Gülfem Karaer Yazio: Genç Kadınların Elli Yaşını Geçen Erkekler Üzerindeki Etkileri ve Enflasyon

Bundan yıllar önce, bir boşanma avukatı ile görüşmüştüm. O günlerde, ayrılmak istediğim eski kocam beni ihanetle suçluyordu ve bundan dolayı kendimi mahcup ve mutsuz hissediyordum. Avukatım, ömrünü aile mahkemelerinin koridorlarında geçirmiş bir insandı. Hiç üzülme Gülfem Hanım, demişti. Her hâkim, kırk yaşındaki bir kadının, geçerli sebebi olmadan evliliğini bitirmeyeceğini, hele hele başka bir erkek için düzenini bozmayacağını bilir. Dediği gibi de oldu; hâkim iddialara inanmadı. Bırak inanmamayı, dinlemedi bile…

Bill ve Melinda Gates’in boşanma haberlerini okuyunca, zihnimdeki arşivin 3A (aldatma, ayrılık ve alışılmış düzeni bozma) klasörü yeniden açıldı.

Tarafları tanımam etmem ama son günlerde adet olan şekliyle söylersem, kanıtlayamasam bile bu işin Bill’in başının altından çıktığına, hem de işin içinde genç olmak kaydı şartı ile başka bir kadının olduğuna yemin edebilirim. Çünkü ben de artık hâkimin yaşına geldim ve denklemde genç bir kadın varsa, o evliliğin illaki yıkılacağını öğrenecek kadar yaşadım.

Kendimin de kadın olmasından kaynaklanan hissiyatımı bir kenara bırakıp olaya nesnel olarak bakmayı başardığım bir anda; erkekleri pençesinde kıvrandıran genç kadın merakının aslında genetik kodlarından kaynaklandığını düşünüyorum. Öyle ya… En büyük metropolden, en ücra köye kadar, tarihin bilinen tüm zamanlarında, bir cinsin bütün bireylerini etkileyen bir hadiseyi sadece Kim Kardashian’ın fotoğraflarının yarattığı özenti ile açıklayamayız. İşin içinde daha derin, daha büyük, daha tanrısal bir şeyler olması gerekir. Büyük ihtimalle dünyaya gönderiliş amacı avarelik etmek, savaş çıkarmak ve spermlerini saçmak olan erkek cinsi, DNA’sına kodlanan emirlere uyarak, doğurabilecek kadının peşinden gitmektedir. Bu yüzden karar anında, daima genç olanı seçer. Böyle ısrarla doğurabilecek kadın istediğini görünce, sanırsın ki çocuklara sahip çıkacak. Ne gezer… Daha bir tanesinin bile biberonu doldurmak için gönüllü olarak uyandığı veya nafakayı gününde ödediği görülmemiştir. Aslen Medeni kanunun 2500 sayfa olmasının temelinde de erkeklerin içgüdüleri ile davranışları arasındaki inkâr edilmez tezat yatmaktadır. Ancak bu başka bir yazının konusu olacak kadar geniş bir konudur. O yüzden bırakalım dağınık kalsın, derim…

Gerçekte insan ellisinden önce insan olmaz. Gerçi ben kırk yaşıma geldiğimde bu cümleyi “İnsan kırkından önce insan olmaz” şeklinde söylemiştim ama o fasıl ayrı... Egoların sona erdiği, kişinin kendisiyle ve etrafındaki dünyayla barıştığı, gündelik kaygıların artık önemsenmediği yaş, elli yaştır. Geceler boyu kafanın içinde dönen düşünceler tecrübenin yardımı ile ilk defa mantıklı bir zemine oturur. Sohbetler ve yaşantılar daha önce hiç olmadığı kadar lezzetlenir ve bummm… Adam kalkar, dudaklarını büzerek “ama ben bunu yapamıyorum aşkım” diyen ve XIV. Louis dendiğinde Louis Vuitton’un dedesinden bahsedildiğini zanneden bir yarım akıllının peşine takılıp gider.  Bkz: Yarım akıllı burada henüz akıllanmamış anlamında kullanılmıştır. Çünkü bütün kadınlar gençliklerinde yarım akıllıdır.

Acı veren bir olayın sebeplerini anlamak ayrı, olayın verdiği acıdan kurtulmak ayrıdır.

Bu yüzden, geçenlerde konu hakkında dertleştiğim bir arkadaşıma “Kafamın içinde biriktirdiklerim, tenim yeteri kadar gergin olmadığı için artık bir önem taşımıyor” dedim. Yüzyıl boyunca bir mağarada uyuduktan sonra uyanıp çarşıya inen ve cebindeki para tedavülden kalktığı için ekmek bile alamadan mağarasına dönen yedi uyurlardan biriymişim gibi hissediyorum. Allahtan arkadaşım böyle durumlarda neler söylenmesini gerektiğini bilen bir insandı. “Ama o para o kadar değerlidir ki, an gelir bütün şehri satın alır, diyerek cevap verdi de intihar etmekten son anda kurtuldum. 

Gerçi atalarımız “Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağardı” demişler… Ama biz yine de enseyi karartmayalım; bilginin, tecrübenin, zekanın ve entelektüel birikimin gençliği yeneceği bir anın geleceğine inanalım… Bill yirmilikler ile fink atarken, Sezen Aksu’nun dediği gibi Melinda’nın olgun yaşını kaçırmayacak birilerinin de çıkacağını umut edelim.

Bu arada geride bıraktığımız ramazan ayının kutsiyetine ithafen Müslüman bey kardeşlerime de iki çift lafım var; siz nasıl bir ümmetsiniz ki, Hz. Peygamber’in hayatına bakınca bir tek Aişe’yi görüyorsunuz. Bana ondan daha hayırlı hiçbir şey verilmedi, dediği halde Hz. Hatice’yi örnek alan bir Allah’ın kulu çıkmıyor aranızdan…

Bu arada Hz. Muhammed’in peygamberliğine bundan büyük delil olur mu, onu da bilmiyorum.

Mevzu aslında derin ama ateşte yemeğim var. Kaçtım ben…

(İki bin yirmi bir senesinin beşinci ayının dokuzuncu günü, İstanbul Küçükyalı’da evin salonunda, saat 12:51’de yazıldı. Fonda Kenan Doğulu’dan ‘Var mı sence ihtimal” çalıyordu.)

Gülfem KARAER

Popüler İçerikler

Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
17.09.2021

Çok keyifli bir anlatım olmuş ve tabi ki keyifi köpürtmek için abartılı benzetme ve genellemeler kullanmışsınız. Zevkle okudum 👍🏻

17.09.2021

Aslında ana fikriniz doğru, ama "bütün kadınlar gençliklerinde yarım akıllıdır" ve insan ellisinden önce insan olmaz " ne biçim genellemeler. Kimsenin nasıl bir gelişim gösterdiğini bilemezsiniz. Bazısı on beş yaşında da insan olmuş olabilir. Ve şunu da unutmayın kendinden 30 yaş küçük adamlarla birlikte olan taş gibi, hayat dolu kadınlar da var. Mesele her zaman tenin gerginliği olmayabilir yani : ) Ve en azından daha yirmili yaşlarında olup sizin gibi genellemeler yapmaması gerektiğini öğrenecek kadar "tam" akıllı kadınlar var.

18.09.2021

"Büyük ihtimalle dünyaya gönderiliş amacı avarelik etmek, savaş çıkarmak ve spermlerini saçmak olan erkek cinsi, DNA’sına kodlanan emirlere uyarak, doğurabilecek kadının peşinden gitmektedir" Buradan sonrasını okumadım diyecektim, gene de haksızlık olmasın diye okumak istedim. Sizden ricam lütfen erkekleri anladığınızı sanıp bu konuda yazmayın. Çünkü çevreden, toplum dinamiklerinden bağımsız olarak koskoca bir cinsiyet hakkında atıp tutuyorsunuz. Siz bu konulara 40 yaşınızdan sonra mı kafa yormaya başladınız bilmiyorum ama sizin yarım akıllı olduğunuz yaşlarda bazı erkekler bir çok gerçekle yüzleşerek, bu konulara kafa yorarak yaşamak zorunda kalıyorlar.

18.09.2021

O yüzden en azından o yaşlardaki tasasız halleriniz için şükredin. Yanlış kişiyle birlikte olarak hata yaptınız ama en azından 20 senenizi o hatanın sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalmadan geçirmişsiniz. Ne büyük nimet. Her cinsiyet bunlara sahip olamıyor. Bazıları düğünden üç gün sonra nafakaya mahkum ediliyor mesela. Kadınlara yarım akıllı derken de eminim o yaşlarda erkeklerin "kötülüklerinden" bihaber oldukları için bunu diyorsunuz. Yani onların yanlış tercihleri bile bir noktada bizim suçumuz oluyor. Yazınızda buna benzer taraflı bakış açınızı açık eden bir çok nokta var. Bence bunlara kafa yormak için geç kalmışsınız Gülfem hanım. Daha erken yaşlarda akıllıca davranmak zorundaydınız...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ