özgürlük, farklılıklara saygı, tahammül, hoşgörü filan. Böyle klişeleşmiş ama o kadar klişe olmasına rağmen maalesef bizim ülkemizde bir arpa boyu yol gitmemiş.
Hatta arpa boyu arpa boyu biraz geriye gitmekte olan bazı kavramların, hakiki olarak, pratikte Boğaziçi öğrencileri tarafından yaşandığını ve uygulandığını çok iyi biliyorum.
Bu bütün Türkiye'nin bir Boğaziçi olması hayalini gerçekleştirmek için, kimimiz icat yapabiliriz, kimimiz espri yapabiliriz, yeter ki bizim dengemizi bozmasınlar.
Burada hemen Turgut Uyar şiirini haddim olmayarak biraz araklamak istiyorum. Boğaziçi'ni tanımlamak için bence çok uygun bir şiir.
Boğaziçi bence herkesin birbirinin, alının al, morunun mor, tanrısının amenna büyük, şiirinin adam akıllı şiir olduğuna saygı duyduğu bir yerdir.
Yine aynı şiirdeki gibi pırıl pırıl bir denize karşı diz boyu sulara yan gelmiş insanlar herkese iyi niyetle gülümser. Kimse birbiriyle dövüşemez. Bizler tam kendimize göre tam dünyaya göreyizdir. Ama bizim dengemizi bozmayınız.”
Avrupa Yakası izliyoruz ailece. Karantina günlerinde döne döne izledik. Gençliğimizi, yaşarken farkında olmadığımız özgürlüklerimizi, bambaşka bir Türkiye'yi izledik. Özledik.
Yürü be Gülse:)
Hürriyet gazetesi 2019 da onlarca çalışanını nedensiz yere mektup yollayarak kovduğunda bu kadın şak diye istifa etmişti. Öyle boş insan değil yani. Şuraya yazalım da dursun.