İSTANBUL (AA) - SAADET FİRDEVS APARI - Devriyle özdeşleşen bir şair olarak bilinen ve Lale Devri'nin ruhunu eserlerine yansıtan şair Nedim'in vefatının üzerinden 290 yıl geçti.
Asıl adı Ahmed olan İstanbullu şairin 1681'de doğduğu tahmin edilmektedir.
Babası Kadı Mehmed Efendi ise Sultan İbrahim devri (1640-1648) kazaskerlerinden Merzifonlu Mustafa Muslihiddin Efendi'nin oğludur.
Bazı kötü alışkanlıklarından ötürü ulema ve halk tarafından sevilmediği için Mülakkab Mustafa Efendi diye tanınan dedesinden ötürü Osmanzade Ta'ib gibi bazı şairler Nedim’den mülakkabzade diye bahsetmişlerdir.
Aile çevresinde iyi bir eğitim gören Nedim, dönemin klasik ilimlerinin yanında Arapça ve Farsça öğrendi. Tahsilini tamamladıktan sonra Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi'nin de bulunduğu bir heyet tarafından yapılan sınavda Hariç medresesi müderrisliğini kazandı.
Nedim, 3. Ahmed döneminin başlarında şiirleriyle tanınmaya başlandı.
Daha sonraki yıllarda bazı devlet adamlarının yakın çevresine giren şair, onlara kasideler sunarak dostluklarını kazandı.
- Damad İbrahim Paşa için kıta ve kasideler yazdı
Usta şair 1718'de başlayan Lale Devri'nin ünlü veziri Nevşehirli Damad İbrahim Paşa'nın hemen her faaliyeti için devrin diğer şairleri gibi kıta ve kasideler yazdı.
Kütüphanesinin hafız-ı kütüblüğünü yaptığı İbrahim Paşa tarafından kurulan tercüme heyetlerinde görev alan Nedim, meslek hayatında da çabuk ilerledi, 1726'da Hariç medresesi müderrisliğinden Mahmud Paşa Mahkemesi naibliğine getirildi.
Nedim, 1727'de Molla Kırimi Medresesi'nde, 1728'de Nişancı Paşa-yı Atik Medresesi'nde görev yaptı. Bir yıl sonra Sahn-ı Seman medreseleri müderrisliğine yükselen Nedim Ali Paşa Medresesi'nde müderrislik yaparken Patrona Halil İsyanı patlak verdi.
Nedim'in ölüm sebebi tam olarak bilinmemekle beraber Müstakimzade Süleyman Sadeddin, 1730 yılındaki ihtilal esnasında korkudan evinin damına çıktığını ve oradan düşerek hayatını kaybettiğini söylemektedir.
Ali Canip Yöntem'in bulup yayınladığı Nedim'in terekesine dair 'kassam hücceti sureti' 28 Ekim 1730'da düzenlendiğinden, bu tarihten önce öldüğü bilinen şairin kabri Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı'nın Miskinler Tekkesi kısmındadır.
Nedim'in mezar kitabesinde ölümüne düşürülmüş şu tarih beyti yazılıdır:
'Reva ola düşerse fevtine işbu du'a tarih
Nedim ola nedim-i şah-ı ceyş-i enbiya ya Rab'
- Sanatı
Kasidede Nef'i'nin, gazelde ise Nabi’nin etkisinin yüksek olduğu şiir ortamında yetişen Nedim, 'Nedimane' denilen yeni bir tarz geliştirdi.
Bir gazelinde, 'Ma'lumdur benim sühanım mahlas istemez / Fark eyler anı şehrimizin nüktedanları' diyerek üslup sahibi bir şair olduğunu ifade eden Nedim'in geliştirdiği tarzın esasını da söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve şuh eda oluşturdu.
Konuşma dilinden gelen söyleyişleri kullanmadaki dehası ve ahengi sağlamadaki titiz işçiliğiyle çağdaşlarından ayrılan Nedim, kafiye, redif ve vezinde oldukça başarılıydı.
- Aruz musikisini bir ahenk unsuru olarak kullandı
Nedim'in aruzun musikisini yakalayarak onu bir ahenk unsuru olarak kullanması şiirlerine bestelenmeye elverişli bir yapı kazandırdı.
Yaşadığı dönemden başlayarak musammatları, gazelleri ve şarkıları çokça bestelenen Nedim'in şiirlerine beste yapanlardan biri Enfi Hasan Ağa oldu. Musahipzade Celal'in, Lale Devri Opereti için bestelenen yirmi sekiz şiir de bunların arasında yer aldı.
Nedim'in şiirlerindeki önemli özelliklerden biri de yerlilik merakı oldu. İfade ve üslupta halk edebiyatına yakınlaşması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak değerlendirildi.
- Lale Devri'nin ruhunu eserlerine yansıttı
Şiirlerinde İstanbul hayatından sahneler sunan Nedim, özellikle İbrahim Paşa'nın imar faaliyetleri, eğlence hayatıyla ilgili mekanlarla mesire yerlerini yeniden düzenleme çalışmaları, devletin barış ve istikrarı sağlayıp sanat alanlarına yönelmesi gibi gayretleri ve Sadabad eğlencelerini şiirlerine yansıttı.
Devriyle özdeşleşen bir şair olarak bilinen Nedim'le aynı muhitte yaşayan ve dönemin havasını onunla birlikte teneffüs eden pek çok şair olmasına rağmen Lale Devri'nin ruhunu eserlerine onun kadar yansıtan olmadı.
Nedim, Osmanlı kültür ve sanat hayatında Lale Devri'nde gerçekleştirilmeye çalışılan hamleye şiirleriyle ayrı bir değer kattı.
Başta Fuzuli olmak üzere pek çok şaire nazireler söyleyen Nedim, Ali Şir Nevai'nin bir gazelini tanzir etti.
Nedim; Razi, Neşati, Ahmed Çelebi Dede ve Tıfli Ahmed Çelebi'nin gazellerine tahmis, Nedim-i Kadim ile İzzet Ali Paşa'nın şiirlerine taştir yazdı, Enveri, İbrahim Paşa ve Sultan Ahmed'in mısra ve beyitlerini tanzim etti.
Kasidede Nef'i'yi, gazelde Baki ve Yahya'yı beğendiğini ifade eden şair, mesnevi tarzında Nev'izade Atai'yi, rubaide Azmizade Mustafa Haleti'yi önemli birer isim kabul etti.
- Türk edebiyatını önemli ölçüde etkiledi
Nedim, Türk edebiyatındaki önemli şairleri büyük ölçüde etkiledi. Namık Kemal, Nedim'i Türk dilinin en büyük şairi sayarken, Tevfik Fikret de onun şair portresini bir şiirinde anlattı.
Nedim'in edebi kişiliğinin ortaya çıkmasında eserleriyle katkı sahibi olan Ahmed Refik ile Ali Canip gibi yazarların imzalarını taşıyan ''Şair Nedim' adlı mecmua 1. Dünya Savaşı'nın özellikle aydınlar arasında meydana getirdiği ruhsal çöküntü ortamında yayın hayatına girdi.
Aynı dönemde neşir hayatını devam ettiren Milli Mecmua'da da bir Nedim nüshası yayımlandı.
Yahya Kemal ve Mehmed Haalid'in Dergah'taki Nedim'e dair yazıları yanında Ahmed Haşim de Halil Nihat'ın (Boztepe) Nedim Divanı'nı neşri üzerine (1338-1340) bir yazı kaleme aldı.
Nedim'in anlaşılmasında ayrıca Yahya Kemal'in Lale Devri ve İstanbul'a dair yazdığı şiirlerinde benimsediği söyleyiş tarzı ve sohbetlerinde ortaya koyduğu görüşler de etkili oldu. Halit Fahri Ozansoy'un 'Nedim' (İstanbul 1932), Faik Ali Ozansoy'un da 'Nedim ve Lale Devri' (Ankara 1969) adlı oyunları onun halk arasında tanınmasında etkili oldu. Ahmet Kabaklı'nın da 'Şair-i Cihan Nedim' adlı bir senaryosu bulunuyor.
Başlıca eserleri
Nedim'in başlıca eserleri arasında; bilinen bütün nüshaları değerlendirilerek hazırlanan son baskıda 44 kaside, 88 kıta, 3 mesnevi, 1 terkib-bent, 1 terci-bent, 2 mütekerrir müseddes, 1 tardiyye, 5 tahmis, 1 muhammes, 33 murabba, 2 koşma, 166 gazel, 2 müstezad, 11 rübai ve 23 müfred ve matla' ayrıca 5 Arapça, 39 Farsça şiir bulunan 'Divan'ın yanı sıra 'Sahaifü'l-ahbar' ve 'Ayni Tarihi' de yer alıyor.