Her gün başka bir kadın cinayetiyle uyanan ülkemizde, bir insanın yakılması sosyal medyada ses getirdiyse de, biliyoruz ki üç güne kalmaz herkes bunu unutmuş olacak. Haklılar da… İnsan zihni bu kadar acıyla baş edemez, unutmak zorunda. Bu topraklarda çok fazla acı birikti, artık hep birlikte altında kalıyoruz bu kederin.
İnsan evrimsel sürecinde birçok özelliğini hâlâ eski atalarının alışkanlıkları ile sürdürüyor. Örneğin karanlık bizim için hala pek hoş değil, çünkü atalarımız karanlıkta av haline gelir, yabani hayvanların saldırısına uğrardı. Kolektif bilinçaltından bize geçen bu korku, modern şehirlerde de aydınlık yaşamlar sürmemize neden oluyor. İnsanların algılarını eğitim düzeyleri belirliyor. Fakat eğitim sadece okulda öğrendiklerimizden oluşmuyor. Hele ki bir çocuk için daha çok gördüklerinden ve işittiklerinden oluşuyor. Büyürken, ilkel atalarının etkisini üzerinde taşıyan bir şiddet ortamında yetişmiş bir çocuk bunu doğal yaşamın bir parçası sanmaya devam ediyor.
İnsan zihni, modernleşmenin hızına uyum sağlamakta çok da başarılı değil. Sürüngen beynimizin etkisi hiç beklenmedik anlarda kontrolü ele geçirebiliyor. Bu nedenle çok uygar olduğunu düşündüğünüz bir adam, trafikte birden canavarlaşabiliyor. Kendisi bile o öfke anında zihninde neler olduğunun farkında olmuyor. Farkında olmak için, duyarlılık gerekiyor, umursamak gerekiyor. İşte bu da diğer varlıkları sevmekten geçiyor.
Fakat hep söylüyorum, daha kendini sevmeyen, sevmeye değer görmeyen biri, bir başkasının yaşam hakkını nasıl savunacak ki? Neden bir diğerinin aldığı nefesi umursayacak? O henüz ilkel atalarının izinde, yaşamak için öldürmesi gerektiğini düşünüyor. Dünyanın yeni gerçekleri ile algısı henüz tanışmamış. O yüzden hep, insanlar aynı düzeyde evrimleşmiyor, derim.
Aşkla ilgili ne zaman bir yazı yazsam, beğeniler kadar eleştiriler de geliyor. Geneli de şunu söylüyor: “Ülkenin bu kadar büyük dertleri var, sen de tutmuş aşktan, sevgiden söz ediyorsun.” Ben de diyorum ki, bundan büyük dert yok, arkadaşım. Sevmeyi öğrenmemiş, yaşamamış, tenine şiddet değmiş, ruhu eziyet çekmiş her çocuk potansiyel bir zalimdir. Evlerin içi, anne baba arasındaki şefkat, evlada gösterilen merhamet, ilgi; bunların hepsi bir bireyin kim olacağıyla alakalı. Dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz. İçimiz şiddet, yalnızlık, kin duygusuyla doluysa; her yanı böyle sanabiliriz. Duygularımız körleşebilir. İşte bu sevgisiz ortam, bir canavarın yetişmesi için gereken ortamdır.
Bilgide yanlışlık var, Aylin “eski sevgilisi” tarafından değil evine gelen biri tarafından öldürüldü. Aralarında bir ilişki yoktu