Gülşah Elikbank Yazio: Dünyanın Bir Ütopyaya Gerçekten İhtiyacı Var mı?

Yeni bir dünya ancak yeni bir dille, farklı bir söylemle mümkün. İnsanın değişimi bugünden yarına olacak kısa bir evrim değil elbette. Bize yüzyıllarca sürmüş gelen insanlık tarihi evrenin yaşıyla kıyaslandığında henüz bebeklik dönemini

yaşıyor. Kısacası henüz çok yolumuz var. Bu yolu nasıl yürüyeceğimiz ise her şeyi değiştirecek. Bugüne kadar çok da başarılı bir yolculuk yaptığımız da söylenemez. Dünya çapında sıcak savaş yaşamayan ilk nesil bu yüzyıla ait ne de olsa. Ben her zaman çıkış yolunun sanattan geçtiğini söyleyenlerdenim. Hayatın anlamsızlığını aşıp insanın kendi görkemine yakışan bir role bürünmesi için gereke cüret sanatın içinde gizli. Her insanın içinde bir sanatçı yaşıyor olabilir fakat gerçek sanatçılar yaratmaya, üretmeye ve bunu paylaşmaya cüret edenlerdir. Sanat bir cesaret işidir, kendini aşmanın etkin bir yoludur.

İşte tüm bunları düşünürken Dünya Barış Gününde, Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde harika bir konserde buldum kendimi.

Piyanist Dengin Ceyhan’ın notaları dikkatimi ilk kez Pentagram yorumlarıyla çekmişti ama kendisinin iyi bir Chopin yorumcusu olduğunu da kısa sürede fark ettim. Hal böyle olunca konseri kaçırmak olmazdı. Üstelik açık havada gerçekleşen, İstanbul’un yıldızları altındaki konserde iddialı iki sürpriz de bizleri bekliyordu. Metallica ve Rammstein’dan birer parçayı da piyanonun ilhamıyla birleştirmişti Dengin Ceyhan. 

Rock ve metal müziğin piyano tuşlarına yansımasını dinlerken, ekrandan yansıyan sanatçının seçtiği bazen hüzünlü bazen hırçın görseller bizi bambaşka yerlere sürüklüyordu. Ben yazı derslerime başlarken hep, yazarlar yazarlardan çıkar, derim. Bir sanatçıyı iyi yapan kendinden önceki kuşakları iyi bilmesi, sindirmesi ve onların ışığını biraz daha öteye taşımasıdır. Belli ki Dengin Ceyhan da bunun farkında olanlardandı. Kendisini daha birçok farklı yorum ve coşkulu gösteriyle dinleyeceğimizi düşündüm o gece… Sanatın her disiplini bir diğerini besler. Bu nedenle benim için müzik, edebiyattan ayrı düşünülemez. Bu doksan dakikalık konserde içimden taşan kelimeler de bunun ispatı gibiydi. Siz de yaşam coşkunuzu yitirdiğinizde, kendinize bir iyilik yapın ve bir konsere gidin…

Söz yeni bir dünyadan açılmışken, hiç düşündünüz mü; neden insanlığa dair hiçbir ütopya gerçeğe yaklaşamıyor?

Çünkü herkesin zihninde kendi benliğine uygun bir ütopya var. Oysa bir düşün gerçekleşmesi için ortak bir hayalden beslenmesi gerekir. İnsanlık henüz neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda bile uzlaşamadığı için hiçbir ütopya sahicilik taşımıyor. Belki de bu sebeple artık düşler değil kabuslar gündemde. Sinema ilhamını distopyalardan almaya, seyirci beyaz perdede bu karanlık hikayeleri istemeye başladı. Fakat ben şunu savunuyorum; karanlık buradaysa aydınlık da buralarda bir yerde olmalı. Cehennem buradaysa, cennet de yakınlarda olmalı. Kim bilir, farklı yöne gitmek için önce karanlığın içinden geçmek gerekiyordur. Distopyalar bunun için gerekli insanlığa. Ters yöne gitmeden önce, olabilecek en kötü gerçeklikleri anlamak için…Biz de buradan yola çıkarak bir film festivali tasarladık.

10 – 12 Aralık 2021 tarihleri arasında ilk kez gerçekleştirilecek olan Uluslararası Distopya Film Festivali, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla ve Üsküdar Belediyesi iş birliğiyle Uluslararası Bağımsız Sinema ve Sanat Derneği tarafından İstanbul’da düzenlenecek.

Festival kapsamında distopya türünde ulusal ve uluslararası filmlerden oluşan “Uzun Metraj Film Seçkisi”, “Uluslararası Kısa Film Yarışması” ve “Ulusal Kısa Film Senaryo Yarışması” gerçekleştirilecek. Festival, distopya türüne dikkat çekmek, ülke sinemamız içerisinde distopya film üretimini arttırmak, tür çeşitliliğini dengelemek ve çağı yakalayan yenilikçi filmlere fırsat eşitliği yaratmak amaçlarıyla yapılacak.

Teknolojik gelişmelerin her geçen gün arttığı çağımızda geleceğin öngörüsünü sunan ve bilimsel gelişmelere zemin hazırlayan bu özel tür, çağın ötesinde vizyonuyla distopya türündeki filmlere daha çok alan açılmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkarıyor aslında. Uluslararası Distopya Film Festivali’nde distopya kavramı disiplinlerarası bir çerçevede dünyanın en prestijli üniversitelerinden akademisyenlerin yer alacağı paneller dizinde kuramsal olarak ele alınacak. Festivalin teknoloji bölümünde ise yapay zeka ve yeni teknolojik gelişmelere yer verilecek. Festival Direktörlüğü’nü yönetmen Hatice AŞKIN’ın, Sanat Yönetmenliği’ni ise bilim kurgu eserler üreten bir yazar olarak benim üstlendiğim Uluslararası Distopya Film Festivali’ne başvurular web sitesi üzerinden gerçekleştirilecek. Dilerim bu festivalle, distopya türünde yeni eserler sinemamıza kazandırılır ve bu karanlığın içinden nasıl çıkacağımızı hep beraber düşünüp, ortak bir ütopya hayali etrafında birleşmemizin yolu açılır.

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı