Gücüm Nereden Geliyor?

Malcom Gladwell’in meşhur Outliers (Çizginin Dışındakiler) – Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? kitabında başarının formülü olarak 10.000 saat kuralı teorisi verilir. Bu teoriye göre bir alanda uzman olabilmek için üzerinde en az 10.000 saat çalışılmalıdır. Bu teorinin destekleyicileri kadar eleştirenleri de çoktur. Eleştirmenlere göre üzerinde ne kadar çalışırsan çalış asla başarılamayacak şeyler vardır.

Peki, gerçekten herkes her işi yapabilir mi? Herkes her işi öğrenilebilir mi?

Örneğin; 10.000 saat yemek yapmam beni usta bir şef yapar mı? Yoksa tecrübeli bir yemek yapan kadın mı olurum? Belki de bu kuralın işlemesi bağlamla alakalıdır. Yani, yıllarını satranca vermiş 65 yaşındaki bir adamı 9 yaşındaki dahi bir çocuk yenebilir. O adamın ne kadar saat satranç oynadığı elbette önemlidir ancak çocuğun zekâsı tecrübeden bağımsızdır. 

Her insanın bir alma ve verme kabı vardır. Bu kap çalışmayla, pratikle, azimle elbette genişleyebilir. Doğru antrenman, doğru antrenör ve doğru bir programla azmedersem 10.000 saatte çok iyi bir atlet olabilirim. Peki, bu kadar saatimi çok da iyi olmadığım bir konuda kendimi geliştirmeye çalışmakla geçirmek yerine iyi olduğum bir konuya eğilsem daha mantıklı olmaz mı? Belki de bende atlet kumaşı yoktur. Belki de koşmak benim güçlü olduğum bir alan değildir. 

Bizler çocukluğumuzdan itibaren her alanda başarılı olmak üzerine eğitiliyoruz. Hepimizden eşit ölçüde iyi matematik sorusu çözmemiz, eşit ölçüde iyi tarih bilmemiz bekleniyor. Kişisel yeteneklerimizden tamamen bağımsız sınavlarla başarımız ölçülüyor. Son derece başarılı hikâyeler yazan, edebiyatta potansiyeli olan bir çocuğu matematikten 20 net yapamadığı için yolda kaybediyoruz. Aile belki o çocuğa ek matematik dersleri aldırıyor, günde 200 tane matematik sorusu çözdürüyor. Çocuğun sahip olduğu yeteneği de körelip gidiyor. Sözel zekâsı olan bir insanı sayısal alanda zorlayınca da en iyi ihtimalle ortalama bir başarı ortaya çıkıyor. Oysa daha ilkokuldan itibaren çocuklar yeteneklerine göre eğitilse hem daha başarılı hem de daha mutlu olurlar. 

Sadece eğitim alanında da değil, çalışma hayatında da durum çok benzerdir. Bir kurumda çalışan kişilerin her birinin iyi olduğu alan belirlenerek o alanda sorumluluk verilmesi hem kurum için hem de çalışan için çok daha faydalı olur. Prof. Dr. Acar Baltaş'ın çok güzel bir sözü vardır. 'Aşçıya servis, garsona yemek yaptırırsan, aç kalmaya mahkumsun.' der Acar. Ancak kurumlar genellikle bunu göz ardı ederek tüm çalışanları ortak bir performans değerlendirme sistemine sokar. Satış bölümünde günde en az 50 müşteriyle görüşen bir kişiyle, bilgi işlem biriminde tüm gün veri işleyen kişiyi ortak kriterlerle değerlendirir. 

“Zayıf yönlerinizi düzelterek değil, güçlü yönlerinizi en yüksek seviyeye çıkararak başarılı olursunuz.” Marcus Buckingham

Her insanın mutlaka güçlü olduğu bir yanı vardır. Emeğimizin, vaktimizin, paramızın, enerjimizin eksik olan tarafı tamamlamaya değil, güçlü olduğumuz tarafı parlatmaya harcanması elzemdir. Ama okul hayatında, ama iş hayatında…

Web

Instagram

X

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi