Yeri geldiğinde bir kılıçtan daha keskin, bir hükümdardan daha adaletlidir. Tıpkı vicdan gibi, sanat da rahatsız edicidir özünde, huzur kaçırandır, gerçeği işaret edip yalanları ortaya serendir. Tüm bunlar sayesinde edindiği güçle, iyileştirendir. Ana rahminden bilinmez bir dünyanın içine düşüveren insan için, karanlığı aydınlatandır. İnsanın kusurlu hamurunu yeniden karan, ona bu çetin sınavda yol gösterendir. Bu özelliğiyle sanat, ilahidir. Yüzyılları aşmayı başarmış bir sanat eseriyle göz göze geldiğimizde ya da melodileri ruhumuzdan içeri süzüldüğünde hissettiğimiz o derin ürperti bu yüzdendir.
Usta yazar Irvin Yalom, ancak yaralanmış bir şifacı gerçekten şifa verebilir, der. Dünya ağrısını kalbinde hisseden ve bu sancıdan kurtulmak için sanatın kucaklayıcı varlığına sığınan insan, fark yaratabilir ancak. Önce kendi içindeki savaşı kazanıp, sonra bir başkasına savaş yaralarını göstererek yol açabilir insan. Belki de kendi zaafını bir başkasına gösterebildiğinde, güçleniyordur kişinin yüreği, kim bilir. Açığa vurulabilmiş bir yara, iyileşebilir de. Acının da bir hafızası var. Kuşaklar arası aktarımı, onunla baş edebilmek için farklı bir yol sunabilir bize. Sanat, zamanı aşandır. Geleceği kurmak için hayalleri ete kemiğe büründürendir.