Gülşah Elikbank Yazio: Kendinizi ve Acınızı Dönüştürmek Elinizde

İnsan, kendi çizilmiş sınırları içinde, günden güne kalbindeki genişlemeyle, bilindik yolları aşmak istiyor. İçindeki potansiyel, dünyanın ondan beklediğinden çok daha fazla ne de olsa. İnsan, bilendir çünkü. Hem var olduğunu bilen, hem de öleceğini bilen… Bildikleriyle baş etmek o kadar kolay değildir. Sanat, bu sarsıcı gerçekle yüzleşmenin, gerektiğinde çarpışmanın yegâne yoludur.

Dünyaya çırılçıplak gelen insanın kuşanabildiği tek şeydir aslında sanat.

Yeri geldiğinde bir kılıçtan daha keskin, bir hükümdardan daha adaletlidir. Tıpkı vicdan gibi, sanat da rahatsız edicidir özünde, huzur kaçırandır, gerçeği işaret edip yalanları ortaya serendir. Tüm bunlar sayesinde edindiği güçle, iyileştirendir. Ana rahminden bilinmez bir dünyanın içine düşüveren insan için, karanlığı aydınlatandır. İnsanın kusurlu hamurunu yeniden karan, ona bu çetin sınavda yol gösterendir. Bu özelliğiyle sanat, ilahidir. Yüzyılları aşmayı başarmış bir sanat eseriyle göz göze geldiğimizde ya da melodileri ruhumuzdan içeri süzüldüğünde hissettiğimiz o derin ürperti bu yüzdendir.

Usta yazar Irvin Yalom, ancak yaralanmış bir şifacı gerçekten şifa verebilir, der. Dünya ağrısını kalbinde hisseden ve bu sancıdan kurtulmak için sanatın kucaklayıcı varlığına sığınan insan, fark yaratabilir ancak. Önce kendi içindeki savaşı kazanıp, sonra bir başkasına savaş yaralarını göstererek yol açabilir insan. Belki de kendi zaafını bir başkasına gösterebildiğinde, güçleniyordur kişinin yüreği, kim bilir. Açığa vurulabilmiş bir yara, iyileşebilir de. Acının da bir hafızası var. Kuşaklar arası aktarımı, onunla baş edebilmek için farklı bir yol sunabilir bize. Sanat, zamanı aşandır. Geleceği kurmak için hayalleri ete kemiğe büründürendir.

Bana sorarsanız sanat, yaşamın tesellisidir. Var olmanın dayanılmaz ağırlığı altında kalan insanı oradan çekip çıkarandır. Bir başkasının kalp atışını kendi yüreğinde duyumsamaktır.

Acını sanata dönüştür, cümlesini ilk duyduğumda yazdığım bunca romanla aslında ne yapmaya çalıştığımı ilk kez derinden hissettim. Yazdığım her roman, önce beni dönüştürdü. Dönüştüğüm insanı, her yeni adımda daha çok sevmeye başladım. Önce kendi kusurlarımı, hatalarımı anladım, sonra dünyanınkileri… Kimsenin kimseden bir farkı olmadığını, kalbi kırık tek çocuğun ben olmadığımı, kahramanların yalnızca doğru zamanda harekete geçmeyi bilenler arasından çıkabileceğini öğrendim ve öğrenmenin yaşamım son bulmadan bitmeyeceğini de… Zamanın insanın eseri ama insanın zamanın esiri olduğunu da öğrendim. Esareti bitirenin sanat olduğunu duyumsadım, dünyaya yeniden inandım. Bu yolda özellikle çocukları kapsayan bir Avrupa Birliği projesi geliştirdim. Bu proje için, benim gibi bu inanca tutunan insanlarla karşılaştım. Misal, sergisine Yara ismini vermiş çağdaş sanatın tüm olanaklarını serlerinde kullanan ve “Sanat, acının tarihidir.”, diyecek kadar kendi yaralarından beslenen Ressam Barış Cihanoğlu ile karşılaştım. Hiçbir karşılaşma nasıl tesadüf değilse, daha ilk eseriyle göz göze geldiğimde neden onun atölyesinde olduğumu kavradım. Kendi varlığını bile sorgular hale gelmiş bir adamın resimle, heykelle, renkler ve onların öyküsüyle yaşama tutunmasının hikayesini dinledim ondan.

Keza geçen hafta Summart’ta gezdiğim Wenda Koyuncu küratörlüğünde, Doğukan Çiğdem’in “Taş, Hayvan, İnsan” adlı ilham veren sergisini adımlarken de aynı duyguya kapıldım.

İlk insandan, ilk oluşan toplumdan bu yana aslında aynı hafızayı, bilinci paylaştığımız düşünülürse henüz insanlık doğum sancısını tamamlamadı bile. İçinde yaşadığımız bu tuhaf zamanlar onun sancısı. Sanat bu sancıyı ortaya çıkarıp hissedilir kılıyor ve böylece tedavi de mümkün hale geliyor. Sanat, inanmaktır çünkü. İnananlar ve inanmayanlar arasında derin bir fark vardır, tıpkı karanlıkla aydınlığın arasındaki gibi. Arayışı, aldanışı, uyumsuzluğu hiç bitmeyenlerin tarafıdır, sanat… Size böylesi ilham verecek, düşündürecek, fikirlerinizi tetikleyecek yenilikçi isimleri keşfetmenizi öneririm. Aynı çağı paylaşmaktan keyif aldığım sanatçılar bulduğum zaman çok mutlu oluyorum, iyi ki varlar.

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı