Görünce Muhtemelen "Yok Artık!" Diyeceğiniz Bir Zamanlar Statü Göstergesi Olan 10 Enteresan Şey

Zamanda yolculuk yapıp 100 yıl öncesinden günümüze gelen birileri, öz çekimlerimizi ve elimizin altındaki tuhaf oyuncakları/aletleri görseler afallarlardı şüphesiz. Ancak insanoğlunun sahip olduklarıyla gösteriş yapması fikri onlara da hiç uzak bir durum değil. Çünkü tarih boyunca insanlar bunu hep yaptı: Statüyü ve varlığı gösteren sembollerle, kimi zaman altınlarla ve mücevherlerle...

Fakat bu sembollerin her zaman bu kadar sıradan ve direkt akla gelebilen şeyler olduğu yanılgısına kapılmayın sakın . Peki tuhaf ve sıra dışı olanlar nelerdi derseniz buyurun içeriğe geçelim :)

1. Çürüyen ananaslar

17 ve 18. yüzyıllarda ananas, statüyü göstermek açısından oldukça önemli bir semboldü. Hatta evde yetiştirilen bir ananas, günümüzdeki 5 bin sterlinlik bir yatırım ile eşdeğerdi. 

Çok değerli olması sebebiyle yenmek yerine sergilenirdi ve aylarca raflarda kalan ananaslar çürümeye başlardı. En tuhaf kısmı ise bir ananasa sahip olacak kadar varlıklı olmayanlar, bir akşamlığına ananas kiralayabiliyorlardı.

2. Lale çılgınlığı

17. yüzyılda Hollanda'nın neredeyse sonunu getirecek bir çılgınlık dönemiydi 'Lale Çılgınlığı'. Doğu Hint Adalarına merkez olan bu ülkenin varlıklı tüccarları zenginliklerini, mülklerini çevreledikleri bahçeleriyle gösteriyorlardı. Daha önce kimsenin görmediği parlak renkleriyle laleler ön plana çıkmaya başladı. 

Bir soğanın açmasının yedi yıl sürmesi de lale çılgınlığını tetikledi ve bu çılgınlık, spekülatif bir piyasa haline geldi.

Piyasanın zirveye ulaştığı dönemlerde lale soğanı yetenekli bir zanaatkarın yıllık gelirinin on katına eşitti.

Çiçekler binlerce felemenk parasına (florin/gulden) mal olurdu. Ancak varlık göstergesi lalelerin de ünü, Haarlem'daki alıcıların müzayedeye gelmeyişiyle yok olmaya ve değersizleşmeye başladı.

3. Masa oyunları

Şimdilerin zaman öldürme aktivitesi masa oyunları, ilk ortaya çıktıklarında daha fazla anlam ifade ediyordu. Öyle ki, masa oyunlarına sahip olmak bir statü göstergesiydi. 

Perth Müzesi ve Sanat Galerisi'nde tarihçi olan ve masa oyunlarının ünü ve yaygınlaşması ile ilgili bir makalenin ortak yazarlığını yapan Mark Hall'un, bu konuyla alakalı Discovery News'e yaptığı konuşma da, bu oyunların bir zamanlar göz ardı edilemeyecek bir üne sahip olduklarının kanıtı:

'İlk zamanlarında birçok masa oyunu, diplomatik hediyelerdendi. Bu oyunlar seçkin ve ayrıcalıklı kişilere aitti; biz de birçok örneğe sahibiz.'

4. Uzun ve sivri burunlu ayakkabılar

'Crackower', 'crakow' ya da sivri ucu tarif eden adıyla 'poulaine', Orta Çağ'ın sonlarına doğru ünlü olmaya başlayan sivri burunlu ayakkabılardı. Uç kısımları 15-60 cm arası uzunluklardaydı. Statüye işaret eden diğer pek çok şeyde olduğu gibi, bu tuhaf görünümlü ayakkabılar da giyen kişinin ne kadar varlıklı olduğunu kanıtlayan sembollerdendi. 

Ancak görünüşlerinin acayip ve işlevsiz durduğuna bakmayın; bilakis bu özellikle yapılmış bir tasarımdı.

Adeta bir kuşun gagasını andıran uzun ve sivri uçlarından dolayı kullanım açısından pratik olmamalarını sağlıyor ve giyen kişilerin çalışmak gibi kaygılarının olmadığını vurguluyordu.

İngiltere Kralı III. Edward, sınıfsal hiyerarşinin temsilcisi bu ayakkabılara da yine hiyerarşik ve cinsiyete dayalı bazı düzenlemeler getirmişti. Ayakkabının uzunluğu halk için 15 cm, erkekler için 60 cm ve soylular için daha uzun uçlarla sınırlandırılmıştı.

5. Gösterişli şekerler

Avrupa'dan Afrika'ya ve Orta Asya'ya kadar yayılan diğer bir varlık ve güç göstergesi ise şekerin fazlalığıydı. Bunun sebebi ise farklı bir çeşit şekerin zamanında az ve pahalı olması ve öncelikli olarak yalnızca krallar, soylular, şövalyeler ve kiliseler için erişilebilir olmasıydı. 

Tabii ki bu durumdan sonra şeker, politik bir konu haline gelmeye başladı. Politikacılar şeker kullanmaları sebebiyle alay konusu edildiler.

VI. Henry'nin tahta çıkış töreninde her bir aşamayı, kralın haklarını, yetkilerini ve bazen de bir kral olarak hedeflerini doğrulayan bu şeker türü takip etti.

6. Simsiyah ve kesik dişler

Belki birçoğunuz, daha önce kraliçelerin ve soylu kişilerin, dişlerinde siyah görüntüyü sağlamaya çalıştıklarını duymuş ya da bir yerlerde okumuşsunuzdur.

Varlık ve statü sembolü olan şekerle bağlantılı olarak, çürümüş gibi görünen dişler de yine Viktorya Dönemi'ndeki insanların sosyal sınıflarına işaret  ediyordu.

Dişlerin koyu renkli olması şekerin fazlaca temin edilebilmesiyle ve refah düzeyde olmayla doğrudan ilişkiliydi.

Bir statü gösterme aracı olarak dişlere renk ve şekil vermek, tarih boyunca birçok farklı kültüre de adapte edilmişti:

Mayalar, dişlerini sert görünecek şekilde keskinleştirdiler; Vikingler, çizgiler çizdiler ve Japon kadınları, olgunluklarını göstermek adına dişlerini kararttılar. (1870'te yasaklanana kadar)

7. Canlı bahçe bibloları: Bahçelerdeki keşişler!

Soylu İngilizler ve Almanlar, hiçbir mülkün gösterişli keşiş kulübesi ya da diğer bir deyişle inziva yeri olmadan tam olmadığı kanaatindelerdi. Ancak bu kulübe kendilerinin inşa ettiği ve daha sonrasında içerisinde yaşamak üzere bir keşiş tuttukları yerdi. 

İşe alınan keşiş bir nevi, üstü başı perişan, ağır kitaplar taşıyan ve ziyaretçilere vaaz veren bir aktördü. 

18. yüzyıl zenginleri de dikkat çekici yapılar inşa etme eğilimindeydiler. Ama öyle bir şey var ki, muhtemelen çılgınlığın zirvesi olmuştu: Başka yerlerin ve zamanların, arzu edilen erdemlerini sembolize ettiği inancıyla mülklerin üzerine sahte kalıntılar inşa etmişlerdi!

8. Temiz yakalar ve manşetler

16 ve 17. yüzyıldaki insanlar, suyun hastalık yaydığına inandırılmışlardı; temiz ve sağlıklı kalabilmek için de iki şey ürettiler: gömlekler ve iç çamaşırları...

1626'da yazılan bir yazıya göre gömlekler,  iç çamaşırlarının kullanımı ve rahatlığını reddeden eskilerin buhar banyolarından daha etkili bir şekilde “vücudu temiz tutmaya” hizmet ediyordu.

Elbette iç çamaşırlarınızı göstererek ne kadar temiz olduğunuzu kanıtlayamazdınız ancak bunu sembollerle göstermenin yolları vardı:

Temiz, beyaz yakalar ve manşetler temiz bir bedenin ve temiz bir zihnin sembolleriydi. Bu yüzden, zengin bir Tudor'un kendi portresinin, yaka veya manşetten yoksun olmasına asla izin vermemesine şaşmamalı!

9. "Büyüklerin ayak izlerini takip etmek"

'Bebeğinizin hayattaki yerini ve önemini nasıl gösterirdiniz' sorusuna Romalıların ilginç bir cevabı vardı: replika ayakkabılar...Bebeklere, babalarının giydikleri ayakkabıların tıpatıp aynılarını giydirmeye başladılar. 

Kuzey İngiltere'deki bir Roma kalesindeki üs komutanının odasında, asker ayakkabısı gibi görünen ve yüksek statülü bir erkek botunun minyatür bir versiyonu olan bebek ayakkabıları ortaya çıktı.

Arkeolog Elizabeth Greene konu hakkında şöyle söyledi:

'Ayakkabılar, yürümek için oldukça küçük çocuklar içindi; ancak yetişkin bir erkek botunda olduğu gibi tabanları çiviliydi. Henüz yürüyemeyen bir çocuk için bile pahalı materyallerden yapılmış bu ayakkabıların yüksek kaliteye ve statüye işaret ettiği ortadaydı. 

Ayakkabıların üst kısımları file şeklinde kesilmiş deriden oluşuyordu. Bu yalnızca işçiliği değil aynı zamanda Eski Romalıların statülerini göstermek için kullandıkları renkli çoraplarını da ortaya çıkarıyordu.'

Greene bütün bunların, ancak çocukların yetişkinlerle birlikte geçit töreninde yürümeleri bekleniyorsa mantıklı olduğunu da ekledi. Kendisinin olaya bakışı farklıydı:

'Orduyu ve askeriyeyi ele aldığımızda ne kadar sınıfsal bir yapıda olduğunu ve belki de en önemli şeyin statü olduğunu görebiliriz. 10 cm'lik bir bebek botunun, yetişkin ayakkabılarına benzetilmesi de bu durumun bir göstergesi. Çocuklar, toplumda bir rolleri olmadığı sürece ve bir geçit töreninde değillerse onlara bu rolleri biçmek tamamen manasız.'

10. İskelet fotoğrafları

Radyum modasından sonra, 20. yüzyılın başlarında Amerikalılar; X-ray cihazlarının, iskeletlerin resimlerini çekerek 'sihir yapabilme' özelliğiyle büyülendiler.

Kalabalıklar, 'kendi kemiklerine daha yakından bakabilmek' için toplanmışlardı. Bu yeni ve 'büyülü' cihazdan alınan X-ray fotoğrafları ise statü sembolü haline gelmişti.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yakın Tarihte Kadınların Şapka Takmalarının Altında Yatan Sebep
Tarih Boyunca Ayakkabıların Geçirdiği Tuhaf Değişimlerle İlgili Daha Önce Duymadığınız İlginç Bilgiler
Kadınların Seneler Önce Denediklerine İnanamayacağınız Birbirinden İlginç Güzellik Trendleri

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
YORUMLAR
16.01.2023

X-Ray'i de statü için kullanmazsınız be. Diğerleri yine bi derece mantıklı, mesela günümüzde fakir ve açlıktan kırılan Muz Cumhuriyeti*ndeki gelenekler: Hastalara Muz götürmek, yardımlarda mutlaka şeker eklemek, başkalarının kafasına çay fırlatmak... Bunlar hep statü.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ