Görselde bulunan kırmızı, beyaz ve mavi çizgili silindir bugün genellikle yurt dışındaki, nâdiren de ülkemizdeki berber dükkanlarının önünde konumlandırılıyor. Peki neden? Nedir bu silindirin hikayesi?
Görselde bulunan kırmızı, beyaz ve mavi çizgili silindir bugün genellikle yurt dışındaki, nâdiren de ülkemizdeki berber dükkanlarının önünde konumlandırılıyor. Peki neden? Nedir bu silindirin hikayesi?
Geçmişte bu silindir insanların aklına saç ve sakal tıraşının yanında kan, bandaj, ameliyat ve acıyı getiriyordu. Şimdi hikayeyi biraz daha geriden alalım...
Mısır başta olmak üzere tüm antik medeniyetlerde (M.Ö. 3500 yılından itibaren) berberler, esas işleri kötü ruhların insanları ele geçirmesini önlemek olan rahiplerdi ve bu kişilerin saç ve sakal kesmesinin sebebi de insan vücuduna saç ve kıllardan girmeyi seven kötü ruhları uzaklaştırmaktı.
Antik Yunan agoralarında çalışan berberler, karşımıza saç ve sakal kesimi yapan ve aynı zamanda gelen müşterilerle kentlinin dedikodusunu yapan karakterler olarak çıkıyor. Antik Roma'da ise 'tonsore' adı verilen berberler, kentlinin gündelik bir iş olarak uğradığı meslek erbapları hâline geliyor.
Karanlık Çağ'da Aziz Benedict Rahipleri 'tonsure' adı verilen, kafanın üst kısmındaki saçların kesilmesini ve yalnızca kafanın çevresinde bir halka biçiminde saç bırakılmasını ifade eden saç modelini benimsediler. O dönemde berberlerin görevi insanların saçlarını tonsure modeline uygun kesmek ve daha da önemlisi papanın yasakları sebebiyle ameliyat gerçekleştirmek hâline geldi.
Bu sebeple kilise, tıbbi eğitimi bulunan rahiplerin ameliyat gerçekleştirmesini yasakladı. Bu zamandan sonra rahipler araştırma amaçlı tıbbi faaliyetlerini sürdürmüş ve üst sınıf için doktorluk yapmaya devam etmiş olsalar da, ameliyat prosedürleri ve kan alma işlemlerinin çoğunu berberlere devretmişlerdir.
Çıban çıkarma, kırık iyileştirme ve kangren olmuş uzuvları kesme bu dönemde berberlerin sıklıkla gerçekleştirdiği prosedürler arasındadır. Bunların yanı sıra trepanasyon adı verilen ve kötü ruhları bedenden çıkararak epilepsi ve akıl hastalıklarını iyileştirdiğine inanılan, kafatasında delgiyle delik açarak gerçekleştirilen yöntem de berberler tarafından uygulanmıştır.
Ancak Orta Çağ'da berberlerle en fazla özdeşleşmiş işlem kan alımıydı. Bunun için dar uçlu bir bıçakla hastanın damarını kesen berber, kanın pirinç bir kaba akmasını sağlıyordu. Üstelik bu pirinç kaplar berberler tarafından aynı zamanda reklam aracı olarak kullanılıyordu. Pek çok berber, dükkanında kan verilebileceğini göstermek için dükkan vitrininde içi kan dolu kaseleri sergiliyordu.
Ve işlem sonrasında hastaların yaralı bölgelerine beyaz renkli bandaj sarılıyordu. Kirli bandajlar ise kurumaları için hastanın sıktığı çubuğa sarılarak dükkanın önüne asılıyordu.
Silindirin üzerinde üç farklı renk olduğunu belirtmiştik. Bu renklerden beyaz, hastanın kan alma işlemi sırasında sıktığı çubuğu, kırmızı renk ise bu çubuğa sarılarak dükkanın önünde kurumaya bırakılan kanlı bandağı temsil edilyor. Üstelik işler bu kadarla da kalmıyor: Silindirin üstünde ve altında bulunan kubbe biçimli metaller, kanın boşaltıldığı pirinç kaseyi, tüm silindirlerde bulunmayan mavi şerit ise tartışmalı olsa da çoğu kişiye göre damarları sembolize ediyor.
Orta Çağ'ın ilerleyen zamanlarında cerrahlık ayrı bir meslek olarak ortaya çıkıyor ve berber ve cerrahlar hasta kapışmak için kavga etmeye başlıyor. Sonraki dönemde ise cerrahlık mesleğinin tanınmaya başlamasıyla berberler tıbbi uygulamaları bırakıyor (her ne kadar pek çok yerde diş çekmeye devam etseler de) ve meslek neyse ki günümüze kadar yalnızca saç ve sakal tıraşı ile uğraşan bir uzmanlık dalı hâlini alıyor. Ne dersiniz, dedikoducu berberinize bir sonraki tıraşta anlatabileceğiniz bir hikaye çıkmadı mı sizce de?
bizde de eskiden berber dişçi ve sünnetçi aynı kişi olurmuş.
bana az biraz saçma geldi sankim..
Yoo öyle bir şey gelmiyor. pepsi geldi