Gülşah Elikbank Yazio: Dracula’nın Bir Prens Olduğunu Biliyor muydunuz?

Yıl henüz 2004… İstanbul’dan Bükreş’e yönetimini üstlendiğim grup otellerden birinin açılışı için gitmiştim. Romanya henüz bir Avrupa Birliği ülkesi değil ve komünizmin soğuk etkileri halen görülüyor ülkede. Bize ülkeyi anlatan rehberimiz, gelmişken mutlaka Transilvanya’ya geçmemiz gerektiğini söylüyor. Vaktimiz de olunca, atlayıp arabaya Bükreş’ten iki saat süren bu yolculuğa çıkıyoruz. O zaman bu yolculuğun hayatımı tamamen değiştireceğini bilmiyorum elbette...

Sizin de olur mu böyle? Her şey bir tesadüf gibi yaşanır ama geriye dönüp bakınca, hiçbir şeyin tesadüfen yaşanmadığını anlar, evrenin görkemi karşısında nefesinizi tutarsınız hani.

Benim tam da böyle oldu. Hollywood yapımı Dracula Şatosunu merakla gezerken, rehberimiz Dracula’nın aslında bir vampir değil, 15. yüzyılın en önemli prenslerinden biri olduğunu ve aslında bu şatoda değil, Targovişte’de ürkütücü başka bir şatoda yaşadığını söyledi. Benim dışımda kimsenin dikkatini çekmedi bu detay. Herkes gününe olağan seyrinde devam etti. Fakat ben, nasıl olur da Dracula’yı sadece Bram Stoker’in romanındaki ya da meşhur filmlerdeki gibi bir vampir olarak bilebiliriz, sorusuna takılıp kaldım.

Bu bir haksızlık değil miydi? İyi de o zaman kimdi bu adam? Nasıl bir prense vampir yakıştırması yapılırdı? Osmanlı arşivlerine Kazıklı Voyvoda olarak geçen adamın da aynı kişi yani Vlad Tepeş, 3.Eflak prensi olduğunu öğrenince; beni artık kimse durduramazdı. Ülkeye, işimin başına dönmüştüm ama aklım, fikrim Transilvanya’da kalmıştı. 

Bazı hikayeler anlatılmak ve duyulmak için sahibini bekler. Benim öyküm böyle oldu işte. Yazarlık mesleği ile en ufak bir alakam yokken, bir gün bu adamın gerçek hikayesini insanlara anlatacağıma kendime söz verdim ve bu sözü, bu geziden tam 10 yıl sonra tuttum.

Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayınlanan Yalancılar ve Sevgililer romanım, sizlere bir prensin hikayesini, onun vampire benzetilen yaşamını anlatıyor.

İşin daha ilginç yanı, birçok insanın Dracula’nın Fatih Sultan Mehmet ile çocukluk arkadaşı olduğunu benim romanımla öğrenmesi oldu. Bu bilginin bunca zaman gizli kalması ne tuhaftı. İkisinin ortak çocukluk geçmişini araştırırken benzer yaraları olduğunu keşfetmiştim. Sevgisiz ve korku dolu bir çocukluk… Bu korkulu zamanları birlikte atlatmışlar, belki birbirlerine destek bile olmuşlardı ama sonra yollar onları ayırdı. Biri Cihan Padişahıydı, diğeri ona vergi ödemesi gereken bir Voyvoda. Oysa bu iki adam birbirlerine öyle benziyorlardı ki düşmanlıkları da dostlukları gibi şiddetli olacaktı. 

Yıllar önce, neden ya da kimden bu kadar korkmuş ki bu adam, diye düşündürerek beni hikayesinin peşine düşüren Vlad, şimdi de bir yapım şirketinin dikkatini çekti. İntermedya Yapım şirketi romanımdan uyarlanacak uluslararası bir dizi hazırlığında. Üstelik geçtiğimiz ay Rusya Moskova Üniversitesinde akademik bir makaleye konu oldum romanımla. İçimden bir ses Vlad Tepeş’in yolculuğu daha yeni başlıyor, diyor. Romanı okuduğunuzda, çocuklukta derinden kırılan bir kalbin nelere yol açabileceğini bir kez daha düşüneceksiniz. Ben de Vlad Tepeş’in kanlı öyküsünü anlatmaya devam edeceğim çünkü başka zalimler yetişmesin, istiyorum. 

Kötülük bir seçim mi bir zorunluluk mu bazen? Bu hikayenin içinde bambaşka yanıtlar bulacaksınız. Benim sorularımın birçoğu yanıt buldu ama yolculuk şüphesiz devam ediyor. İFSAK fotoğrafçıları bu yaz romanın geçtiği mekanları fotoğraflayarak bir ilke imza atacak ve döndüklerinde bu geziyi foto-roman olarak bir sergiye dönüştürecekler. Türkiye ve Romanya arasında sanatın farklı disiplinlerini bir gün Dracula ve Fatih Sultan Mehmet’in yan yana getireceğini kim hayal edebilirdi ki? Vlad’ın döktüğü kanları içtiği rivayetlerini dünyaya yayanlar değil elbette… 

Instagram

Twitter

Popüler İçerikler

Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
22.04.2021

He biliyorduk orta birde sosyal bilgiler dersinde öğretirler bunu Eflak prensi kazıklı voyvoda derler balkanlarda

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ