Gülşah Elikbank Yazio: Unutmak da Sevdaya Dâhil

Uzun ve yorucu yolların sonunda varacağımız kapı hep aynıdır; yalnızlık...

Bunca kalabalığın ve şatafatın içinde insan yapayalnız bir varlıktır.

Öleceği bilgisiyle lanetlenen insan, belki de bu nedenle en çok hatıralarına sarılır. Sanki ne kadar çok anı sığdırabilirse koynuna o kadar çok hatırlanacaktır. Unutmak bu nedenle güçtür. Hatıraları en diri tutan şeyse, aşktır. Bir aşkın elinin, teninin değdiği her anı, belleğe unutulmamak üzere işlenmiştir.

Çünkü aynı zamanda dünyaya kafa tutmanın da bir yoludur; aşk.

Bir kere sevdaya tutuldu mu insan; iflah olmaz. Sevmek hastalığına tutulan bir yürek, unutmanın sınavında sınıfta kalır her daim. Ben seni unutmak için sevmedim, diyen şarkılar bundan dokunur kalbimize inceden bir sızıyla. İnsan kendi acınası yalnızlığını bir an unutmak için sever. Kollarını bir başkasına dolayıp hayata daha sıkı tutunmak, belki de dünya denen bu uçurumdan düşmemek içindir...

Aşk, hayatın şiiri, en vurucu dizesidir!

Seni unutmaya çalışmak, en fazla sana benzeyen bir şiir okuyana kadar; derken şair, bu dinmez sancıyı işaret etmiştir. Aşk çok kısa, unutmak çok uzun; diye haykıran bir başka şaire seslenerek belki de. Aşk; hayatın şiirini içinde duymaktır ve o şiirin en vurucu dizesi olmaktır. İçimizdeki farklı seslere, renklere, iklimlere yer açmaktır; sevmek. Bir bakıma tamamlanmaktır. İnsan dünyaya yarım yamalak gelir.

Kalbimizdeki hiç kapanmayan o boşluk duygusu bundandır.

O koyu boşluk asla kendiliğinden kapanmaz. Şan, şöhret, para, alkışlar; hiçbiri kâr etmez içimizdeki derin uçuruma… İnsan ancak bir başkasıyla bütünlenebilir. Dahası kendini en iyi bir başkasının göz bebeklerinde gerçek haliyle görebilir. Sevdalının gözlerine uzun uzun bakmak bundandır.

Aşk dönüşmektir!

Ama hiçbir mucize kolay gerçekleşmez. Âşık olmak bazen dilsiz acılara da razı olmayı gerektirir. Sevmeyi bilen bir kalp unutma konusunda aynı yeteneğe sahip midir, peki? Unutmanın aşık olunan kişiyle pek de bir bağı yoktur üstelik, hatırlamak istediğimiz sevdalımız değildir; onun yanında dönüştüğümüz kişidir. Aşk; dönüşmektir ve insan kendini ancak tutkularına sarılarak yeniden yıkıp inşa edebilir. Bu bir bakıma, yeniden doğmaktır. Ölümün suratına atılan afili bir tokattır. Yaşamın fırtınasından sırılsıklam ama sağ salim çıkmaktır.

İnsan gerçek benliğini bulmak için önce onu unutmak zorundadır ve bunu yalnızca aşk başarabilir.

Dünya sevgilinin yanındayken daha güzel gözükür, her derdin bir devası var gibidir. Yoksa da insan bir şövalye gibi evrenin karanlık tarafıyla savaşacak kadar güçlüdür o tutkunun pençesindeyken. İşte insan bu gücü, bu büyüyü unutmak istemez aslında.

Yine de tüm bunlara rağmen, bir sabah uyanırsınız ve kalbinizdeki sızı dinmiştir.

Aşk nasıl ki size fikrinizi sormadan, aniden başlarsa öyle aniden de biter, emek verilmezse. Her biten aşk, sahibine daha önce hiç duymadığı bir şarkı mırıldanır. İşte aşktan geriye bir tek o şarkı kalır... Bazen o şarkı, meşhur bir şiirden hançer gibi bir dize saplar kalbinize; bence şimdi sen de herkes gibisin… O zaman anlarsınız; unutmak da sevdaya dâhildir, vakti gelince gitmek de.

Popüler İçerikler

Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi