Gülşah Elikbank Yazio: Sıradanlığın Zulmü Var Bu Topraklarda

Patronun köle gibi çalışmanı ister. Ailen, onların istediği gibi biri olmanı. Sevgilin ise sürekli değişmeni ister. Kimse olduğun gibi görmek istemez seni. Herkes kendi icat ettiği gibi bakar sana. Sonuç olarak bambaşka bir insan olursun, demişti Aziz Nesin.

Ne kadar haklı değil mi? Hepimiz biricik özelliklere sahipken sıradanlığın zulmüne uğruyoruz. Peki ama neden kendimiz olamıyoruz? Neden dünya buna izin vermiyor? Yönetilmesi kolay olan, aynı olandır çünkü. Tek tip, tahmin edilebilir, parlak, gösterişli ama içi boş. İçi doldukça alıp bir yerden bir yere koymak zor olur ne de olsa.

Fakat kendiniz olarak nefes alamadığınız yerlerde uzun süre kalamazsınız.

Kalırsanız, kendinize saygınızı kaybedersiniz. Dünyanın sizden istediği de budur. İradenizi ona teslim etmenizi, aklınızı kiraya vermenizi, ruhunuzu üç kuruşa satmanızı ister. Karşılığında size kabullenme, sevgi önerdiğini söyler ama bu düpedüz yalandır. Gerçek sevgi bu değildir. Bana ne zaman aşkın tanımını sorsalar, birbirine ilham vermektir, derim. Olabileceğiniz kişi olmanız konusunda sizi yüreklendirmesi gerekir aşkınızın. Don Kişot’un yel değirmenlerine kılıç çekmesi bundandır. Birçokları için deli diye nitelendirebilecek adam, dünyaya ilham vermiş, örnek olmuştur.

Kendi olmayı göze alan insan, yalnız kalmayı da göze almalıdır. Hatta arkasından deli denmesini de. Bizde sevilmez böyle insanlar, sürünün dışına çıkarsanız, sizi takip edenler olabilir ve bu tehlikelidir. Edebiyat yapmak, küçümsenir. Birine yalancı denmek istenirse, tiyatro oynuyor, diye ötelenir. Felsefe yapmak; bu hepten beter bir şeydir. Deli ile filozof bu memlekette eş anlamlıdır.

Lakin globalleşen dünya değişmek zorunda. Şimdi bir yol ayrımındayız. Korona günleri bu ayrımı keskinleştirdi. Birileri sizden evlerinize kapanmanızı ve dört duvar arasında çılgınlar gibi tüketmenizi istiyor. Dünyanın kontrolü zorlaştı… Nasıl ki ebeveynler başa çıkamadıkları çocuklarını odalarına kapatıp çözüm ararlarsa, dünya da bunu yapıyor. İmajlar evreni başımıza çökmüşe benziyor. Şimdi yeni bir söylem, yeni araçlar ve inanışlar gerek bize. Çok yakında bunlar bize servis edilecektir elbette. Asıl soru şu: Siz bu servis edileni yiyecek misiniz?

Bugünlerde yeni bir roman üzerine çalışıyorum.

Bir bilim kurgu. Haliyle evrenin mekanizması, insanın yaratılış fıtratı (varsa, elbette), uzayın sonsuzluğu ve yaşanabilecek olasılıklar üzerine kafa yoruyorum. Milyarlarca yıldır var olan bu evren belki de aslında henüz bir bebek. İnsanlık da öyle. Biz zihinsel evrimini tamamlayamamış müthiş potansiyelleriz. İçinde bulunduğumuz derin kırılma bize bunu işaret ediyor. Başka gezegenlerde yaşam olma ihtimali bizi kendi dar sınırlarımızdan çıkmaya zorluyor. Bu kimileri için çok korkutucu. Evrendeki tek akıllı, düşünen varlıklar biz değilsek; rekabet artıyor demektir. Ama ya rekabet etmek zorunda değilsek. İş birliği imkânı varsa… Neden hep aklımız şiddeti seçiyor? Bir şeylerin değişme vakti gelmedi mi?

Kendimiz olma zamanı gelip kapıyı çaldı. Siz şuna karar verin: Değişim kapınızı çaldığında, evde olacak mısınız?

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
YORUMLAR
14.10.2020

Yalnızca boş zamanlarımda evde kolay iş yapmaktan 18000 $ 'ın üzerinde para kazanıyorum. Ben bir öğrenciyim ve sadece bu işi gündde 3 saat yaparak, geçen ay bu işten 21538 dolar aldım. Çok iyi iş ve para kazanmak harika. Herkes sadece buradaki ayrıntıları takip ederek bu işi alıp para kazanmaya başlayabilir .. ........................>>>>>>>>>>>>>>>>> D­­o­uCa­­­s­h.C­­­OM

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ