Enver Bey diyor ki:
Cumhurbaşkanımızı deprem günü yatağından uyandırdık, o günden beri de bizimle birlikte. Bu bir ihmal değil göz göre göre işlenmiş bir cinayet. Bizim devletimiz bu çocukları şehit ilan etti, bu şehitlerin katillerine hak ettiği cezayı vermek Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli görevlerinden biridir. 3 Ocak'ta Adıyaman'da ilk duruşmamız var. Destek olmak isteyen herkesi bekliyoruz.
- Öncelikle nasılsınız? Biliyorum bu, hiç geçmeyecek bir acı...
Aileler olarak ARTIK YAŞAMIYORUZ, nefes alıyoruz, güneş doğuyor batıyor ama eski yaşamının yanından bile geçemiyor kimse. Acıdan kaçabilen yok, tüm ülkeyi yaktı bu acı.
- Selin ile nasıl bir baba-kızdınız? Selin nasıl bir çocuktu? Hayalleri nelerdi?
Selin çok zekiydi, biliyorum her anne baba böyle der ama Selin gerçekten çok zekiydi. Kıbrıs'ta kolejler vardır, sınavla girilen en iyi devlet okuludur. Selin buraya birincilikle girmişti. Defalarca kendi yaş kategorisinde KKTC Satranç Şampiyonu oldu. Her zaman yaşından daha olgun, yaramazlığı, şımarıklığı neredeyse hiç olmayan bir çocuktu. Bizim anne baba olarak onu büyüttüğümüz kadar o da bizi büyüttü, öyle bir çocuktu Selin.
- “Kimse çıkmasa da Selin çıkar diye bekledik.” Bu cümle bence çok kıymetli...
Ben babamla doğru dürüst bir baba oğul ilişkisi yaşamadım. Bu sebeple de hep iyi bir baba olacağım, asla kızımı yarı yolda bırakmayacağım, hayal kırıklığına uğratmayacağım diye yaşadım. Selin her istediğini yapacak, her engeli aşacak kapasitede bir çocuktu. Enkazda çalışanlarla bile 'Kimse çıkmasa da Selin bir şekil çıkar, merak etme o asla pes etmez' dediler. Ama maalesef İsias Hotel'in KUMDAN KALESİNE yenildi kızım, çıkamadı.
- Deprem gününe dönelim. Enkaza ne kadar sürede ulaşabildiniz?
Deprem uyanıktım o kadar sallandık ki acele ile dışarı çıktık ve dakikalarca soğukta bekledik. Sonra başka nerede oldu deprem, Selin de sallandıysa korkmuş mudur diye araştırmaya başladık. Hiçbir bilgi yoktu. Ne Selin’in, ne oradaki ailelerin, ne de otelin telefonlarına ulaşabildik. Gün ağarmaya başladığında ise otelden sağ çıkan dört kişiden biri olan Aras'ın babası Murat beni aradı, 'Otel yıkıldı Enver, çocukların hiçbiri yok, yardım edin' dedi. Sonrası pek yok bende, nasıl giyinip yola çıktık, havaalanına gittik hatırlamıyorum. Uçaklar, ilgili havaalanları uçuşa kapatıldığı için iptal oldu. KKTC yetkilileri devreye girdi ve depremden 18 saat sonra özel uçakla Adıyaman’a indik.
- Orada karşılaştığınız manzarayı anlatabilir misiniz?
Otel enkazına geldiğimizde şok yaşadık çünkü KKTC’deki kendisine GAZETECİ DİYEN BİRİ, çocukların yarısının kurtarıldığı, diğerlerinin de kurtarılması için çalışmalarını sürdüğü YALAN haberini paylaşmıştı. Ama indiğimizde kumdan bir enkaz yığınından başka bir şey bulamadık! Yine Kıbrıs’tan deniz yoluyla Türkiye’ye gelen ekipmanlı araçlar enkaz alanındaydı. Ekipman konusunda ikinci günden sonra hiç sorun yaşamadık. Çünkü Kıbrıs’taki herkes Türkiye’de kiminle iyi ilişkisi varsa sonuna kadar kullandı. Enkaz alanına sayısız vinç, dozer ve iş aracı geldi. Ama ne yazık ki bize faydaları olmadı, çünkü enkaz o kadar kötüydü ki iş araçlarının kaldıracağı ağır bir beton, kolon falan yoktu. Ellerimizle kova kova kum boşaltıp ilerlemeye çalıştık. Gelen birçok iş aracını da bize faydası olmadığından dolayı Adıyaman’da diğer ihtiyaç duyulan yerlere gönderilmesi için valiliğe yönlendirdik.