Bu hafta hepimizi sarsan bir intihar haberi okuduk, gencecik bir insan hayatını bir ev ve araba almanın peşinde tüketmek istemediğini söyleyip, yorulduğu için pes etti ve aramızdan ayrılmayı seçti. Camus, insanın ilk yanıt vermesi gereken soru; intihar edip etmeyeceğidir, demişti. Evet, yaşam günden güne daha da zorlaşıyor, nefes alıp vermek bile güç geliyor bazı sabahlar insana. Ne uğruna ne yapıyoruz? Bu soruyu herkes kendisine soruyor. Bazıları yanıtı bulamayacağından emin olduğu için, soruyu yok saymayı öğreniyor o kadar. Fakat Peter Ustinov’un dediği gibi, karamsarlık romantik bir tutku, iyimserlik ise bir görevdir. Bu görevi hepimiz hatırlamalı ve birimiz düştüğünde, diğerini kaldırırken bunu kulağına fısıldamalıyız. Aklın kötümserliğin karşı, iradenin iyimserliğine tutunmalıyız. Başka çıkar yol yok. Karanlık taraf her geçen gün güçleniyor. İnsanlar umudunu kaybettikçe, bireysellik adı altında bencilleştikçe, daha çok kazanmak için bir diğerinin daha az kazanmasına yol açtıkça; dibe batıyoruz.