Gözlerimiz başlı başına, yüzümüzdeki diğer tüm organlardan fazla mesaj iletir. Baron-Cohen ve ekibinin bir araştırmasında, insan yüzü ya da sadece gözlerini içeren pek çok fotoğraf katılımcılara gösterildi ve ilettikleri duygunun anlaşılma seviyeleri ölçüldü. Sonuçlar gösterdi ki; sadece gözlere bakmak, kişinin duygu durumuyla ilgili sadece dudaklara ya da yüzün başka bir bölümüne bakmaktan çok daha fazla fikir veriyor.
Göz temasında sınırı nasıl ayarlarız?
Göz temasında sınırlar, içinde bulunduğumuz duruma bağlıdır. Örneğin, insanlar birebir konuşmalarda, topluluk içinde olduklarından daha çok göz teması kurmaya meyillidirler. Grup içinde 3-5 saniye süren bir göz teması, iki kişinin karşılıklı sohbetinde 7 ila 10 saniyeye kadar çıkabilir. Ayrıca, bir sohbetin yüzde 30 ila 60’ında karşımızdaki kişiye bakmak olağan sayılır. Genellikle dinlerken bu yüzde artar, konuşurken ise azalır.
Gözlerimiz zaman zaman umduğumuzdan daha güçlü sinyaller gönderebilir. Bir kişi bize uzun uzun baktığında, o kişi hakkında hiçbir şey bilmeksizin bu bakışın sevgi ya da nefret dolu olduğunu söylemek ise oldukça zor olabilir. İçeriğe hakim olmadan, güçlü bir duygunun ne olduğunu kestirmek güçtür. İçerik ise çoğu kez oldukça belirgindir: Mum ışığında yemek yiyen bir çiftin uzun uzun bakışmasının birbirlerini öldürmek istedikleri için olduğunu kimse düşünmez. Bu noktada, birbirine aşık çiftlerin gerçekten aşık olmayanlara kıyasla daha çok bakıştıklarını da ekleyelim.